1.BÖLÜM
Rasim Yılmaz
22 Ocak 2018
rasimyilmaz08@hotmail.com

Öncelikle kısa bir not şeklinde hatırlatmak istiyorum. Madenci Şirket Cerattepe’de faaliyete başladıktan sonra ilk defa 13 Ağustos 2017 tarihinde Yeşil Artvin Derneği ve İstanbul Artvin Hizmet Vakfı girişimleriyle 25’i  aşkın” gazeteci, belgeselci ve yazar” ekibi Artvin Cerattepe’de yapılan bakır-altın işletmeciliği ile ilgili bölgede incelemelerde bulundu. Bu incelemeye Ankara AKEV ve AKYD adına ise ben ve Sayın Güner Yalçın katıldık.  Artvinlilerin tüm karşı çıkışına rağmen, maden işletmesinin Cerattepe’ye iyice yerleştiği ve üretime hazır hale geldiğine tanık olduk.  Bölgede yarattığı tahribat ve çevre kirliliğinin ise şimdiden ciddi boyutlara ulaştığını söylemiş olmam asla abartı olarak algılanmamalı. Hatta özet olarak ifade etmem gerekirse; daha üretime hazır hale getirmek için ön çalışma yapılıyor olmasına rağmen, maden şirketi bugün itibarıyla “ben bu işten vazgeçtim gidiyorum” demiş olsa dahi Cerattepe’nin eski haline gelmesi için bir 100 yıl gereklidir. Bir de üretime geçildiğinde olabilecekleri siz düşünün.

1

Çevre mücadelesi bir bölgenin değil, insanlığın sorunudur.

Bir dönemler çevre mücadelesi konusunda Bergama halkı destan yazarken, hepimiz heyecanlanıp Bergama Halkıyla dayanışmak için kalkıp yollara düşmüştük.

20 yılı aşkın bir süredir Artvin halkı yaşam alanlarını savunmak adına çevre konusunda direniş destanları yazdı. Bergama’dan Kazdağları’na, Hasankeyf’ten Bakırtepe’ye insanlara umut oldu, heyecan verdi, yol gösterici oldu. Ancak ne var ki; mahkemeleri bile işlevsizleştiren iktidardan güç alan madenci şirket, büyük bir iştahla harekete geçerek bu işin bittiği algısı yaratmaya çalışsa da hala Artvin halkını tanımadıkları çok açık.

2

Bilmiyorlar ki Artvin halkı ne doğasından, ne yaşam alanlarından, ne de özgürlüğünden asla vazgeçmeyeceği gibi, ihanetçileri ve kendisine küfredenleri asla unutmaz.

Yine bilmiyorlar yaşamını doğayla dostça savaşarak bugünlere gelen Artvinliler için kavganın her gün yeniden başladığını.

Ve Artvinlinin öfkesinin sinesinde yattığını er ya da geç bilmeyenler de öğreneceklerdir elbet ki.

3

CERATTEPE ŞİMDİ DE Anayasa mahkemesinde!

Yeşil Artvin Derneği öncülüğünde 700’ ü aşkın kişinin toplu olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, “Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Olumlu” raporunun yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan Rize İdare Mahkemesi ve Danıştay’da görülen Türkiye´nin en büyük çevre davasında; adil yargılanma yapılmadığı iddiasıyla yasal süreci bireysel başvuru ile Anaysa Mahkemesine taşıdı. Ancak ne acıdır ki; Artvinliler Anayasa Mahkemesine başvurmakla sadece hukuki süreci tamamlamanın ötesinde bir fayda sağlayacakları konusunda kuşkum vardır.  Çünkü herkesi bağladığına inandığımız, ya da öyle sandığımız bu en üst yargı organı Cerattepe lehine karar verse dahi nasıl tanınmazlık girdabında olduğunu yakın zamandaki verdiği kararların tanınmamasından biliyoruz, bundandır tedirginliğimiz.

Peki, Artvin’de neler oluyor dersiniz?

Kapitalizmin en büyük özelliği “böl, parçala yönet” taktiğidir. İlgili şirketin Artvin’de yapmaya çalıştığı tam da budur.

