CHP’li Necati Yılmaz, KHK ile getirilen ve darbe girişimi ile sonrasındaki eylemlere müdahale eden sivillerin cezai sorumluluğunu kaldıran düzenlemeye sert tepki gösterdi.

AKP’nin Türkiye’ye dayattığı tek adam diktasının paramiliter güçlerini yaratmak istediğini vurgulayan Yılmaz, “Can güvenliği kalmayanlar sadece muhalifler değildir. Belediye başkanlarının ve bir Başbakanın kulağından tutulup kenara konulduğu bu dönemde, Saray’ın canını sıkan bir AKP’linin dahi can güvenliği kalmamıştır” diye konuştu.

AKP’nin ateşle oynadığını, bu düzenlemenin toplumsal kutuplaşma içine sokulan ülkeyi toplumsal çatışmaya götürdüğünü, iç savaş tehlikesini içinde barındırdığını belirten Yılmaz, “AKP, Türkiye’den bir Suriye yaratamayacaktır. AKP’nin iktidardan gitmemek için yurttaşları, toplumu, halkları birbirine kırdırma niyeti, halkımızın en güçlü şekilde ayakta tuttuğu barış, kardeşlik, birlikte yaşama iradesi karşısında sönümlenecektir” dedi.

TBMM Adalet Komisyonu Üyesi ve CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen ve 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi ve sonrasındaki eylemlere müdahale eden sivillerin cezai sorumluluğunu kaldıran maddeye sert tepki gösterdi. AKP’nin Türkiye’ye dayattığı tek adam diktasının paramiliter güçlerini yaratmak istediğini vurgulayan Yılmaz, AKP’nin ateşle oynadığını, bu düzenlemenin toplumsal kutuplaşma içine sokulan ülkeyi toplumsal çatışmaya götürdüğünü, iç savaş tehlikesini içinde barındırdığını belirtti. Yılmaz, “AKP, Türkiye’den bir Suriye yaratamayacaktır. AKP’nin iktidardan gitmemek için yurttaşları, toplumu, halkları birbirine kırdırma niyeti, halkımızın en güçlü şekilde ayakta tuttuğu barış, kardeşlik, birlikte yaşama iradesi karşısında sönümlenecektir” dedi.

“BİREYSEL SİLAHLANMADA 14’ÜNCÜ SIRADAYIZ”

CHP’li Yılmaz yaptığı yazılı açıklamada, Umut Vakfı’nın verilerine göre, Türkiye’de her yıl 4500 kişinin bireysel silahlarla hayatını kaybettiğini belirterek, “Bireysel silahlanmada 178 ülke içinde 14’üncü sıradayız. Ülkemizde 25 milyon bireysel silah olduğu tahmin edilmektedir” dedi. Türkiye’de toplumsal kutuplaşmanın en uç noktada olduğu bu dönemde, bireysel silahlanma ile ilgili verilen Meclis araştırma önergelerinden AKP’nin sürekli kaçtığını vurgulayan Yılmaz, “AKP, bu gerçeği bir sorun olarak görmemektedir. Diğer yandan yetkili ağızlar bireysel silahlanmayı teşvik etmektedir” dedi.

“AKP TEK ADAM DİKTASININ PARAMİLİTER GÜÇLERİNİ YARATMAK İSTİYOR”

Son yayınlanan 696 sayılı KHK ile 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişilerin karar ve eylemleri nedeni ile hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu olmayacağı düzenlemesi getirildiğini anımsatan Yılmaz, “Bu düzenleme ile sistematik bir şekilde silahlandırılan insanlara, bu silahları kullanma yetkisi verilmektedir. Silah kullanımına yargıdan muafiyet ve cezasızlık getirilmektedir. Bir anlamda silah kullanımı meşrulaştırılmak istenilmektedir” diye konuştu.

