Sami Özçelik

İçinde bulunduğumuz yüzyılda daha sık telaffuz edilmeye başlanan ve  bütün çevreler tarafından kabul gören bir tez önümüzdeki yıllarda yaşanacak savaşların petrol kaynakları ile ilgili değil “su savaşları” ile ilgili olacağıdır.

MacahelDere

ÖNÜMÜZDEKİ ASIR SU SAVAŞLARI ASRIDIR!

Su, diğer doğal kaynaklardan farklı olarak, yaşamın ana unsurunu oluşturmaktadır. Bu niteliği ile insanların yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanması yanında ekonomik, sosyal ve çevresel değerlerde içermektedir. Küresel ısınma sonucunda su kaynaklarının yönetimi, su ve çevre ilişkileri, sınır aşan sular, sağlıklı su temini, kuraklığın önlenmesi konuları artık bütün ülkelerin gündeminde ilk sıralarda yer almaktadır. Böylece, su artık mühendislik çalışmalarının konusu olmaktan çıkmış, ekonominin, kalkınmanın, siyasetin, çevrenin, toplum bilimlerin ana konularından biri haline gelmiştir.

Macahel’imizin su kaynaklarının; derelerinin ve pınarlarının da özel şirketlere HES yapılması amacıyla tahsis edilmesi de böyle kritik bir döneme denk gelmektedir. 90’lı yılların ortalarından beri Macahel’de sürdürülen “Kırsal Kalkınma” ve “Sürdürülebilir Doğal Kaynak Yönetimi” projeleri geldikleri nokta itibari ile arcılık, doğa turizmi ve organik tarım alanlarında henüz başlangıç aşamasında dahi olsalar meyvelerini vermeye başlamıştır. Havzanın bu alanlarda gelir getirici faaliyetlere yoğunlaşması geleceğin kurtarılması açısından yüksek öneme sahiptir.

Bildiğiniz gibi Macahel Havzası Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) 27 Haziran 2005 tarihinde aldığı kararla Macahel Havzasını Türkiye’nin ilk ve şimdilik tek Biyosfer Rezerv Alanı olarak ilan etmiştir. UNESCO’ya alanın biyosfer rezerv alanı ilan edilmesi ile ilgili başvuru Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yapılmıştır. Şimdi ise aynı Bakanlığın havzada 8 adet HES yapılması için havzadaki akarsuların tamamını özel şirketlere tahsis etmesi tam çelişki değil midir?

Bu aşamada, her birimizin cevabını bulması gereken soru; HES’lerin yapılması durumunda veya yapılmaması durumunda Macahel havzası geleceğinin nasıl şekilleneceğidir. Kritik konu budur.

Havzada yapılması düşünülen HES projelerinin su ekosistemlerine vereceği zararları ve endişelerimizi irdeleyecek olursak:

Macahel Havzası Dağ Alası’nın doğal yaşam alanıdır. (Kırmızı Benekli Alabalık) Dağ Alası, nesli tehlike altına olması nedeniyle 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ve Su Ürünleri Yönetmeliği’nin 6.cı maddesi gereğince iki yılda bir yayımlanan Su Ürünleri Sirkülerinde 1984 yılına bu güne kadar avcılığı tüm yıl yasak edilen türlerdendir. Dağ Alası koruma amaçlı olarak ülkemiz derelerinde birçok alanda projeler uygulanmakta olup, bu noktalarda üretilen yavru balıklar diğer derelere bırakılmaktadır. Bu uygulamalar nesli tehlikede olan bu türün çoğaltılması için yapılan bir çalışmadır. Bir yandan koruma amacı ile yasaklar ve kimi çalışmalar yapılırken diğer yandan da bu türlerin yaşam alanlarını sonsuza kadar değiştirecek projelerin uygulanması doğru değildir.

HES projelerinde uygulamalarında, havzadaki ekolojik yaşamın, endemik türlerin el değmemiş doğanın temel sebebi olan suyun, su yatağından uzaklaştırılması sadece suda yaşayan canlılar için değil havzanın tamamında ekosistemin değişimine yol açacaktır. Projelerin tamamı uygulandığında dere yataklarında neredeyse hiç su bırakılmayacaktır. Bu durumun sözde telafi edilmesi için projelerde yer alan can suyu miktarları hiçbir bilimsel kritere dayanmamakta kontrolünün nasıl

sağlanacağı açık net olarak belirtilmemektedir. Derelerden hangi dönemde ne kadar suyun aktığına dair veriler tahminlere dayalıdır. Dereleri besleyen havzanın alanı önemli olduğu kadar; yükseklikler, dağ zirveleri, sıcaklık, buharlaşma, kar kalınlığı ve erime hızı, vadi tabanı, drenaj, yer altı su kaynakları gibi sayısız diğer faktör de suyun miktarında etkili olmaktadır. Bu verilerden ve çalışmalardan uzak bir yaklaşımın yarın suyun tamamını kullanmayacağına nasıl inanalım?

Dere yatakları kesiti belli olan beton bir kanal gibi görülmüş, genişliğinin yer yer 100 m ye kadar çıkması, buharlaşma, derinlere sızma, kirlilik yoğunluğu, sıcaklık artışı su derinliği, su sıcaklığı, su kalitesi, sudaki partikül madde, PH değişimi gibi sucul canlılar için son derece önemli olan hususlar dikkate alınmamıştır.

Projelerin hiç birinde gerek telafi suyunda gerekse elektrik üretiminde kullanılan suda ortaya çıkacak biyolojik, fiziksel ve kimyasal değişimler göz önüne alınmamış ve değerlendirilmemiştir. Su sıcaklığı veya oksijen miktarındaki küçük değişimlerin sucul yaşamı sert bir şekilde etkilediği bilinen gerçeklerdir.