Son zamanlarda şirketin satın aldığı bazı kişiler üzerinden umutsuzluk havası estirilmeye çalışılıyor. Belirli bir dönem direniş saflarında yer alan bazı kişilerin bugün şirketle hareket ediyor görüntüsü yaratılarak direniş cephesinde kafa karışıklığı yaratılmaya çalışılıyor. Bu durum insanlarda umutsuzluktan çok o insanlara karşı öfkeye neden olmaktadır.

Bu tarz şirketler her yerde aynı taktikleri uyguladıkları yeni keşfedilmiş bir tutum değil elbet ki. Şirket, fiyatı belli bazı basın mensuplarını parasal destekleriyle yanlarına alarak onların aracılığıyla madenin Artvin’e, doğaya zarar vermeyeceğini anlatacaklar. Maddi sıkıntısı olan esnafları (ki Artvin’de maddi sıkıntısı olmayan esnaf yok gibidir) bulup yüksek meblağlar üzerinden iş teklifleri yapacakları, işsizliğin had safhada olduğu bir ilde bazı kişilerin yakınlarını işe alarak madenciliğin önemli bir istihdam kaynağı olacağı algısını yaratmaya çalışacaklardır, ya da çalışmaktadırlar. Elbette bu tür olaylar her dönemde olacak olan bildiğimiz şeylerdir.

4

Üstelik bu çabalar, dönemsel olarak  bazen karşılık bulacağı gibi,  zaman zaman kırılmalara da sebep olabilecektir. Bu durum kimsenin gözünü korkutmamalı, moralini bozmamalı. Yapılması gereken ise;  her zamankinden daha uyanık ve kararlı olmanın yanında şirketin asılsız ve tutarsız iki yüzlü tutumunu ısrarla ve sabırla halka anlatarak teşhir etmektir. Bunun içinde Yeşil Artvin Derneğinin çıkarmayı hedeflediği “Cerattepe Mücadele Tarihi” içerikli Bekir Karadeniz ve Özgür Kalın’ın hazırladığı, yanılmıyorsam yayına hazır durumda olan kitabın bir an önce yayınlanarak Artvin halkına ulaştırılmalıdır.

Dikkatli olun, Artvinli gücünü ve kişiliğini yaşadığı doğadan almıştır.

Artvin’de bir gram toprağın bile olmadığı kayanın başında bir çam ağacının yaşama nasıl tutunduğuna tanık olursunuz. İşte Artvin insanı da  bu çam ağacı misali tek kalsa bile asla pes etmez, yaşamın kavganın kendisi olduğunu, kendi yaşamından bilir.

5

Eğer ki mahkemeleri zapturapt altına alıpta ona hukuk kuralları çerçevesinde savunacak kanalları tıkarsanız, meşru direnme hakkını kullanmak zorunda bırakırsınız  ki Artvin halkı bunu istemiyor. Artvin halkı devleti ile karşı karşıya gelmeyi asla arzu etmiyor. Oysa Artvin de bugün devletin askeri Artvin halkına karşı madenci şirketi korunup kollamak için görevlendirilmiştir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.

6

Artvin insanı, yüz yılları arkasında bırakan köknar ağacının sabrına sahip “mert” insanlardır. Ama hatırdan çıkarılmaması gereken, mert oldukları kadar da kaya gibi “sert” olduklarıdır. Sadece hatırlatmak istedik.

İşte bu özelliğinden ötürüdür ki; TÜİK’e göre Türkiye’nin en güvenilir ilidir Artvin. Ama sen git, Çoruh’unu kelepçele, ormanlarını yok et, dağlarına el koy, taş ocaklarıyla tozu dumana boğ, yeraltındaki madenini gasp et, her türlü hukuk kanallarını kapat, sonra da sabır iste, rıza göstermesini bekle. Olmaz beyler olmaz! Bu devran böyle yürümez. Herkes aklını başına almalı ve kendi yanlışlarından bir an önce dönmelidir.

Tekrar gibi olacak ama: Bir kez daha söylemeden edemeyeceğim. Gelin Artvin halkının sabrını sınamaktan vazgeçin.

İşte bu sabrının ve hala demokratik haklarını kullanarak sorunu barışçı ve hukuk kuralları çerçevesinde çözme azminde oluşudur ki 40 bin imzayla TBMM kapısına dayanmıştır. Artvin halkının bu olgun ve sabırlı çabası doğru okunulmalıdır.

(Devam edecek “Cerattepe Anıtkabir ve TBMM’de”)