Yılmaz, 6755 sayılı OHAL kapsamında alınması gereken tedbirler ile ilgili KHK’nın 37. Maddesi’nde güvenlik güçleri ve kamu personeli açısından ortadan kaldırılan silah kullanmadaki ölçülülük ilkesinin bu defa sivil insanlar bakımından da kaldırıldığını ifade ederek, şöyle devam etti:

“Bir anlamda, terörist olarak yaftalanacak her kişiye karşı silah kullanılmasının önü açılmakta, cezasızlıkla teşvik edilmektedir. Yargıçlar terörist olarak nitelenmekten korkarken, kim terörist, kim değil kim karar verecek? Özellikle referandum döneminde olduğu gibi muhalif görülen herkesin rahatlıkla terörist olarak nitelendirildiği iktidarın bu bakışı karşısında, hiçbir vatandaşın can güvenliği yoktur! Parti genel başkanlarının, siyasetçilerin, gazetecilerin, akademisyenlerin, bilim insanlarının, terörist ilan edildiği bu dönemde, sivillere bunlara karşı her türlü silahlı/ silahsız gücü cezasız şekilde uygulama yetkisinin önü açılmaktadır.”

“AKP’LİLERİN DAHİ CAN GÜVENLİĞİ YOK!”

Can güvenliği kalmayanların sadece muhalifler olmadığını belirten Yılmaz, “Belediye başkanlarının ve bir Başbakanın kulağından tutulup kenara konulduğu bu dönemde, Saray’ın canını sıkan bir AKP’linin dahi can güvenliği kalmamıştır” dedi.

Yılmaz, Semih Özakça ve Acun Karadağ’ın işlerini istedikleri için terörist ilan edildiklerini, yargılanıp, suçlamalardan beraat ettiklerini vurgulayarak, “Yargılama bitmeden İnsan Hakları Anıtı önünde infaz edilmiş olsalardı yargılamaları bitmediğinden terör örgütü üyesi olmadıklarını ispat dahi edemeyeceklerdi. Onları öldürenler de cezasız kalmış olacaklardı” diye konuştu.

“AKP ATEŞLE OYNUYOR”

AKP’nin ateşle oynadığını, bu düzenlemenin toplumsal kutuplaşma içine sokulan ülkeyi toplumsal çatışmaya götürdüğünü, iç savaş tehlikesini içinde barındırdığını belirten Yılmaz, şöyle devam etti:

“FETÖ’nün devlete yerleştirilmesindeki sorumluluğu, Zarrab davası itirafları ve MAN Adası belgeleri üzerinden yıpranıp, hızla güç kaybeden AKP, kendi şirketlerine yaptırdığı anketlerle dahi bir daha iktidar yüzü göremeyeceğini anlamıştır. Tüm yaptıklarının hesabını vereceklerinden korktukları için, iktidardan gitmek istememektedir. Tüm bu hazırlıklar, AKP’nin bir toplumsal çatışma yaratarak, iç savaşı dahi göze alarak iktidardan gitmeme ve ülkeyi dikta rejimiyle yönetme isteğinin açık işaretlerini vermektedir. Bilinmelidir ki; masum insanlara yapılacak saldırıyı meşru kılacak hiçbir hukuk kuralı yoktur! Bu KHK da bu saldırılara meşruiyet sağlayamaz. Savaşın dahi uluslararası ölçüler içinde bir hukuku vardır. Bir cinnet toplumu yaratmak isteyen, toplumu ve halkları birbirine boğazlatmak isteyen AKP, bu düzenlemesiyle hiçbir saldırıya ve boğazlaşmaya meşruiyet kazandıramaz. Bu düzenleme AKP’nin hesabını vermesi gereken yeni bir gayrimeşruluktur.”

“AKP TÜRKİYE’DEN BİR SURİYE YARATAMAYACAKTIR! “

Yılmaz, AKP’nin Türkiye’den bir Suriye yaratamayacağını kaydederek, “AKP’nin iktidardan gitmemek için yurttaşları, toplumu, halkları birbirine kırdırma niyeti, halkımızın en güçlü şekilde ayakta tuttuğu barış, kardeşlik, birlikte yaşama iradesi karşısında sönümlenecektir. AKP, bir gün mutlaka iktidardan demokratik yollarla gidecektir ve bir gün mutlaka yaptığı hukuksuzlukların hesabını bağımsız ve tarafsız mahkemelere verecektir. Bu kaçınılmaz gerçeği, hazmetmelerinde kendileri ve ülkemiz açısından büyük yarar olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim” dedi.