Fotoğraf: Rasim Yılmaz

Tekin Üstündağ
tekust@gmail.com

Fotoğraf: Rasim Yılmaz
Fotoğraf: Rasim Yılmaz

Kendimize yönelik azıcık olumsuz bir durumla karşılaştığımızda, olayın sadece kendimize yönelik kısmına odaklanır, olayın toplumsal boyutunu asla görmeyiz.

Örneğin Mart ayının olumsuz hava koşulları;   Aralık-Ocak ve Şubatın soğuk, karlı, buzlu günlerini anında unutturur. Soğuktan dudaklarımızın titrediği günler unutulmuş, Mart ayında yaşadığımız o ana odaklanmıştır beynimiz.

Başka hiçbir şeyi düşünmeden, o anı düşünme ya da  o anı yaşama, yanılmıyorsam  az gelişmiş ülke insanının düşünce tarzı ve ortak özelliklerinden biri.

Ne yazık ki, bu düşünce  tarzı  geleceğe şu sözleri de miras olarak bırakmaktan da kaçınmaz:
“ Mart ayı dert ayı.”
“Mart içeri pire dışarı.”
“Mart çıkmadıkça dert çıkmaz.”
“Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.”

Oysa bir devinim aydır Mart. Sonbaharla başlayan uzun kış aylarını bertaraf edip doğayı bahara taşıma savaşıdır uğraşı.

Bu nedenle doğum sancılarıyla yüklüdür.
Yerinde duramaz. Aynı günde sıcak güneşi,  yağmur yüklü bulutları, soğuk rüzgarları taşır dünyaya.
Doğum sancıları içindedir.
Martın bu savaşına ayak uydurur doğa.
Ağaçlar, bitkiler çiçeğe ulaşmak için tomurcuklarını  yüklenir.
Hayvanlar alemini çoğalma, üreme heyecanı sarar.
Çaylar, dereler, Nehirler cana can taşımak için daha gür akarlar denizlere.

Canlar alemi güneşi ister.
Canlar alemi su ister.
Canlar alemi rüzgar ister.

Martın işi bu ağır yükü sağ selim bahara ulaştırmak için zemheri aylarıyla savaşmak ve savaştan kesinkes yengiyle çıkmaktır.

Anlamaz ve görmez insanoğlu bu savaşı..
Onun beyninde sadece  o anın zararı ya da karı vardır ve sadece o önemlidir.

Mart ayının umurunda bile değildir insanoğlunun bu düşünce yapısı.
O insanoğlunun değil,  evrenin Mart ayı olduğunun bilincindedir.
İnsanoğlu onun için çok küçük bir ayrıntıdır.

Bütün bu özellikleriyle  devrimcidir Mart.
Ve aylar dünyasının tek devrimci ayıdır.

İnsanoğlu mu,
“Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır.” Söyleminde kalmaya devam eder…

Zavallı insanoğlu!…