Diğer yandan suyun dere yatağına az verilmesi neticesinde; dere yatağındaki çalışmalar, vadi yamaçlarında açılan yollar, hafriyatların gelişigüzel şevlere dökülmesi, kesilen ve hafriyat altında kalan bitki örtüsünün azalması gibi nedenlerle yağmur suları ile birlikte dere yatağına taşınan çok ince toprak sedimatosyonu derenin yatağına düştükten sonra, balık yumurtlama alanlarını battaniye gibi kaplayıp balık yumurtalarını öldürmektedir. Yumurtalar oksijen alamaz duruma gelmektedir. Çok ince siltli kumlar oksijen üreten bitkileri örtmekte, balık besini böcekleri ortadan kaldırmaktadır.

ÇED raporları ve tanıtım dosyalarında projelerin işletme süresince vadilere bırakılacak telafi suyunun kontrolünün nasıl yapılacağı, hangi denetim mekanizmalarıyla bunun gerçekleştirileceği belirsizdir. Bu miktar tamamen kar odaklı şirketlerin inisiyatifine ve insafına terk edilmiştir.

Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak Doğu Karadeniz su havzalarında meydana gelecek değişimler hakkında henüz her hangi bir çalışma yoktur. Doğu Karadeniz Havzasındaki su kaynakları yağışlara bağlı olarak düzenli bir su rejimine sahiptir. Ancak son yıllarda küresel iklim değişimine bağlı olarak yazları daha sıcak ve kurak geçmekte, kışları ise yağışlı gün sayısında önemli düşüşler gözlenmektedir. Bölgedeki sıcaklık değişimlerine bağlı olarak kısa sürede orman ağaçlarında yaprakların son dönemde yanmaya başladığı gözlemlenmiştir. Yağış rejimi şiddetli sağanak yağışlara dönmüş olup, ani ve şiddetli yağışlar ise sel ve heyelanlarda artışa neden olmuştur. Geçmiş dönem hidrolojik verilerin günümüz için geçerli olup olmadığının ciddiyetle değerlendirilmesi gerekmektedir.

Macahel Vadisi el dokunulmamış ormanları ile deresinin meydana getirdiği şelaleler ve ender görünür özellikteki peyzaj bütünlüğünü kaybedeceğinden başlamış ve büyük ümitler beslenen eko turizm olanaklarından yoksun kalacaktır. Yöreye gerek istihdam gerek yan sektörler açısından geniş olanaklar sunan Turizm gibi önemli bir gelir imkânından Macahel havzası mahrum kalmış olacaktır.

HES’lerin kurulması ile başlanacak çevresel felaketler, halkın çevreye olan duyarlığının dikkate alınmaması, geniş olanaklar sunan turizm imkânının ortadan kalkması, buna bağlı olarak işsizlik yörede yaşamayı her türlü zorluğuna rağmen sürdüren halkın da yöreden göç etmesine neden olacaktır. Söz konusu Projeler nedeni ile Macahel Vadisi tamiri imkânsız çevresel zararlara uğrayacaktır.

Suyun kilometrelerce doğal yatağından akmaması nedeni ile suyu veren havzada çevre/ekosistem kalitesinde önemli bir bozulmanın/değişimin olmaması, koruma altında bulunan veya ekonomik değeri olan canlıların yaşama alanlarının tahrip edilmemesi gerekir. Sudaki buharlaşmadan beslenen endemik ve/veya ekonomik bütün bitki türleri risk altındadır.

Yukarıdaki gerekçeleri, tespit ve endişeleri çoğaltmak genişletmek pek tabii ki mümkün ancak unutulmaması gereken şey yukarıdaki noktaların tamamen bilimsel verilere yıllarca sürdürülen çalışmaların binlerce sonucuna ve acı tecrübelere dayalı olduğudur.

Sözün özü: HES projeleri ile beraber Macahel’de alabalığı unutun, Sak Kafkas Arısını unutun, gürüldeyerek akan ve kuş seslerine karışan derelerimizin sesini unutun, sıcaklarda serinlemek için daldığınız serin gölleri unutun, her canınız sıkıldığında evinizin balkonundan çıkıp baktığınız uçsuz bucaksız ormanlardaki bütünlüğü unutun, zira onlar artık kötü bir berberin kestiği saç gibi görünecekler, bahçenizdeki mısırın, lahananın, patatesin, kabağın, fındığın, çayırınızdaki otların zamanında olgunlaşıp hasata hazır hale gelmesini unutun, ve en sonunda…………………..

DOĞA HARİKASI SAKLI CENNET MACAHEL’İ DE UNUTUN.

macahel-6 (1)

Ya da bir an düşünüp şu soruları sorun kendi kendinize veya başkalarına: Dereler acaba gerçekten boşa mı akıyor? Bazı şirketler para kazanacak diye bütün değerleri ile MACAHEL’i unutmaya değer mi? Cevabınız HAYIR ben doğup büyüdüğüm toprakları, göllerinde yüzdüğüm, alabalıkların oynaşmasını izlediğim dereleri dolayısı ile MACAHEL’i hiçbir şeye değişmem unutamam ise, şimdi harekete geçme ve güçlerimizi birleştirme zamanıdır. Helessa Heyyy!

“Yalnızca son ağaç kesildikten, son ırmak zehirlendikten ve son balık tutulduktan sonra; ancak bundan sonra paranın yenemeyeceğini anlayacaksınız.” Kızılderili Atasözü Kayanak: (MABİYODER)