Karga Gak Demeden
20-03-2018
Ömer ŞAN

Çocukluğumuzda köyde annemle beraber inek, tavuk bakar, sütünden, beraberinde yağından kaymağından yararlanırdık… Hani bakardık, derken, otundan ahır düzenlemesine kadar yani…

Yaz başlarında sığırlar yaylalara gönderilirdi. Tam da bu sıralarda sığırlara delilenmesinler diye bir çeşit ot yada katkı gibi bir şeyler yedirildiği, sonrasında da ‘mallaştırıldıklarını’ düşünürdük!

Ama gerçek, ama iddia… Sorduk geçenlerde üstadın birine, anımsayamadı! Annem, küspe gibi bir katkı maddesinden söz etti… Kazım Dayı, ‘şimdi nereden geldi anlına’ diye soruverdi!

Sokakta dolaşırken hiç fark etmediniz mi? Yerlere sümkürüp, tükürenler, elinde ne varsa atanlar, yayaların üstüne çıkacak araçlar, kendine dahi saygısı olmayan, ‘mal’dan hallice topluma yamananlar! İnsansı görünümdeki yaratıklar da diyebilirsiniz siz.

Yani sizin anlayacağınız, son 5 yıldır hala tespit edemedik ama durum gittikçe vahimleşiyor… Hele hepimizin tedirgin olması gereken toplumsal bir yaradır ‘uyuşturucu’ kullanım yaşının neredeyse kundağa inecek olması… Önceki gün BirGün gazetesi manşetine taşımıştı, Meltem Yılmaz’ın haberini… “Devlet adım atmıyor, yoksulluk tetikliyor, işte ortaya çıkan tablo: 8 yaşında uyuşturucu bağımlısı çocuklar!”

Haberin detayları daha dehşet verici. Kimin işine yarıyor bu, ‘dindar’ nesil isteyenlerin mi, ‘kindar’ nesil isteyenlerin mi?

Resmi rakamlara göre issizlik yüzde 11’lere, işsiz sayısı ise 3.5 milyona dayandı… Toplumun meşgul edildiği konulara bir bakın hele…

CHP’li vekiller kanun teklifi vermiş TBMM’ye, ‘Asgari ücretlilere elektrik, su, doğalgaz yüzde 50 indirimli olsun’ diye… Sizce kim reddeder?

“Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,/ Anadoluyum ben,/ Tanıyor musun?” diyor ya Ahmed Arif… Tanıyın!

Geçen hafta sonuna denk geldi ya 18 Mart… Çanakkale Zaferi. Hala o ruhu anlamayanlar, bu milletten ve topraklardan o direnci soyutlamaya çalışanlar şimdilerde gene zırvalıyor! O zaman Mustafa Kemal’i bilmeyenler, beyinlerine kazırken adını… Şimdilerde yok sayıp, unutturacaklar akılları sıra!

Çanakkale, emperyalizme karşı dik duruşun en önemli unsurudur! Mustafa Kemal’in varoluşu Anadolu’nun uyanışıdır. İstiklal mücadelesinin kıvılcımıdır aynı zamanda. Hiç kimse unutmasın, Çanakkale, Mustafa Kemal’dir, Mustafa Kemal, Anadolu’dur. Çanakkale geçilmedi, geçilmeyecek.

Tam da bu sırada, fesli ‘Yunan ve İngiliz’ hayranı kankası restorancı zurt, yatak-döşekken; Rize’de konuşan Yavuz Bahadıroğlu adlı zat, Rizelilere ‘Millilik’ anlatmış! Yahu bu zat, ne Çanakkale Zaferi, ne İstiklal Marşı ve ne de Mehmet Akif Ersoy’u anlatamaz! Önce bu milletin milli değerleri, bütünlüğü ve varoluşuna saygı duyacak, emperyalizme uşaklık etmeyecek!.. Hele onu organize eden Rize Belediyesi de öncelikle, Rize’nin sorunlarını çözecek!

Öyle Rize’nin trafiğini allak bullak edip, camileri yıkarak, sokak direklerine lamba takarak, kentin en güzel yerine dolmuş durağı-otopark yaparak ‘on numara’ olunmuyor…

Şişelenerek, ve hatta işlenerek satılan ‘içme sularında’ olmaması gereken kimyasallar, plastik kalıntıları bulunmuş! Biz her daim uyardık! Yaşamın hakkı olan suyu, alınıp-satılan bir meta gibi görürseniz… HES’lerinizle tünellere hapseder, taşocakları, dere ıslahlarınızla yok ederseniz olacağı budur! Emperyalizm, suyunuzu plastikle şişeler, 50 Kuruşa size satıp, 1 Liraya işletir böyle! Bir de kanser eder, ilaç satar.

Tam da bu haberin ertesinde İstanbul’da bir toplantı ve HES’lere methiye düzülüşü haberi de düşer önümüze… Ayrıntısına girmeyeceğiz… Hem nükleere ve hem de HES’lere karşı çıkıp, emperyalizmin yavşaklıklarıyla mücadelemizi sürdüreceğiz!.. Kim kime ihanet ediyor göstereceğiz!

Bu ülkenin en güzel canlarına kıydı emperyalizm… Hayalleri ve geleceklerini yok etti bu ülkenin…

“Ve 7 can…/ Yaşamın baharında/ Ellerinde kitap ve defterleriyle/ Toprağa değil/ taşa düştüler,/ Puştluk zulasında./ Bedenler kan içinde/ yürekler paramparça./ 16’sında Mart’ın/ Beyazıt Meydanında./ Umutlar/ yok içinde…/ “Kısa çöp uzun çöpten/ hakkını alacak elbette”/ Görülecek güzel günler!”

Beyazıt Meydanında katledilen canları anıyoruz bir kez daha…

Ve Kuzeyinde ülkemizin, paramparça Kuzeyinde… Emperyalizmin yarattığı eli kanlı diktatör, çoluk-çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı demeden katletti bir zaman.

“Elma kokusuna gitti karnı aç çocuklar…/ Anneleri yanından,/ Ayaklar yalınayak!../ Katledenler,/ katledildiler!/ Doymadı emperyalizm…/ Misket bombalarıyla/ ‘Demokrasi’/ yağdırdı/ Amerikan bombardıman uçakları!/ Yetmedi!/ Hala sürüyor ölü yaşamlar./ Her köşe ve bucakta!/ #Halepçe/ 16Mart1988.”

Beyinler hala uyuşuk… Şeker tadında uyuşturucu satıyor emperyalizm ülkem sokaklarında!

Hadi, televizyonlardan, gazetelerden sürdürülen ‘algı operasyonlarını’ bir kenara koymayalım da, sahi ne yedirip-içiriyorlar başka türden? Amerikan ‘süt tozu’ mu gene?..