Rasim Yılmaz
rasimyilmaz08@hotmail.com
7 Mart 2018

Sevgili okur dostlarım, Ulvi öğretmenimiz (Norman) ile ilgili “ULVİ NORMAN İÇİN NE DEDİLER?”  başlıklı yazımın 3. ve son bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum.

ULVİ NORMAN İÇİN NE DEDİLER?

DSC_0105 (2)

Güner Yalçın:
Ulvi Norman, 60 yıldır tanıdığım, bir arkadaş, bir dost…

O, adeta acıların insanıydı… Yaşamı boyunca büyük acılar çekti. Eşini, en yakınlarını ya amansız sayrılıklarla, ya da ölümcül kazalarda kaybetti. Yetmedi; kendisi de kurtulamadı o amansız rahatsızlıktan…

Tüm bunlara karşın, yaşama hep olumlu bakmaktan geri kalmadı. Bir yandan acılarını yüreğinin derinliklerine büyük bir sevgi ve saygıyla gömmeye çalıştı; bir yandan da bardağın hep dolu tarafına bakmaya özen gösterdi. Bunun en somut göstergesi, yüzünün hep gülücüklerle dolu olması ve eşinin dostunun derdine, sıkıntısına, var olan gücüyle el atıp koşuşturmasıydı. O gülücüklerin arkasında derin bir hüzün sezinlenebilirdi, ama o bunu sezdirmemeye çalışırdı.

Kör olası o sayrılık… Onu da çok gördü…

Rahat uyu sevgili dost, ışıklar içinde yat!…

 

Fehmeddin Yalçın:

Sevgili Ulvi ile çocukluk ve okul arkadaşlıklarımız olmadı. Babalarımız iyi arkadaştı. Babası, rahmetli Şerif Bey amca ile babamın iyi arkadaş olmalarına da şöyle tanık oldum.

Bir gün babamın atının terkisinde Kızılcık köyünden geçerken Şerif Bey amca atımızın dizginini tuttu evine doğru çekti. ‘’Vallahta bırakmam billah ta bırakmam. Bu akşam bizdasın musafirim olacaksın.” dedi. Babamın ısrarlarına rağmen misafir olduk. Yemek faslı bitti, sohbet başladı. Babalar ve babamın geldiğini duyan diğer konuklar koyu bir sohbette iken kapı açıldı ve odaya çarpık bacaklı bir çocuk girmeye çabalıyor ama annesi bırakmıyor. Şerif Bey amca ‘’Bırak gelsin.’’ dedi. Çocuk odaya girdi ve doğru Şerif Bey amcanın sırtına çıktı. ‘’Bu benim ufaklık Ulvi, Taştan amcası.’’ dedi babama. Ulvi, babasının ensesine oturdu ve bacaklarını sarkıttı kafasına sarıldı. Ben okula başlamıştım, Ulvi henüz okula gitmiyordu, daha çok küçüktü. Ben şaşırmıştım. Biz de babamızı çok severdik ama babamız ormancı olduğu için çok gezerdi, biz de sık göremezdik. Biraz da kıskandım galiba. Şerif Bey amca:

‘’Oğul bir türkü söyle de Taştan amcan dinlesin.’’ dedi. Ulvi hemen başladı: “Karşıda kazlar – Yumurtlamazlar – Şimdiki kızlar – Laf anlamazlar.”  Benim şaşkınlığım iyice arttı. Bizim evimize de çok sık misafir gelirdi ama biz misafir odasına giremezdik, girsek de lafa karıştırılmazdık. O küçük çocuğun medeni cesareti beni kendine hayran bıraktı. Ulvi ile ilk tanışıklığımız böyle bir güzellik içinde oldu.

Sonra kardeşim Güner’le ortaokul arkadaşlığı oldu. Daha yakından tanıma fırsatım oldu.

