Karga Gak Demeden
Ömer ŞAN

             Memlekette denge öylesine bozuldu ki, yalanı söyleyen, dönüp kendine geldiğinde kendisi de gerçekmiş gibi inanıp, öyle hareket ediyor! Yurttaşlardan söz etmiyoruz ha…

            Siyasetin ve hatta devletin en tepesindekiler konumuz!

            Artık bu sistematik yalanlar, karalama ve modern deyimle ‘trollemeler’ neredeyse yaşamın vazgeçilmezi oldu iktidarın korunması yolunda. Ve hatta yalanları da çarpıtmaya başladı kimisi…

            Bu durum aslında zamanımızın GDO’sudur! Yani, zamanı olmasa da marketten aldığınız hıyarın aslında kabak olduğunu bilmemeniz gibidir! Yada yazın alınan karpuzların gerçekten kabak hormonuyla şişirilmesidir!

            İşte siyasetin yalanı da, yaşamın genetiğinin bozulmasıdır manen.

            Gezi’den, Gar faciasına, salya-sümük söylenen yalanlara, yok daha doğmamış türbanlı kızların ülkemizde okullara alınmaması ama sonra ABD’de okutulması… Askerlikten kaçmak için alınan ‘çürük’ raporları, Malta’daki gemicikler, Mann Adasındaki şirketler, Mavi Marmara ve Üstün Cesaret Ödülü…

            ‘Ne istedilerse verilenler’ ötesinde, kendi içsel korkularıyla oluşturulmaya çalışılan baskı ve korku otoritesi!

            CHP’de kongre süreçleri tamamlandı, gençler ve kadınlar seçimlerini yapıyor. AKP’de aynı süreçten geçiyor. Ancak nedense AKP’de yapılan adaylık başvuruları kabul edilmiyor, listeler önceden hazırlanıp üyelerin önüne konup seçtiriliyor ve oylar da sayılıyor!

            Demokrasi süper ilerliyor… Bundan 2 bin 450 yıl önce demokrasiyi tanımlayan Platon (Eflatun) bile kıskanıyor!

            Hadi bütün bunları geçtik, geride bıraktık! Bugüne kadar ve hatta yaşamı boyunca CHP’ye, eleştirmek ve saldırmak dışında en ufak bir katkısı olmayan cümle bilirkişiler, her zamanki gibi CHP’yi dizayn etmeye kalkıyor! Hele bir de bunu en çok da AKP’liler üstüne görev olarak alınmış!

            Tam da bu arada, tiyatro oyunlarına üst üste yasaklar geldi. “Olmak yasal, oynamak yasak!”
Barış Atay’ın, Artvin’de tiyatro gibi yasaklanan ‘Sadece Diktatör’ oyunu, Hopa ve Rize Fındıklı’da da önce izin verildikten sonra, aynı tiyatro dönüşümüyle yasaklandı! Genç dostumuz Tolga Gökay, bu durumu yorumladı: “Olmak yasal,oynamak yasak!” evet gerçekten de #SadeceDiktatör.

            İnsanlık yanıyor haberiniz var mı?

            Tarih, 12.01.2018… Yer, TBMM önü. Sonradan AKP’li olduğu öğrenilen inşaat işçisi, “Geçinemiyorum” diyerek kendini yaktı. Arkasından yine türlü algı operasyonları… Öbür tarafta yeni alınan milyon liralık meclis halıları tekrar değiştirildi ve Başkanın makamı yenilendi! Bakın, bulun, görün!

            Ve hiçbir havuzcu ve yandaş görmedi bu yangını, haykırışı… Ancak bu yangından ne CIA, ne de FETÖ çıkmaz, hele terör-merör hiç bir yere sığmaz! Yazıktır, günahtır, ayıptır.

            Hele de şu yerli-milli hikayeleri ‘çaktıracağız’ diye uydurulan, pembeden öte söylemler var ya… Milli Savunma Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dedesinin ‘şehit’ olup olmadığına karşı iddialar ve eleştiriler üzerine, araştırma yaptırmış ve elde edilen bir belgeyi yayımlamış!

            Belgede, büyük dede olduğu kaydedilen Mutioğluları’ndan Mustafa oğlu Kemal’in, Rize Askerlik Şubesi kayıtlarına göre askere alındığı ve kayıtlara göre 39 yaşında olduğu dönemde ‘askerde meçhul’ olarak kaydedildiği bildirilerek; ‘şehit statüsünde kaydı yer almamaktadır’ diye belirtiliyor.

            Askerde kayıp olduğu bildirilmesine ve buna dair bir de belge yayımlanmasına karşın, Bakanlık aynı açıklamasında ‘şehit olduğunu’ vurguluyor.

            Daha ilginci ise bu kanıya, asker arkadaşlarının ifadeleri sonucunda ulaşıldığı belirtiliyor. Donarak yaşamlarını kaybeden askerlerin ‘silah arkadaşlarına’ nasıl ulaşıldığı bilinmezken; ‘meçhul’ ifadesinin, ‘kayıp, nerede olduğu bilinmeyen’ anlamında kullanıldığı da dikkatlerden kaçmıyor!

            Gerisinde ise bir sürü soru! Neresinden sorarsanız sorun!

            Rize’nin Orta Camisi de artık sökülerek yıkılıyor, bir tarih ve nice anılar tozlarına karışıyor!

            Ve Fındıklı halkı HES’lere karşı yaşam mücadelesini yüceltti ve yine kazandı… Arılı Vadisi SİT’ti, SİT Kaldı! HES şirketleri, umduğunu bulamadı… Yargı bir kez daha HES’ler ‘dur’ dedi. Fındıklı’yı ve yaşam mücadelesini selamlıyoruz! Su yaşamdır satılamaz!

            Bu süreci karşılarken, zorlukların bilincinde olarak, bir kez daha, Kuvayi Milliye ruhuyla yola çıkıp; Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar” sözünü ilke edinerek, Rize’den, CHP’nin 3-4 Şubat’ta Ankara’da yapılacak olan 36. Olağan Kurultayında, Parti Meclisi Üyeliği için aday oldum.

            Ve yurdun dört bir yanına haber saldık… Çünkü biz, hepimiz Anadolu’yuz. Birlikte varız, birlikte var olacağız. Bir olacağız, Birlikte Başaracağız. İktidar, halkın gücüyle gelecek!

            Güzel, mutlu, sağlıklı ve stressiz, komplosuz, dedikodusuz ve başarılı bir hafta dileğiyle… Zoru başarıp, imkansızı zorlamak gerek!..