21246490_10155624347598674_4952229024425332740_o

“Kusursuz Enerji Planı” kitabının yazarı Mazlum Çoruh (Naci Özen) bugüne kadar 12 yıldır aralıksız Çoruh Enerji Planı (ÇEP) üzerinde yüzlerce makale yazdı.  Bunun yanında birçok kez canlı yayında TV’lerden yetkillere seslendi.  Ulusal dergilere, gazetelere yazılar yazdı.  Mazlum Çoruh bu projeyi eleştirirken aynı zamanda ÇEP’in yerine daha rantabl daha az para ile daha çok enerji üretecek projeleri de dile getirdi. Ancak ona cevap verecek bir yetkili henüz çıkmadı.

Mazlum Çoruh DSİ yetkililerine hep şu soruyu sordu. “ASLA DOLMAYACAK BOŞ BARAJLARI NE DİYE YAPIP DURUYORSUNUZ?”  Bu soruya  12 yıldır bir yetkili çıkıp cevap vermiyor. Yazar Çoruh’u doğrulayan en önemli  tespit ise Ardahan’daki Kura nehrini Çoruh Nehrine akıtma fikri ve projesiydi.  Bu fikir ortaya atıldığında Ardahan’da yurt dışında büyük tepkilere neden oldu. İşte o zaman vatandaşlar şu soruyu soruyor: Madem Çoruh Nehrinin suları bu kadar çok baraja yetmiyorsa ve yetmeyecekse (yetmiyor ve yetmeyecek) neden  ısrarla bu kadar çok baraj art arda dizilir? Dünyanın en önemli vadilerinden birisi olan Çoruh Vadisi neden yok edilir?  Özellikle 2 büyük baraj var ki akıllara  zarar. Bu nehir üzerindeki tüm barajlar  100 metre civarındayken Deriner  ve Yusufeli 200 metrenin çok üstünde yapıldı. Neden? İşte bu sorular yazar Mazlum Çoruh’u sürekli yazmaya ve yetkililerden cevep almaya itiyor. Sizce de bu 2 baraj eğer sulama amaçlı değilse ki değil ne amaçlıdır diye  düşünülmesi gereken bir konu değil mi?

Çoruh Enerji Planı, BOP çuvalının en son bölümü olduğunu, Yusufeli Barajıyla bu çuvalın ağzının büzüldüğünü biliyor muydunuz?

Değerli paydaşlarım, geçen yazımda bu konuyu özetleyeceğimi söylemiştim. Şimdiye kadar yazdıklarımı okuyanlar, akarsularımız üzerine kondurulan barajların ülkemize neler yaptıklarını az çok öğrenmişlerdir. Sonuçta, bu melanetlerinin ancak BOP ile açıklanabildiğini de yazmıştım. Bu gün biraz özele inelim. Çoruh Enerji Planı’na(ÇEP’e). Bu planda işlenen mühendislik ve ekonomik sefaletleri özetledikten sonra biraz yakından bakacağız.

1- Çoruh Enerji Planı’ndaki 15 adet barajdan 11 adedi görev yapmamaktadır. Bu barajlardan 10 adedi anakol üzerindedir ve 9 adedi görev yapmamaktadır.

2- Bu plandaki barajların tümü 1500 rakımın altındadır. Hiç biri olması gereken rakımlarda değildir. Örneğin Muratlı Barajı 50 Borçka Barajı 100 rakımındadır. Laleli Barajı ise 1500 rakımındadır. Bu durumun mühendislik ilkelerine tamamen ters olduğunu birkaç kere yazmıştım.

3- Tesisleri göz önüne aldığımızda bekletmeye ihtiyaç duyulabilecek su miktarı 700-750 milyon metreküp olduğu halde yapılan barajların aktif hacimleri 4,6 milyar metreküptür.

4- Barhal Çayı, Çoruh Nehrine kuzeyden katılır. Doğu Karadeniz sıradağlarının birinci sırasından beslenir. Üzerinde planlanan Altıparmak Barajı ise evlere şenlik bir melanet yapısıdır. Görev yapmamaktadır ancak Barajların yaptığı yırtığı Karadeniz’e 40 kilometreye kadar yaklaştırmaktadır. Bulunduğu yer Free Kürdistan diye BOP haritasında ayrılan vatan parçasının Karadeniz’e ulaşan kısmının batı hattını belirlemektedir.

5- Ana kol üzerindeki barajlar peş peşe ve iç içedir. İki yerde boşluk bırakılmıştır; oralarda maden sahasıdır.

6- Bu havzadaki bütün kışlaklar en değerli tarım alanları yok edilmektedir…

7- Bu planın açıklanmasından sonra bütün havzadan değil sadece Artvin’den 60 000 nin üstünde kişi yerlerini, Artvin’i terk etmiştir. Bu coğrafyanın boşaltılmasıdır. Artvin Şehri boşaltılmak isteniyor. Bunun en masum(!) yolu sularının kirletilmesi, çevresinin harap edilmesidir. Çünkü Artvin’i binlerce yıldır insanlar için çekici kılan çevresidir, suyudur dağlarıdır.

