CİTTASLOV (yavaş, yada sakin şehir) Şavşat’ın geleceği büyük tehlikede!. Şavşat’ın  başı HES, maden ve Taşocakları projeleriyle büyük belada.  85 bin dünya kentleri ve yerleşim yeri arasında sadece ve sadece 234 muhteşem yaşam alanı olarak “CİTTASLOV” ilan edilen Türkiye’deki 11 yerden de birisi olan Şavşat’ın bu kadar çok geriye dönüşü ve telafisi imkânsız projelerle anılması  Şavşat Halkı’nı da tedirgin diyor.

ŞAVŞAT’A CİTTASLOV ÜNVANINI, BU VADİDEKİ BAZGİRET KÖYÜNE AİT FOTOĞRAFI GETİRMİŞTİ!

Şavşat, İtalya Milano’da CİTTASLOV ünvanı alınırken  gösterilen fotoğrafın Maden Köyü (Bazgiret) havzasının da içinde yer aldığı, Meydancık Vadisi’nde sayıları şimdiden 6’yı geçen hes ve bunun yanında bir çok taşocağı projesi yetmezmiş gibi maden projeleriyle bu vadi, insan bitki ve canlı yaşamıyla  tümden yok olma durumu ile karşı karşıya..

Asla yapılmaması gereken HES’lerin ardından, yetmezmiş gibi  açılması düşünülen ve milyonlarca ton kayayı patlatarak, bunun yanında kurulacak  yıllık 1 milyon tonluk konkasör tesis ile adeta vadiye  ölüm fermanı çıkarılıyor.

Meydancık Vadisi, Artvin’în en güzel ve kendisine has özellikleriyle dünyanın önemli  zenginliklerinin barındığı, öteden beri yaşamını sürdürdüğü çok özel bir vadi olmasına rağmen, bu özellikler göz ardı edilerek yaşam alanlarını tümden yok eden projeler uygulanıyor!. Oysa yetkililer, her defasında Artvin’in eğitim ve Turizm kenti olma dışında başka bir seçeneğinin olmadığını ve bu  iki nokta üzerinde çalışmalar yaptığını söylemesine rağmen, bunlar sözde kalırken, doğayı yok eden ve bu  2 önemli kalkınma ve sürdürülebilir özellik ortadan kaldırılıyor.

 

“CİTTASLOV ŞAVŞAT’I” TAŞOCAKLARI  MADEN VE HESLERLE ÖLDÜRÜYORLAR!

Şavşat, Çağlayan Vadisi ve Meydancık vadisi üzerinde birbirine çok yakın 2 noktada taş ocağı projesi yapılmak isteniyor. Havza köyleri ve vadi sakinleri bu projeye karşı çıkarak ilgili kurum ve firmalara karşı dava açtı.  Bunun üzerine vadiye bilirkişiler gelerek incelemelerde bulundu. Biri Oba Köyü yakınlarında, diğeri Tarihi Carisğev (Sebzeli ) Kalesi yakınlarında olmak üzere 2 taş ocağı projesi için keşif yapıldı. Keşif büyük güvenlik önlemleri arasında yapıldı.  Kirpi,  Robocop, Jandarma ve zırhlı araç eşiğinde yapılan keşifte dava avukatları ve köylüler neden HES ve taşocaklarını istemediklerini anlattı.

 

YILDA 1 MİLYON TON KAYA PATLATILARAK ALINACAK. KONKASÖR TESİSLERİYLE HAVZA TOZA BOĞULACAK!..

Oba Köyü Taşocağı’nı özel bir firma almak istiyor. Burada yıllık 1 milyon ton malzeme üretmek için ÇED raporu alan firma, aynı zamanda vadiyi toza boğacak, bütün canlı yaşamı etkileyecek olan yıllık 1 milyon ton kapasiteli konkasör tesisi kurmayı planlıyor.  6 köyün sakinleri ise buna karşın burada neden  bu projeyi istemediklerini maddeler halinde şöyle sıralıyor;

 

KÖYLÜLER MADDE MADDE NEDEN KARŞI OLDUKLARINI ANLATTI

Yüzlerce sayfadan oluşan ÇED raporundan, projenin özetini içeren iki sayfasını çıkarıp muhtarlarımıza ve veriyorum. Projeye dair bilgilerin ışığında çevreyi ne tür bir felaketin beklediğini görürsünüz.

  1. Proje ruhsat alanı yaklaşık yüz hektar. Başlangıç için 28 hektar ön görülmüş.Rezerv tükenene kadar gerekirse süresi uzatılarak işletileceği belirtilmektedir.
  2. Volkanik patlamaların sonucu mağmanın soğuyup taşlaşmasıyla oluşan sahadaki kayalıklardan andezit alımı için açık işletme şeklinde patlatmalar yapılacak, patlatmalarla yumuşatılan malzeme kamyonlarla kırma eleme tesisine taşınacaktır.
  3. Patlatmaların doğal çevre üzerinde bozucu, yıkıcı ve tahrip edici sonuçları olacak.Üzerindeki canlı yaşamı olumsuz etkilenecek.
  4. Sürekli toz bulutları oluşacak. Bitkilerin fotosentezi ölecek, çiçeklerin döllenmesi olmayacak,canlılarda solunum sistemi rahatsızlıkları tetiklenip çoğalacak.Bu toz öyle masum bir toz olmayacak. Açığa çıkan taş malzeme, moloz, atık pasa ve bunların tozu olacak.

