Derelerin Kardeşliği Platformu, ‘Dünya Su Günü’ Öncesinde Bir Kez Daha Uyardı…

dereler

            Başta Doğu Karadeniz ve Karadeniz Bölgesi olmak üzere, yurt genelindeki vadi, yayla ve koruma öncelikli alanlardaki dere ve akarsular üzerinde yapılan ve yapılması planlanan hidroelektrik santrallere (HES) karşı yaşam mücadelesi veren ve kısa adı DEKAP olan Derelerin Kardeşliği Platformu’ndan yapılan açıklamada, ‘Su yaşamdır, satılamaz, suya dokunmayın’ vurgusu yapıldı.

            ‘Dünyanın suyu bir güne sığmaz’ vurgulu açıklamada bir kez daha su varlıklarının gün geçtikçe yok edildiği ve acımasız saldırılara uğradığına dikkat çekildi.

            DEKAP Sözcüsü Ömer Şan, “Bu günün hedefindeki, ‘Su ve Sürdürülebilir Kalkınma’ kavramını kesinlikle kabul etmiyoruz. Bu yöndeki bütün açıklamaları protesto ediyoruz! Yaşamın en temel kaynağı olan su, nerede olursa olsun her canlının yaşam hakkıdır! Alınıp, satılamaz, sahiplenilemez! Suyun günü, kutlaması olmaz! Su yaşamdır. Alınıp-satılan bir meta, mal değildir! Su bütünüyle ekosistem ve yaşamın hakkıdır. Suyu katledenlerin, Dünya Su Günü uydurmasını kabul etmiyoruz” dedi.

            SU’ya Dokunmayın!

            Derelerin Kardeşliği Platformu Yürütme Kurulu adına Ömer Şan, imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, “Her zamankinden daha büyük yaşamsal sorunlarla karşı karşıya kalan; milyonlarca yıldır üzerindeki canlılar için yaşam kaynağı olan Dünya; varlığımızı sürdürmek için bütünüyle bağlı olduğumuz doğal sistem ve varlıklarını kaybediyor. Yaşadığımız değişiklikler, iklim farklılıkları, sel, heyelan ve fırtınalar, eriyen buz dağları hafife alınıyor! Hava, su ve toprak kirliliği, erozyon, ormansızlaşma, asit yağmurları, radyasyon, radyoaktif kirlilikler yaşamı daha zorlaştırıyor. Doğal varlıklarımız, geri gelmemek üzere yok ediliyor” ifadelerine yer verildi.

            Açıklamada HES’lerin yaptığı tahribatlara da dikkat çekilirken; “Emperyalizm parasına para katmak için ‘enerji’ bahanesiyle binlerce HES projesi, onlarca termik ve nükleer santrali, zehir saçan madencilik çalışmalarını, taşocaklarını ülkemizin başına ve doğasına bela etmeye, bir kanser virüsü gibi vadilerimiz ve yaşam alanlarımıza enjekte etmeye çalışıyor. Doğası ve yaşam alanlarını, suyunu, toprağını korumaya çalışanlarla; ‘daha çok üretim, ille de tüketim’ diyenlerin kıyasıya savaşımında ne yazık ki para ve çıkar hesapları ağır basıyor. Bu ranta dayalı sözde zenginliğin, gelecek kuşaklarda yaratacağı yoksulluk ve çaresizliğin farkına vardıkları halde, dünyamızı yok etmekte direnenlere doğa, gerekli dersleri veriyor” denildi.

            Türkiye Su Fakiri

            “Su, mal değil, yaşam hakkıdır” vurgusu yapılan DEKAP açıklamasında, “Ülkemiz, yüzde 1’lik oranla Dünya’da ve yüzde 16’lık oranla da Avrupa’da ‘Su Fakiri’ sayılan ülkeler arasında yer alıyor. Bu durumda dahi su varlıklarımız, vahşi saldırılara maruz kalıyor! Tüm canlıların yaşam kaynağı olan suyun, salt bir enerji kaynağı ve para kazanma aracı olarak görülmesini, bu amaçla ticarileştirilmesini her koşulda reddediyoruz! Su, ticari bir mal-meta değil, tüm canlıların yaşamını sürdürebilmek adına ulaşma hakkı olan doğal bir varlık, ekosistemin vazgeçilmez hakkıdır. Sadece insan değil tüm canlıların sudan yararlanma hakkı vardır. Hiçbir canlı, kendi su ihtiyacının diğerlerinden daha önemli ve suya ulaşma hakkının daha öncelikli olduğunu ileri süremez, iddia edemez. Su, bulunduğu ortamın asli unsurudur. Hiçbir şekilde yatağı değiştirilemez, bulunduğu alandan bir başka alana taşınamaz. Doğal yaşam ile su ilişkisini dikkate almayan hiçbir karar, uygulama ve yasal düzenleme kabul edilemez. Suyun kullanımı ekolojik, çevresel, kültürel ve sosyal sürdürülebilirlikten uzak ele alınamaz” ifadeleri kullanıldı.