Gelelim ekonomik sefalete:

Bu planın elde edileceğini iddia ettiği elektrik miktarı senede 10,5 milyar kilovatsaattır. Bu iddiadır. Asla 9 milyar kilovatsaata ulaşamayacaktır. Üretime geçenlerin üretimi daha vahim durumu göstermektedir. Buna karşılık, iddia edilen enerjinin şu Allahın cezası HES’lerle üretilmesi halinde harcanacak para 4,5-5 milyar USD olacakken bu planın üretemeyeceği elektrik için harcanmakta olan kaynakların toplamı 55-60 milyar USD yi bulmaktadır. Bu planın yılda üreteceğini iddia ettiği elektriğin bedeli 600-700 milyon USD iken, plana harcananların yıllık yükü en az 5-6 milyar USD olmaya başlamıştır, olacaktır. Her sene en az 4-5 milyar USD borç üretecektir. Kayıpların götürdüğü hariç.

Bu durumda bu planın elektrik üretmek için yapılmadığını anlatmış olabildim mi? Yok inanmıyorsanız biraz yakından bakalım.

  1. Planın meydana getirdiği coğrafya yırtığı, ayrıntısıyla(Altıparmak Barajı) beraber, BOP’un istediği Free Kürdistan hudududur. Bu şekil şartıdır. Şeklen tıpatıptır.
  2. Bu planın yapıldığı havza, heyelanlar havzası olmasına ve yakın zamanda dahi büyük heyelanın olmasına karşın, peş peşe barajlar kondurulmuştur. Bu büyük bir felakete bilinçli olarak kapı açmaktır. Çünkü barajların en büyük düşmanı yamaç kaymasıdır. Bu olaylar daha şimdiden Deriner Barajı gölü yamaçlarında başlamıştır. Yusufeli Barajı bu işte daha aktif rol oynayacaktır.
  3. Plan havzanın insan yerleşimlerinin olmazsa olmazları olan neredeyse bütün kışlakları yok etmektedir. Kışlak kalan insanlar havzayı terk etmektedir.
  4. Planın içine biraz dikkatle baktığınızda tuhaflıkları görmektesiniz. Örneğin İspir Barajı ile Muratlı Barajlarının destekledikleri santralların debileri kendilerinden daha yukarıda olanlardan daha küçüktür. Bu mantığa aykırı bir durumdur.
  5. Bir başka gariplik, planın uygulanmasındaki sıradır. Bu planın uygulanmasına akla, mühendisliğe aykırı olarak aşağıdan yukarıya başlanmıştır. Bu açıklanamaz bir garipliktir. Bu uygulama, barajların görev yapmayacağının fark edilmesini önlemek ve maliyetleri artırmak içindir.
  6. Etrafta garip olaylar, hayatın akışına ters olaylar olmaktadır. Barajlarda çalışanlar havzadan seçileceğine dair yetkili ağızlardan beyan edilmesine karşın ülkemizin doğu güneydoğu Anadolu bölgelerinden insanlar getirilerek çalıştırılmaktadır.
  7. Bir başka gariplik, MİT’in tespitidir. Barajlar tarafından kışlakları yok edilen yurttaşların geri kalan arazilerine Doğu ve Güneydoğulu yurttaşların talip olmalarıdır. Başka bir örnek vereyim Çoruh nehrinin küçük bir kolu üzerindeki bir köyün sağlık ocağının arsası Vanlı bir yurttaşa şaibeli bir şekilde satılmış, konu kamuya intikal edince satış iptal edilmiştir. 2009 sonu itibariyle Artvin ilinden 72 konut, Doğu ve Güneydoğulu yurttaşlar tarafından alınmıştır.

Bunlara “ne var bunda yasal şeyler” diyebilirsiniz; ancak hayatın normal akışına ters değil mi? Başka şeyler de var. Bir tane daha yazayım da bu günü kapatalım.

8. Bu planın uygulanmasına ne zaman hız verildi biliyor musunuz? Muktedirin “Ben BOP eş başkanıyım; bana bu görev verildi” dediğinden itibaren. Bütün çabalarıma, İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın sessiz gayretlerine rağmen… “Ya Allaaah!.. Bismillah!”. Haykırışlarıyla Yusufeli Barajının temeli atılmıştır. Yani ülkemizin başına geçirilen BOP çuvalının ağzının büzülmesi işini, ülkemin yöneticileri büyük sevinç ve heyecanlı merasimle, gösterilerle başlatmışlardır. Ülkemin kendi kaynaklarını kullanarak ve kendi evlatlarını kullanarak bu işin yapılması sağlanacaktır. Hal bu ki 2005 te Yusufelili bir bakan, TBMM de bizi dinledikten sonra ‘ Ben bu barajın böyle olduğunu bilmiyordum; ben bu barajı yaptırmam’ demişti… O sıralar o barajın görev yapmayacağını ben dahi bilmiyordum. Sadece ekonomik yönü, onun yapılmamasını haykırıyordu. Bunlar da bir şey ifade etmiyor, sizin gerçeği anlamanıza yetmiyor