DSC_0567

Yusufeli ilçesi’nin 17 köyü ve kendisi sular altında kalacak. Devlet bu arazileri kamulaştırmak için çalışıyor. Ancak kamulaştırılacak alan çok olunca dönüm başına verilecek para miktarı da düşürüldükçe düşürülüyor. Her şeyin ateş pahası olduğu bir dönemde dönümüne 45 Bin TL verilen arazilerini satmak istemeyenler bu fiyata direnmeye devam ediyor.

Yusufeli’nin Havuzlu köyü   Artvin Barajı’nın su tutmasıyla birlikte heyelan riski taşıdığı gerekçesiyle Havuzlu Köyü’nün acele boşaltılması için  çalışma başlatıldı.  Suyun tutulmasıyla köyün kayacağını, BU köyde kalınamayacağını,  belirten Doğuş’un yetkilileri  köyün risk altında olduğunu,  acele boşaltılması gerektiğini belirterek, dönümünü 45 BİN TL’den kamulaştıracağını söyledi.

Bu parayı az bulan köylüler direndi. Bunun üzerine devreye dönemin kaymakamı girdi ve  bu köyün yerine yeni bir köy kuracaklarını, arazilerini  satmadıkları durumda zorla çıkartılacaklarını, köyün kayma, heyelan riskinin çok büyük olduğunu bu riski göze alamayacaklarını söyleyince, köylüler arazilerini satma k zorunda kaldı. Ancak bazı aileler bu tehditlere boyun eğmeyerek haklarının verilmesini, verilene kadar da  satmayacaklarını dile getirdi.

Havuzlu köyünde tek hane olarak yaşamını sürdüren Çelik ailesi  köyün dumanı tüten tek  hanesi olarak 3 yıldır burada yaşamını sürdürüyor. Devletin verdiği kamulaştırma değerini Doğuş’un vermek istemediğini, bu yüzden de satmayacaklarını dile getiriyor. Ali Paşa Çelik, “Bize dediler ki hemen köyü terkedin. Burası heyelan alanı. Su tutulduğunda köy kayacak.

Baraja direnen aile asırlık köylerini terk etmiyor Köyde tek başlarına yaşamlarını sürdüren Çelik ailesini şirket ikna edemedi.

Yusufeli’nde yapılan Artvin Barajı’nın su tutmasıyla, heyelan riski taşıdığı gerekçesiyle  asırlık köyler boşaltılıyor. İlçeye bağlı 25 haneli Havuzlu Köyü’nde oturanlar kamulaştırılan evlerini boşaltırken bir aile ise ev ve arazilerini satmamak için 3 yıldır mücadele veriyor.

Yusufeli’nde Çoruh Nehri üzerinde inşa edilen barajlar arasında bulunan Artvin Barajı ve HES projesi 3 yıl önce tamamlanarak su tutmaya başladı. Baraj gölü nedeniyle nehrin yamacında yer alan Havuzlu Köyü heyelan riski gerekçesiyle barajın yapan şirket tarafından istimlak edilerek boşaltılmaya başlandı.

İlçeye 30 kilometre uzaklıktaki Artvin Barajı’nın su tutmasıyla, 25 hanelik asırlık köyde evlerini boşaltan ailelerden sadece Çelik ailesi ev ve arazilerini şirkete satmadı. Şirket 3 yıldan bu yana köyde tek başlarına yaşamlarını sürdüren Çelik ailesini bir türlü ikna edemedi. 4 kişilik ailenin fertlerinden Ali Çelik, bu topraklarda doğup büyüdükleri için ev ve arazilerini satmak istemediklerini söyledi.

DSC_0570

CAMİ YOK HOCA YOK MUHTAR VAR!

Köyde arazi ve evini satmayan tek aile olduklarını da belirten Ali Çelik, babasının 92 yaşında olduğunu, camiye bile gidemediğini anlatırler, “Cami yok, hoca yok ama muhtarlık var. Köy tüzel kişiliği devam ederken cami lojmanı ve tüzel kişiliğe ait yerler satılabiliyor mu? Satılabiliyorsa ben orada nasıl yaşıyorum? Burası köy değilse benim çocuğum taşımacılıkla okula nasıl gidip- geliyor? Benim evim bir çoğuna göre kerpiç bina. Ama bana göre villa.

DSC_0584

‘PENCERESİNDEN ÜZÜM YİYEBİLECEĞİM BİR EV GÖSTERSİNLER’

Gecenin bir yarısı pencereyi açıp üzüm yiyebileceğim bir ev varsa göstersinler hemen satacağım. 10 dönümlük arazi ve evimize 850 bin lira veren şirketin teklifini kabul etmiyoruz. Bunun adını bile bilmiyoruz; kamulaştırma mı, alım-satım mı, istimlak mı, ne?” dedi.

