semsiyeli_baliklarTanınmış tiyatro ve mizah yazarı Kandemir Konduk’un “fabl” türündeki yeni kitabı “Şemsiyeli Balıklar” Tarihçi Kitabevi etiketiyle raflardaki yerini aldı.

‘Hayvanları sevmeyen, insanları da sevmez’ lafını hayvanlar bilmese de pek çok insan bilir. Buna karşın hayvanı da insanı da hiç sevmeden yaşayan insansı yaratık çoktur” diyen Kandemir Konduk, bu kitabında hayvanlar âlemine mizahçı gözlüğüyle dalıyor.
Kurnaz tilkileri, uyuklayan koyunları, hırsız kedileri, makyajlı tavuskuşlarını, görgüsüz ayıları, maymun suratlıları, alık balıkları ve daha birçok hayvanı günümüz insan ilişkileriyle sosyopolitik açıdan örtüştüren ve okuyanı güldüren mizah öyküleri sergiliyor…
‘Perihan Abla’, ‘Mahallenin Muhtarları’, ‘Ana’ gibi senaryosunu yazdığı birçok televizyon dizisi yıllarca televizyon kanallarında oynayan, otuzdan fazla tiyatro oyunu sahnelenen Kandemir Konduk, büyüklere hayvan öykülerinin yer aldığı kitabında, kendine özgü mizahi dilini ustalıkla kullanıyor…

kandemir_kondukKadıköy’deki Müjdat Gezen sahnesinde Kabare Tiyatrosu yapma hazırlığında olan Kandemir Konduk, yeni kitabı için şunları belirtiyor:
“Hayvanı insana benzetmek, öteden beri mizahın baş­vurduğu öğelerden biridir. İnsanlar günlük yaşamların­da kızdıklarını ya da küçük düşürmek istedikleri kişileri kimi hayvanların görüntü ve davranışlarına benzetirler. Türkçede bu benzetmeler çoktur: Maymun suratlı, kaz kafalı, balık hafızalı, baykuş burunlu, karga sesli, yı­lan gözlü, kuş beyinli, tavşan kulaklı, fil ayaklı deriz. Kimi kez daha ayrıntılı tanımlamalar kullanırız: Tilki gibi kurnaz, ayı gibi kuvvetli (ya da kaba saba) keçi gibi inatçı, kedi gibi nankör, domuz gibi nalet (!), deve gibi kindar, koyun gibi uyanık, öküz gibi görgüsüz, vb.
Özetle hayvanları insanlara böylesine yakınlaştıran bir durum söz konusu.
Ben de kimi hayvanlara giderek daha çok benzemeye başladığımız bir dönemde bu yakınlaşmadan yararlan­mak istedim.
Üstelik 1980’lerde Zeki Alasya-Metin Akpınar Deve­kuşu Kabare Tiyatrosu’nda üst üste üç sezon oynanan ve tamamı hayvanlar arasında geçen ‘İnsanlığın Lüzumu Yok!’ isimli oyunu yazmışlığım var…

Oturup ‘Hayvan Masalları’ anlatır gibi, büyükler için bu öyküleri yazdım. Artık kim hangi hayvanı hangi insana benzetir, orasını ben bilmem; okuyan anlar…”