YAŞAR AYDIN yasaraydin@birgun.net @yasaraydinnn
YAŞAR AYDIN yasaraydin@birgun.net @yasaraydinnn

HDP’de tartışılan nedir?

Kaplan’ın çok eleştirilen açıklaması dikkatleri 11 Şubat tarihinde yapılacak HDP kongresine çekti. Soru şu: HDP, tüm Türkiye’ye seslenen parti olmaya devam mı edecek yoksa Kürt coğrafyasının temel taleplerini Türkiye’de seslendiren parti mi olacak?

Eski HDP Milletvekili Hasip Kaplan, sosyal medyadan yaptığı ve çok eleştirilen açıklaması ile bir kez daha dikkatleri 11 Şubat tarihinde yapılacak HDP kongresine çekti.

HDP kongre sürecine giderken, Kaplan’ın yaptığı açıklamayı doğrulayacak bir tartışmanın yaşanmadığı çok açık. Yine açık olan bir şey var ki özelde HDP, genelde Türkiye içinde siyaset yapan Kürt oluşumların tamamı ‘siyasal hat’ tartışması içine girmiş durumda. Üstelik bu arayış, HDP kongresi ile başlamış bir durum değil, kongre ile de bitmeyecek.

ununla birlikte HDP kongresi bize en azından ana gövdenin doğrultusunu göstermesi açısından çok önemli olacak. Bu anlamıyla HDP kongresini isimler üzerinden konuşsanız da aslında tartışılan şey partinin siyasal hattı olacak.

Demirtaş dönemi
Selahattin Demirtaş-Gültan Kışanak, Demirtaş-Figen Yüksekdağ dönemleri esas itibariyle Kürt sorununun Türkiye sınırları içerisinde çözümünün mümkün olabileceğine dair kanaatin güçlü olduğu ve HDP’nin siyasal enerjisini bu noktaya odakladığı tarih aralığına denk gelir.

‘Türkiyelileşme’ tanımı bu dönemin en temel karakterini ifade eder. Demirtaş da, bu sürecin başarılı aktörü olarak öne çıktı. 7 Haziran Seçimleri sonrası Erdoğan’ın uyguladığı siyaset, hem çözüm sürecini hem de HDP’nin bir dönemini bitirmiş oldu.

Türkiyelileşme rafta mı?
Suriye’de yaşanan gelişmeler, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde yaşanan referandum, Kürtlerin bir bütün olarak yüzünün bu bölgeye dönmesini sağladı ve doğallığında gelecek tartışmalarının temel başlıklarından biri oldu.

HDP kongre süreci içinde yaşanan başkan arayışlarını da bu tartışmaların içinde değerlendirmek gerekiyor. Soru şu: HDP, tüm Türkiye’ye seslenen parti olmaya devam mı edecek yoksa Kürt coğrafyasının ve Kürtlerin temel taleplerini Türkiye’de seslendiren parti mi olacak? Kongre aynı zamanda bu soruya bulunan yanıtta olacak.

Taban belirleyecek
HDP’de 7 Haziran Seçimleri öncesi öne çıkan Türkiyelileşme programının artık çok zayıfladığını söylemek mümkün. Yönetim kademelerinde ya da milletvekili düzeyinde bir önceki dönemin isimlerinin var olmaya devam etmesi bu durumu değiştirmez. Takip edebildiğimiz kadarı ile 7 Haziran öncesi çizginin devamından yana olan bir kesim var.

Tüm yaşananlara rağmen PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın devrede olduğu, Ortadoğu’daki gelişmelere Türkiye üzerinden müdahale edilebileceğine inanan bir yapı mevcut. Türkiye solundan HDP’ye geçen liberal Kürt siyasetçiler, bu ekibin en önemli temsilcileri. Kadro düzeyinde güçlü olsalar bile tabanda etkilerinin olduğunu söylemek mümkün değil.

Kürtlerin heyecanı
HDP’nin yeni dönemini şekillendiren öğelerden birisi de kuşkusuz Kuzey Suriye ve Irak’taki jeopolitik gelişmeler olacak. Kürt siyasi hareketi Ortadoğu’daki etkinliğini artırdıkça bunun yansımalarını iç siyasete de aktarmak isteyecektir. Bu fikrin parti içinde taşıyıcıları da var. Bölge milletvekilleri ve partinin bölge örgütleri Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerle birlikte eşzamanlı ilerlerse çözüm olacağına inanıyor. Kongrenin temel dinamikleri de bu kesimler olacaktır.

Türkiyelileşme sürecinin fazla abartıldığını düşünen HDP’liler, partinin ana gövdesinin bölgesel gelişmelerinden heyecan duyan, siyasal motivasyonunu buradan alan bir topluluk haline geldiğinin farkındalar. Bölgede yapılan tüm toplantılarda başkan adayı olarak Osman Baydemir’in isminin öne çıkmasının nedenlerinden biri de tabandaki bu motivasyondur.

Başkanlık tartışmasına gelince; Şubat başında HDP, eşbaşkanlarını duyuracaktır. Kim daha yakın sorusuna verebileceğimiz yanıt ise TBMM Başkanvekili’nin “Kürdistan neresi?” sorusuna kalbini gösteren Baydemir’in ya da o anlayışı temsil edebilecek bir ismin 7 Haziran dili ile konuşmaya devam eden isimlerden daha şanslı olduğudur.