DSC_0574

‘KÖYÜMÜZÜ İSTİYORUZ’

Köylülerden Adem Ocak da kardeşleriyle hisseder oldukları için ev ve arazilerinin alelacele satın alındığını ancak, satın alınan bölgede tarım yapıldığını öne sürdü. Köyde tarım ve arıcılık yapmak istediğini anlatan Fatma Ocak ise, “Eğer burada tarım yapılabiliyorsa bizi köyümüzden neden çıkarttılar? Köyümüzü geri istiyoruz. Köyde tarım yapılabiliyorsa ben de yapmak istiyorum. Şehirde çocuklarımın eline bakmak istemiyorum. Tarım ve arıcılık yapmak istiyorum” diye konuştu.

DSC_0602

 HAVUZLU’DA MERAK EDİLEN VE CEVAP BEKLEYEN SORULAR

Şimdi merak edilen soru şu? Bu köy söylendildiği gibi gerçekten heyelan alanı mı? Eğer öyle ise köyün alt mahallesi kamulaştırılırken, orta mahalle ve üs mahalle neden kamulaştırılmadı? Alt mahalle heyelana maruz kalırsa orta mahalle veya  üst mahalle de akabinde inmeyecek mi?

Su tutulduğunda köy iner dediniz, aradan 3 yıl geçti esneme bile yok.  Bu durumda köylülerin arazisini hangi  bilimsel rapora göre satın aldınız?   Tehlike varsa orada hiç kimse olmamalı,  Siz bu köyün tapularını topladınız? Bu köy şirketin köyü mü oldu?  Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birisi olan DOĞUŞ’un buna ihtiyacı mı var?

DSC_0646

 BAZI EVLERE NEDEN DOKUNULMADI? BAZILARI NASIL SÖKÜLDÜ?

Parası ödenen bütün evlerin ahşapları sökülüp satılırken, özellikle bu köylü olan   Gençlik Hizmetleri Spor İl Müdürü olan Bahattin Yetim’e  ve akrabalarına  ait evlerin hiç birisine dokunulmamasını nasıl izah edeceksiniz? Onların evlerini satın almadınız mı? Aldıysanız niye yıkmıyorsunuz?  Dokunulmayan, yanından bile geçilmeyen bu evlerin ve sabiplerinin özelliği nedir? Heyelan olursa bu evler yıkılmaz mı? Bu evlerin tahtalarını neden alamadınız da diğer evleri sahiplerine bile sormadan söküp sattınız, yok ettiniz?

Bazı vatandaşların antika özelliği taşıyan eşyalarının kaybolması kimin sorumluluğundadır? O evler sahibi olmadan nasıl yıkıldı ve içindeki eşyalar nasıl yok edildi? Burada Adem Ocak adındaki vatandaşın savcılığa şikayeti söz konusu. Havuzlu köyü heleyan bahanesiyle yok pahasına bir anlamda korkutarak, zorluyarak tapularıyla birlikte satın alınırken şimdi köyün asla köy olmayacak bayır, bacak yerinde yerleşim yeri yapmak yeni köy kurmak amaçlı olduğu söylenilen sondaj neyin nesidir

DSC_0631

HEYELANLARI ENGELLEYECEK ZEYTİN AĞAÇLARI MEYVELER NEDEN KESİLİYOR?

Heyelanların oluşmasını engelleyecek olan özellikle zeytin ağaçları neden kesiliyor? Bundan kimler rant elde ediyor? Burada şirketin elemenalrı tarım yapıyor, zeytin topluyor, ceviz döküyor. Daha önce başka yerlerde  devletin yaptığı kamulaştırmada vatandaşların meyvelerini toplamasına, tarım yapmasına izin veriliyordu, onların yaşadığı travma ve zarara karşılık bir nebze olsun gönülleri alnıyordu. Bu zeytinleri, cevzileri, meyveleri köylülere verseniz,  bahsettiğiniz heyelan oluncaya kadar onlar bunu toplasa, insanlar mutlu olsa olmaz mı?

Köyde tek hane olarak yaşamını sürdüren Ali Paşa Çelik ve evini bahçesini satmak zorunda kalan  Adem Ocak ve eşinin dediği gibi bu köylüler kimden hesap soracak?  Can alıcı bir başka soru ise şu. Eğer dediğiniz gibi bu köy kayarsa  orada bir Tortum Gölü gibi yapay bir baraj oluşur, üstü de gelir, Bunun ne anlama geldiğini düşündünüz mü?

Heyelan olmaması için aşağıdan başlayarak heyelana karşı önlemlerin alınması  düşünülmesi gerekmez mi? Mezarlıklardan yukarı olan bölümde sadece evler satın alınırken arazilerin parasını hangi gerekçe ile ödemediniz? Bunu nasıl izah edeceksiniz? Baktığınızda benzer coğrafi özellikler taşıyan  Demirkent için neden böyle bir risk olmadı da Havuzlu bu şekilde  apar topar boşaltıldı?

Eğer bu köy 3 yıldır bir milim oynama yapmadıysa ve zaman içinde  heyelan riski taşımadığı anlaşılırsa, köylülere arazileri iade edilecek mi? Yoksa oldu bittiye getirilerek köy Doğuş’un köyü mü kalacak? Burada mağdur olmuş insanlar için “pardon” diyerek bir çalışma yapılacak mı? Bunun gibi onlarca soru cevap bekliyor.

HABER: SAMİ ÖZÇELİK