Suyum ben.
Dağların başından doğup sevgilim “Deniz’e” kavuşan bir akarsuyum ben.
Hasreti su kavuşumları olan akan bir suyum ben.
Benim, doğduğum yerden başlayıp, sevgilimin bağrına girene kadar yatağımda özgürce akma hakkım vardır.
Benim, içimdeki ve etrafımdaki tüm canlılara yaşam verme hakkım vardır.
Benim, tüm canlıları emzirme hakkım vardır.
Haklarımı varoluştan alırım.
Bu haklarımı bana sormadan vatan bildiğiniz cüzdanlarınızı doldurmak için elimden almaya kalkarsanız dünyayı başınıza yıkarım.

Suyum ben.
Maviyim.
Akarsuların sevgilisiyim.
Hayatın başladığı “Deniz’im” ben.
Benim, bulunduğum yerde, içimdeki tüm canlı ve cansız varlıklarla, yarattığım kıyılarla birlikte özgürce yaşama hakkım vardır.
Benim tüm evreni besleme hakkım vardır.
Benim anaç olma hakkım vardır.
Haklarımı evrenin kuruluşundan ve hayatın başlangıcından alırım.
Varoluştan gelen bu haklarımı namus bildiğiniz cüzdanlarınızı doldurmak için benden alamazsınız.
Alırsanız dünyayı başınıza yıkarım.

Dağım ben.
Zaman zaman ulu diye tanımladığınız dağ.
Ben veririm suyu akarsulara,
Ben üretirim oksijeni canlılara,
Ben temizlerin senin pislettiğin havayı.
Evlatlarımdır ormanlar ve senin yaban diye tanımladığın hayatlar.
Haklarımı sular gibi evrenin kuruluşundan ve hayatın başlangıcından alırım.
En yüce değer saydığınız gizli kasalarınızı doldurmak için gelip bana istediğiniz gibi kazma ya da balta vuramazsınız.
Vurursanız zamanı geldiğinde başınıza yıkılırım.

Yaşamaya çalıştığınız dünyayım ben.
Sadece sizin sandığınız dünya.
Canlı türleri içindeki en acımasız mahlûk, bana en korkunç, en adi tecavüzleri yaparak kendi sonunu hazırlayan akılsız yaratık!
Yaptıkların artık umurumda değil.  Sanma ki bana bir şey olur. Yok, olacak sensin.
Ben, kendimi yeniler yine uzayda dönmeye devam ederim.
Ama senin olmadığın hayatlarla.

Tekin Üstündağ