            HES’ler Temiz Enerji Kaynağı Olarak Görülemez!

            Bütün bu yaşananlar, bilimsel çalışmalar ve karşı karşıya olunan gerçekler karşısında, ülkemizde yaşanması olası ‘susuzluk ve kuraklığa’ karşı hiçbir önlem alınmadığına da işaret edilen açıklamada, Şan, “Yaşamı ve doğal alanlarımızı, su varlıklarımızı katleden HES projeleri, başta iktidar olmak üzere rant ve paylaşım çevrelerince çözüm olarak önümüze konmaktadır! Milyonlarca yıldır yaşamı var ederek varlığını sürdüren suyun beslediği ekosistemleri yok edecek HES projeleri, hiçbir koşulda, ‘yenilenebilir temiz enerji’ kaynağı olarak görülemez, gösterilemez! Bu bağlamda, yaşamın bitme noktasını ifade eden, ölüm döşeğindeki insanın dudaklarına pamukla damlatılan ve toprağa atılan tohuma, dikilen fidana verilen bir bardak suyu ifade eden Can Suyu kavramı kesinlikle kabul etmiyoruz. Nasıl ki ormanlar ciğerlerimiz ise derelerimiz, nehirlerimiz, ırmaklarımızda akan su da damarlarımızda akan kandır! Ne ciğerlerimizi, ne de kanımızı vahşi kapitalizme teslim etmeyeceğiz! Başta halkını, Anayasayı, hukuku, uluslararası anlaşmaları, yasa ve yönetmelikler ile yargı kararlarını hiçe sayarak, vadilerimiz ve doğal yaşam alanlarımıza geri dönüşümsüz zararlar veren; sularımızın özelleştirilerek, uluslararası şirketlerin kontrolüne veren bütün HES projeleri durdurulup; üretim lisansları ve ‘Su Kullanım Anlaşmaları’ iptal edilmelidir. Bütün dere ve vadilerimiz, doğal yaşam alanlarımız ile birlikte su varlıklarımız ivedilikle koruma altına alınmalıdır. Bütün karar vericiler ve taraflar; başka canlılar, çocuklar yokmuş, gelecek kuşaklar olmayacakmış gibi sürdürdükleri bu bencil davranış ve anlayışlardan vazgeçmelidir. İlkokul kitaplarındaki ‘Su Döngüsü’nü kesen HES’ler, suyu kilometreler uzunluğundaki tünellere hapsederek ekosistemle bağlantısının koparıyor. Ülkemizdeki dünyadaki kuraklık ve susuzluk sorunu, derelerin ve akarsuların önündeki bentlerin kaldırılarak, hapsedildikleri tünellerden kurtulması ve kendi yataklarında özgürce akmasıyla ortadan kalkacaktır. Dünyanın suyu bir güne sığmaz! Sığarsa ticarileşir, ranta açılır… Sadece 22 Mart değil… Bize her gün Su Günüdür… Su Ekosistemin hakkıdır… Su Yaşamdır, Satılamaz!.. Ve unutulmamalıdır ki, bugün suyuna, toprağına, havasına sahip çıkmayanlar, yarın ne bağımsızlığına ve ne de özgürlüğüne sahip çıkamazlar… Uğruna mücadele edecek hiçbir varlık bulamazlar!”
            Dünya Su Günü

            Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 1992 yılında Rio de Janerio’da düzenlenen, ‘BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda her yıl 22 Mart’ın ‘Dünya Su Günü’ olarak kutlanmasına karar verdi. Dünya çapında her yıl düzenlenen etkinliklerle, su kaynaklarının gittikçe azalması, rezervlerin tükenmesi, suyun dikkatsizce ve kontrolsüzce harcanmasına dikkat çekmek ve su tasarrufu konusunda bilinç oluşturmak amaçlanıyor.