HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, Êfrin gündemiyle toplanan HDP Parti Meclisi toplantısına verilen arada basın açıklaması yaptı. Bilgen, şöyle konuştu:
Operasyonun başladığı günün 20 Ocak olması Ortadoğu tarihi açısından son derece sembolik öneme sahip. BOP projesini hayata geçirmek isteyenler de 2000’li yılların başlarında medyada görsel şovlarla süreci başlatmışlardı. Medya üzerinden aktarılan bilgiler, manipülasyonlar gerçeği örtmeye yöneliktir. Televizyon ekranlarındaki çok bilmiş stratejistler, yorumcuların hangi analizleri doğru çıktı, hangi tahminleri gerçekleşti? Bu isimlerin kamuoyundan özür dilemeleri gerekir.
Ama sadece yorumcular değil, resmi kurumlar da halkı yanıltan açıklamalar yapıyorlar. Operasyonun hedefinin IŞİD olduğuna dair açıklamalar yapıyorlar. Biraz önce Başbakan da benzer bir açıklama yaptı. Rakka’dan kaçan IŞİD’lilerin oraya sığındığını, operasyonun onun için yapıldığını söyledi. Kendisi inanıyor mu, takdiri size bırakıyoruz.
Böylesi kritik bir gündemde Meclis kış tatilinde
Bu saatlerde farklı illerde açıklamalar yapılıyor. Diyarbakır il binamızda bile açıklama yapılmasına izin verilmiyor. Barış denilmesinden, savaşı durdurun denmesinden bu kadar korkulması aslında her şeyi özetliyor. Bir başka korku daha var; bu konular konuşulmasın diye Parlamento tatil edildi. 3 partinin ortak imzası ile, bu kadar kritik gündemde milletvekilleri kış tatiline gönderildiler. Meclis bütün unvanlarını, gazi unvanı da dahil tüm unvanların 1920’de savaşı yürütürken bile her şeyi tartışmasına borçludur. Ama bugün Meclis tatildedir.
Ortak yaşam iradesi bombalanıyor
Ortadoğu’da bir dünya savaşı kotarılmaya çalışılıyorken Türkiye’yi yönetenlerin bu kadar gerçeklikten uzak yaklaşımları sadece ateşi büyütmekle kalmayacak, Türkiye toplumunun ortak yaşama iradesini de bombalanacaktır.
IŞİD Türk askerlerini yakarken operasyon düzenlemeyenler şimdi nasıl bir tehdit görüyor?
Çok yakın tarihlerde Kilis’te okulların bahçesine bombalar düşüyordu kimse operasyon yapmayı düşünmedi. Türk askerleri canlı canlı yakıldı, aylar boyunca bu vahşet kabul bile edilmedi. Onları tehdit olarak görmeyenler Kilis’e bombalar atıldığını iddia ettiler. Êfrin- Kilis arası kaç km? Gerçekten Êfrin’den mi atıldı? İşte manuplasyonların sonu yok.
Başbakan, “orada zulüm vardı” diyor. Madem Êfrin’de zulüm vardı da insanlar niye oraya göç ediyor. Êfrin’in nüfusu aldığı göçlerle neden ikiye üçe katlandı. Sünni Araplar da niye oraya sığındı. Bu provokatif yaklaşımın bedeli ağır olacak.
Kadınların kafeslerde satıldığı bir Ortadoğu mu, barış içinde bir Ortadoğu mu? 
Türkiye komşularıyla nasıl bir Ortadoğu hayali kuruyor, nasıl komşularla yaşamak istiyor, bu tercihin arefesinde. Kadınları kafeslere konulup pazara çıkardığı bir Ortadoğu ile mi komşu olmak istiyor yoksa çoğulcuğu anayasasında güvenceye almış, barış içinde bir Ortadoğu’yu mu tercih ediyor?
Bombalar halkların ortak gelecek kurmasına yönelik 
Bu gerçekten Türkiye’ye yönelik bir tehditten kaynaklıysa ya da bir iç güvenlik sorunu ise bu tehdide karşı hangi girişim başarılı oldu. 30 yıldır başta Kandil dahil birçok bölge defalarca bombalandı. Bu hangi sorunu çözdü. Kürtler Ortadoğu’da değişimin dinamiğidir, barışın köprüsü olma potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla bu bu bombalar sadece dağları değil halkların ortak gelecek kurmasına yönelik bombalardır.