Aradan yıllar geçti. Ankara’da buluştuk. Van’da bir Yetiştirme Yurdu Müdürlüğünden sonra Ankara’ya gelmişti. Sevindik. Ben de yeni evlenmiştim. Hoş geldin demeye gittik eşimle. Epey sohbet ettikten sonra ‘’Ağabey en büyük üzüntüm nedir biliyor musun? Biz yurdumuzun bu ücra köşelerinde yetimler, öksüzler bir kaşık yemek fazla yesinler diye bakliyatçıyla, manavla pazarlık yaparken bak burada kimler deveyi hamutuyla götürüyor?’’ dedi ve gazeteyi açtı. O gün gazetelerde Yahya Demirel’in hayali ihracat haberi yayınlanmıştı. Çocukken söylediği türküyü unutmadığım gibi bu duyarlılığını da hiç unutmadım. O’nu çok özleyeceğiz. Cennet mekanı olsun!…

 Özlem Akarsu

Babam Arslan Akarsu ile Dursun Ali Pehlivan’ın 60 yıllık dostu, bizler için amcadan da öte, güzel insan Ulvi Norman’ı bugün kaybettik.

Seni hep güzel gülüşünle, muzipliğinle, tanıştığın herkesin hayatına sıcacık dokunuşlarınla hatırlayacağız Ulvi Amcacığım…

Eylem Akarsu Akbulut:

Babamın hayattaki en büyük sermayesidir dostlukları. Bize düşen de bu mirasa sahip çıkmaktır. Canım babamın ve canım Dursun Ali amcamın 60 yıllık dostu, yoldaşı, kardeşi. Nilüfer ve Öztuna kardeşlerimin babası. Zeynep ve Güneş’in dedesi. Nihal hocanın sevdiceği. Binlerce öğrencinin muzip matematik hocası. Sayısız insanın kalbine konmuş sevgi kelebeği. Güzel sesli, kocaman yürekli, neşeli, şakacı Ulvi amcamı son yolculuğuna uğurladık.

Işıklar içinde yat. Seni çok sevdik ve hep seveceğiz.

Bilal Kayabay:
Eyvah ki eyvah!
Sen şakanın şahıydın da
Bu şakanın heç mi heç sırası değildi Cano…

Anıların sonsuz olsun, sevgili dostum.

Gökhan Dede:

Tanıdığım bilebildiğim en barışık, yardımsever, gerçekten demokrat bir ağabeyimdi Ulvi Norman hocamız. Şimdilerde kanser illetine yenik düşerek aramızdan fiziken ayrıldı. Ama inanıyorum ki çok yıllar önce kaybetmiş olduğu sevgili eşi Nihal hocamla yıldızlarda buluşmuştur. Birlikte ışıklar içinde uyusunlar. Başta evlatlarına ve tüm sevenlerine sabırlar diliyorum, acıları acımdır.

Salih Altun:

1981 yılında akrabalarla birlikte olduğumuz bir ortamda tanımış, kısa süre de olsa sohbet etmiştik. Kendiyle ve hayatla barışık bir dost insandı. Güzelliklerle olsun.

Sevenlerine sabırlar diliyorum.

Necat Bayraktar:

“Bir garip” dostluk: Ulvi ağabeyle hiç görüşmedim. Dursun Ali Pehlivan aracı oldu. Telefonla konuşmuştuk Ulvi ağabeyle. Defalarca konuştuk ama hep gerçek hayatta çok şey paylaşmış gibi konuştuk. Ve öyle kalacak anılarım arasında… Işıklar içinde uyu Ulvi ağabey. Ailene ve tüm sevenlerine baş sağlığı diliyorum.

Sultan Altunkaya Karaibrahimoğlu:

Öğretmenimiz, abimiz, varlığından her zaman gurur duyduğumuz değerli insan. Yokluğunu her zaman hissedeceğimiz güzel insan, ışıklarda uyu. Sevenlerine sabırlar diliyoruz.

Meliha İnce (Oğlu Öztuna’ya gönderdiği ileti):

Canım yavrum, ne diyeceğimi bilemiyorum. Çok üzgünüm, sen o muhteşem insan babanı, ben de arkamda dağlar kadar büyük olan abimi kaybettim! Şununla teselli buluyorum: O, ideal bir anne, ideal bir eş olan yengeme, eşine kavuştu ve bedeni hastalığından dolayı çektiği acılardan kurtuldu. Tek teselli kaynağım bu. Kulaklarımdan sesi hiç gitmeyecek. Ne mutlu size ki böyle muhteşem bir babanız vardı. Onu rahatsızlığım sebebiyle son yolculuğuna uğurlayamamış olmanın acısı içindeyim. Canım yavrum, başsağlığı dileklerimle öpüyorum. Tüm akraba dost ve sevenlerine başsağlığı dileklerimi yolluyorum, Allaha emanet olun yavrucuğum.

