Salih Altun

 

İnanç, insanın en ilkel dönemlerden beri vazgeçemediği bir değer. İnançlar arasında ayrım yapmadan, her inanca saygılı olmak gerektiğini hep yazdım, söyledim. Ancak inancını topluma açıklayan ve toplumla inanç bağlamında ticari, siyasi bir sözleşme yapanların, inançlarıyla uyuşmayan davranışlarına bodoslama dalmaktan da geri durmadım.

Ancak ülkemizin gerçeği ile benim tavrım uyuşmadı bir türlü. Bu topraklarda, yıllardır dinin kaymağını yiyerek, din satarak beslenenler, oldum olası birbirlerini beğenmediler; hatta kâfirlikle suçladılar. İktidar ise FETÖ paylaşım savaşına dek bunları keyifle seyretti ve beslemekte mahzur görmedi. Hatta FETÖ’ nün takkesi düştükten sonra da sürdü bu besleme.

Bu süreçte gerek iktidar, gerek bu din taciri tayfa, yaptıklarının, söylediklerinin, yazdıklarının toplumun inancına, manevi değerlerine ne denli zarar verdiğini zerre umursamadı.

Sonra değişen siyasi hava mucibince sayın cumhurbaşkanı İSLAMDA GÜNCELLEME PAKETİNİ ortaya atıverdi birden.

*

Aman Allah’ım! Meğer bu işten dertli ne kadar ulema varmış memlekette de biz bilmiyormuşuz. Diyanet İşleri Başkanının kapalı gözleri yavru kedi misali açılıverdi birden. Ardından ilahiyat fakültelerinden sesler yükselmeye başladı. Ulu bir parmağın(!) buyruğuyla bu dinbaz hocaları görür oldular ansızın.

*

Bre zındıklar! Bre dalkavuklar! Bre padişah patlıcan övünce patlıcansever kesilen, patlıcana methiyeler yazan; padişah patlıcana ters bakınca bu kez patlıcansövere dönüşen ilkesizler tayfası…!

*

Yüzünüze tükürmeye bile değmezsiniz be!

*

Din gözünüzün önünde katledilirken sustunuz. Göz yumdunuz, suça iştirak ettiniz. Güya Allah’a inanıyordunuz, güya Hz Muhammed’in yolunu izliyordunuz; ama bu cinayet sırasında ortalıkta yoktunuz.

*

İslam’ın bu sapkın yorumlarından, yorumcularından dert yanan ilim insanları, gözünüzün önünde katledildiler. Katledilmeyenler tarafınızdan dört mevsim kâfir ilan edildiler. Kitap fuarlarında saldırıya uğradılar.

*

SAYILARI HAYLİ AZ OLAN VİCDAN SAHİPLERİNİ AYRI TUTARAK DİYORUM Kİ…

Ayıp be! Yazık be!

Bu cinayeti görmeniz için güçlü bir siyasi figürün işaretini mi bekliyordunuz? Allah’ın peygamberin yüklediği sorumluluktan daha mı değerliydi, onun “aport!” diye malum hocaları gösteren parmağı?

*

O hiç sevmediğim, her gördüğümde suratlarına tükürmek istediğim, şimdi efendinizle birlikte taşladığınız, beyni uçkuruna düğümlü hocamsılar kadar bile değeriniz yok gözümde.

*

Sık sık eleştirsem de -hangi gerekçeyle olursa olsun- Sn. Cumhurbaşkanının bu konudaki çıkışını haklı ve yararlı buluyorum. Ufak manevralara ihtiyaç duysa da bugünkü toplumsal iklimde bunu ondan başkası yapamazdı. Laik kesimden bu çıkışı yapmaya cesaret edecek birinin başına neler geleceğini hayal bile etmek istemem açıkçası.

*

Size gelince, az-çok ilmi olsa da irfandan nasipsiz gaflet; hatta ihanet erbabı! Sizi tanımlayacak münasip sözcük, koyacak bir kap bulamıyorum.

*

Bu toplumun size verdiği maddi manevi tüm destekler, sağladığı değerler zehir zıkkım olsun!

*

Sizin inancınıza kefil olamam; ama köyümdeki Hasan Emmi’min Zehra Bibi’min çıkarsız, samimiyetle inandığı, henüz kirletemediğiniz değerler çarpsın sizi…