Süleyman Şah zeytin dalı idiyse Afrin’e yapılan saldırı zeytin dalının kırılmasıdır
Türkiye Kobanê sürecini yaşadı, Süleyman Şah Türbesinin taşınmasına tanıklık etti. Süleyman Şah zeytin dalı idiyse Afrin’e yapılan saldırı da zeytin dalının kırılmasıdır. Türkiye’nin çıkarına olan, sorunları konuşarak çözmek midir, yoksa bombayla, ölümle çözeceğini sanmak mıdır?
Operasyona onay verenler Türkiye’den hangi tavizleri kopardı?
Bu coğrafyada yüz yıllarca kan döküldü. Birileri bu kanın dökülmesinin devam etmesini istiyor. Bu operasyona izin verenler de Türkiye eliyle başka hesapların, başka arayışların içindeler. Bu oyunu bozmak hepimizin görevi. Afrin’e karşı Rusya’ya ne taahhüt edildi bilmek istiyoruz. Operasyona onay verenler Türkiye’den hangi tavizleri kopardı, bilmek hepimizin hakkı.
Saddam da “Enfal”i tercih etmişti
Operasyonun ismi zeytin dalı. Zeytin bütün Ortadoğu medeniyetlerinde barışın sembolü. Kuran’da da zeytine gönderme yapılır. Ama bu saldırı başka çağrışımları hatırlatıyor. Saddam da yıllar önce Kuran’dan bir kavramı “enfal”i tercih etmiş, binlerce çocuğun kadının hardal gazıyla katledilmesi Kuran’dan bir ayetin adıyla gerçekleşmişti.
 
Fetih işgal değil açılım demektir
Diyanet İşleri Başkanlığı çok ilginç bir rol oynuyor. Fetih suresini böyle bir facianın ismi olarak sunmaya kalkıyor. Fetih işgal demek değildir. Siz işgali fetih sanırsanız açılım yapma imkanının önünü dini duyguları kullanarak kesmiş olursunuz.
Yoksulların sıvasız evlerine taziye çadırları kurulmasından başka sonuç elde edilmeyecek
Bu saldırının Ortadoğu halklarına hiçbir faydası olmayacak, aksine çok büyük kayıpları beraberinde getirecek. Fethi bu kadar ısrarla kullanmaya devam ederlerse görecekler ki yoksulların sıvasız evlerine taziye çadırları kurulup fatiha okunmasından başka sonuç elde edilemeyecek.
Yoksulluk elbette hiçbir halkın tercihi olmaz. Verginin, alın terinin, emeğin bombaya gitmesini kimse tercih etmez. Suriye’de savaş bir an önce gitsin, Suriyeliler evlerine dönebilsin beklentisi varken yeni göç dalgaları kimsenin tercih ettiği bir durum olmaz.
Kandan beslenenlere göz yuman muhalefet olamaz
Türkiye önümüzdeki yıllara belli ki sadece OHAL ile değil savaş halinde girecek. Savaş halinin demokrasi için özgürlükler için ne anlam ifade ettiğini ağır bedeller ödeyerek öğrendi. Bu süreç, Türkiye’de barıştan yana olanların sözlerinde ne kadar tutarlı olduğunun göstergesi olacak. Kandan beslenenlere göz yuman muhalefet olamaz. Muhalefet gerçekten barışı, demokrasiyi getirmek iddiasındaysa bu suça ortak olmayarak ilk sınavını vermek zorunda.
Êfrin’de direnenler de Türkiye’yi çar zihniyeti ile yönetilmekten kurtaracak
İronik bir durum daha var; bundan 100 yıl önce Rus halkının Çar’dan kurtulmasının sembol savaşlarından birisi Çanakkale Savaşıdır. Çanakkale’de direnenler Rus halkının  özgürleşmesinin önünü açmıştı. Bugün Êfrin’de direnenler de Türkiye’yi çar zihniyeti ile yönetilmekten kurtaracaktır.
Toplumsal muhalefetin bu irade kurma operasyonu karşısında silkelenmesini ve kendi durduğu yerin farkında olmasının altını çizmek istiyoruz. Türkiye’de Aleviler, emekçiler, dindarlar, yoksullar savaş istiyorlar mı? Eğer halk, toplum istemiyorsa bu savaşı kim, niye istiyor? Toplumun bu soruyla yüzleşmesini sağlamak da muhalefetin birinci görevi olmalıdır.
Biz, savaşa karşı her çabayı sonuna kadar destekleyeceğiz. Savaş nasıl gözü dönmüşlüğü beraberinde getiriyorsa barış da bir o kadar cesareti, kararlılığı ve kapsayıcı bir muhalefet inşa etmeyi beraberinde getirecek. Biz de bu inançla çalışmalarımızı barışın sağlanması, kanın durması, bütün halkların onurlu barış içinde yaşayacağı bir coğrafyanın inşası için vereceğiz.