Rasim Yılmaz:
Artvin Ardanuç, bir yiğit oğlunu daha ; Ulvi Norman’ı kaybetti!!!
Öğretmenimiz, can dostumuz,  ağabeyimiz yüreğimizi dağladı, sevenleri onun için ağladı!
Ailesinin, yakınlarının, sevenlerinin ve dostlarının başı sağolsun!
Mekânın yıldızlar olsun güzel ağabey!

Doğanay Demirel

Ulvi dayımı anlatmak ne mümkün! Hangi birini anlatacaksın.
Çok neşeli ve şakacı bir insandı. Bir akşam Hacıkadın’daki gecekondu olan evimize gelmişlerdi. Nihal yenge orda anlatmıştı:

Şimdi bunların evlendiği 15 yıl olmuş. Yılbaşı akşamı Ulvi dayım elinde 30-40 santim uzunluğunda, muntazam bir şekilde ambalaj yapılmış bir paketle eve gelmiş. Kapıyı çalıca kapıyı  Nihal yengem açmış. Ulvi dayım paketi yengeme uzatarak:

-Al hanım, yeni yılın kutlu olsun! demiş. Hediye almaya alışık olmayan yengem, yeni yıl hediyesi almanın sevinci ve mutluluğuyla buna sarılıp öpmüş, buyur etmiş içeri. O sevinçle hediyeyi açmış, bir de ne görsün, bir odun yarmacası! Yengem:

-Ulvi bu ne? deyince o gayet sakin bir şekilde:
-Hanım, bu yoklukta, yoksullukta, bu kış günü odundan iyi hediye olur mu? At sobaya da yılbaşının tadını çıkaralım, demiş.

Rahmetli babamla Ulvi dayım birbirine benzerlerdi. Bu olayı  Ulvi dayım anlatmıştı.
1980’de 12 Eylül darbesi olunca bizler kaçak durumuna düştük. Tabii eve sıklıkla polis gidip geliyor.

Darbeden iki gün sonra Ulvi dayım başımıza gelenleri merak edip bize gelmiş. Bakıyor ki kapı açık fakat evde kimse yok ama kapıda bir uyarı notu var. Notta:
“Polis beyler, ev birkaç kez aranmış olup evde yasak yayın bulunmamaktadır!. Yazıyormuş.

Bunlar böyle güzel insanlardı.

Rasim’ ciğim, kısacası şu ki; “Sokrates idama mahkûm edildiğinde karısı: ”Suçsuz yere idam edileceksin! der. Sokrates cevap verir:
“Bre kadın suçlu olarak mı idam edilmemi isterdin?” Benim çağdaş Sokrats’im artık yok. Bazı ölümler kalbimizi acıtır, bazıları ise söker alır. Ulvi Dayımın hakkı vardı kalbimi yanında götürmeye…

Şimdi sorsalar ki kimleri seversin? Seni seven herkesi derim. Adam insan dost ve Dayım….

Nilüfer Kurt Norman (Kızı)

Neşesiyle, hoşsohbetiyle, babacanlığıyla, nüktedanlığıyla ve çok güzel seslendirdiği türkülerle bulunduğu tüm ortamları renklendirmeyi başaran babam,  ömrü boyunca sıkıntısı olan herkesin imdadına koşan, elindeki tüm olanaklarla yardımcı olmaya çalışan kocaman yürekli bir adamdı…

Babam, tüm hayatı boyunca toplumun iyiliği, esenliği için çalıştı; asla kendi kişisel çıkarlarının peşinde olmadı. Atatürk ilkelerine ve demokrasiye gönülden bağlıydı.

Annemin vefatından sonra bize hem baba, hem anne oldu. Sonrasında ise torunlarının her an yanındaydı. Her zaman dağ gibi arkamızda durdu.

” Bu hayatta insanın sahip olacağı en büyük ödül ailesidir.” derdi. Biz bu hayattaki en büyük ödüle sahiptik: Ulvi Norman ve Nihal Norman ‘ın çocukları olmak bizim için büyük bir onurdu…

İyi ki senin kızın olmuşum canım Babacım… Zeynep’ine çok iyi bakacağım…

Seni güzel gülüşünle, anlattığın inanılmaz anılarınla ve söylediğin türkülerle hep yaşatacağız…

Öztuna Norman (Oğlu)

27867446_10155977791061832_4620568770591291529_n (1)

Bazılarımızın Ulvi hocası…
Bazılarımızın Ulvi ağabeyi, babası, dedesi…
Bazılarımızın Ulvi amcası, dayısı, eniştesi…
Hepimizin dostu, canı, ciğeri…
Güneş ile Zeynep’in dedesi…

Türküleri çok sevip, çok güzel söyleyen, adaletli, yardımsever, insancıl…

Sevgili Babam Ulvi Norman, kanserle verdiği 4 yıllık mücadelesini kaybetti ve yıllar önce kaybettiği eşi, annemiz Nihal Norman’ın yanına doğru yola çıktı.

Güzel sözleriniz ve iyi dilekleriniz için hepinize çok teşekkür ederim. Ulvi Norman’ın oğlu olma sorumluluğunu ömrüm boyunca omuzlarımda taşımaya gayret edeceğim. Sözlerinizle bana ve kardeşime güç verdiniz. Her zaman gururlandığımız babamızı sizlerle bir kez daha gururla anmış olduk. Bu vesileyle hepinize sağlıklı, huzurlu ve keyifli bir ömür dilerim.

IŞIKLAR İÇİNDE YAT BABACIĞIM…

Sami Özçelik (Artvin 08 Post gazetesi):
ARTVİN BİR DEĞERİNİ DAHA KAYBETTİ

DSC_0174

Artvin- Ardanuç bir yiğidini, bir değerini daha, Ulvi Norman’ı kaybetti!!! Ankara’da ikamet eden emekli öğretmen Ulvi Norman, 3 yıldır mücadele verdiği amansız hastalığına yenilerek hayata veda etti. Tanıyan herkesin derin saygı duyduğu Norman’ın ölümü dostları arasında büyük üzüntüye neden oldu. 73 yaşında hayata veda eden Norman, 13 Şubat 2018 Salı günü öğlen namazını müteakip Ankara Gölbaşı Merkez Cami’nden kaldırılarak Gölbaşı Mezarlığında sonsuzluğa uğurlanacak. Ulvi Norman’ın kadim dostlarından hemşehrisi, Artvin’in yetiştirdiği önemli spor adamlarımızdan biri olan Dursun Ali Pehlivan, dostunun vefatından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Pehlivan, “70 yıllık dostumu, sırdaşımı, kardeşimi kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim. O çok özel bir insandı. Şairdi, çok güzel sesi vardı ve türküler söylerdi. İyi bir nüktedandı. Hazır cevap ve neşe dolu bir insandı. CAN: 70 yılda dostluğunu. Adamlığını, eğitimdeki üstün başarılarını, taklit yeteneğindeki süperi, üstün yetenekli şarkı türkü söyleme yeteneğini, ihtiyaçlı herkese koşarak çare bulduğunu vb. yardımcılık dışında da büyük eğitimci olmanız herkesçe takdire şayan olmadın mı? Büyük adam can dostum, arkanda bıraktığın saygı ve sevgi dolu izlerinle adın asla unutulmayacak seni herkes çooooook seviyordu can dost, can dost. Ben bitkinim, ne diyeyim. …!!!!!!!!!! Ailesinin, yakınlarının, sevenlerinin ve dostlarının başı sağolsun! Mekânın yıldızlar olsun güzel insan Hoşçakal!” ifadelerine yer verdi. Artvin Post olarak Emekli Öğretmen Ulvi Norman’a Allah’tan Rahmet, Norman ailesine sabırlar diliyoruz…

TEŞEKKÜR
Bu çalışmamda bana yardımcı olan Ulvi Abinin Kızı Nilüfer, Oğlu Öztuna, Güner Yalçın  ve benimle anı ve duygularını paylaşan dostlarına sonsuz teşekkürler ederim.

Rasim Yılmaz

NOT: Öztuna Norman’ın bir talebi vardır. Tanıyan dost ve arkadaşlarına duyurulur:

“Babamın anısını yaşatmak için, babam adına bir anı kitabı hazırlıyorum. Eğer babamla ilgili anısı olan dostları, anılarını veya fotoğraflarını, bana mail yoluyla iletirlerse kitapta yer vermek isterim.

Sevgi ve selamlarımla…”

Öztuna Norman
normanoztuna@gmail.com

SON