Kayaçlarda saklı çeşitli maden minerallerinin açığa çıkmasıyla oluşacak oksidasyon, toz haliyle rüzgarla hava yoluyla civar araziye, toprağa, su kaynaklarına, yağmurun yıkaması yoluyla da dere yatağına ve denizlere kadar toksit etki yaratacak metalik kirlenmeye yol açacaktır.Yavrularıyla birlikte balık ölümleri yaşanacak.Toprak ve su kaynaklarında kirlilik yaşanacaktır.

5.Bu patlatmalar doğal dengeyi, suyollarını bozacağı gibi su yollarını değiştirebilecektir. Kimi su kaynakları kuruyabilecektir. Vadi kültürünün olmazsa olmazı tarım, hayvancılık, ziraat, arıcılık çayır ve otlaklar tümden olumsuz etkileneceği için çiftçiler büyük zararlar görecek ciddi mağduriyetler yaşanacaktır.

Bu patlatmalarla ses ve gürültü kirliliği kaçınılmaz olarak yaşanacak. Kayaç üstü toprak ve bitki örtüsü özellikle orman tahribatı had safhada yaşanacaktır. Şiddetli sarsıntılar deprem etkisi yaratacaktır. Doğal olarak yaban hayatı da dâhil olmak üzere çevre, insan yaşamı için yaşanılabilir olmaktan çıkacaktır. Bütün bu sonuçlar ne hikâye ne de masaldır. Yaşanması kaçınılmaz sonuçlardır.

Bu nedenlerledir ki Taş Ocaklarının işletme faaliyeti, yerleşim alanlarından tarımsal ve zirai faaliyet alanlarından, ormanlardan, su kaynakları ve yataklarından uzak olarak planlanıp projelendirilmektedir. Bu projede, bu esasların hiç birinin dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Karşıtlığımızın nedeni bunlardır.

Buradaki keşfin ardından DSİ 26. Bölge Müdürlüğü’nün açacağı belirtilen Sebzeli Köyü Taşocağı keşfine geçildi.  Taşocağı açılacağı söylenen yerde ne zaman yapıldığı bilinmeyen ev üzerinde Türk bayrağının dalgalandığı tarihi kalenin yanında böyle bir projenin yapılmış olması havza halkını daha da üzüyor. Bu vadide kadim bir kültürün ve yaşamın binlerce yıldır var olduğunun en güzel kanıtı olan kalelerin bile bu şekilde vahşice yok edilmek istendiğini belirten vatandaşlar;

”İddia ediyoruz ve öyle olduğunu da çok iyi biliyoruz ki dünyanın en güzel vadilerinden birisidir İmerhev  vadileri, Çağlayan, Vadisi ve diğerleri.. Burada binlerce yıldır insanlar yaşıyor. Bugüne kadar doğayı hiç bozmadan orijinal haliyle getirdiler. Ormanlarını gözü gibi korudular, Hiçbir canlıya, suya, yaşadıkları doğaya en küçük bir zararları dokunmadı. Lakin 2005’ten sonra başlatılan HES projeleri vadimizi adeta tarumar etti. Vadideki dere yatağına artık insanlar, hatta bu vadinin asli sahipleri yaban yaşamı inemez oldu.   Bakın bu vadide bir Çağlayan vadisi kaldı HES girmemiş, bir de sadece 15-20 km bakir kalabilmiş Papart Vadisi. Diğer vadilerimiz maalesef HES garabetiyle doldu. Suyumuz, vadilerimiz başkalarının oldu.

 DSC_0590

BU VADİDE BU KADAR ÇOK HES’İN, TAŞOCAKLARININ NE İŞİ VAR?

HES belalarıyla uğraşırken akabinde Taşocağı belası geldi. Biz şunu anlayamıyoruz. Bu doğa, bu cennet, bu güzel yaşam alanlarını üstelik birileri zengin olsun diye niçin yok ediyorsunuz. Allah aşkına burada taş ocağı olur mu? Bu vadilerde bu kadar çok HES’in ne işi var? Bizi, buradan göçe mi zorluyorsunuz? Artvin’in genelinde uygulanan bu vahşi projelerin gerçek amacı bu gizli ve dolaylı baskılarla insansızlaştırmak mıdır? Belediyeydik belediyemizi kapattılar. Köy olduk. Şimdi de köylerimizi mi kapatacaksınız?

 DSC_0619

BİZ ANAYASANIN 56. MADDESİ GEREĞİNCE GÖREVİMİZİ YAPMAKTAYIZ. BU MADDEDE DEVLETİN DE BİZİMLE BİRLİKTE GÖREVİNİ YAPMASI GEREKTİĞİ AÇIKÇA YAZMAKTADIR..

Biz Meydancık Havzası köyleri ve yaşayanları olarak doğamızı, yaşam alanlarımızı kadim kültürümüzü sonuna kadar koruyacağız. Davamız Anayasanın 56. Maddesi gereğince her yurttaşın ve devletin görevi olan ve yapma zorunluluğu da bulunan bir davadır. Ne diyor 56. Madde?

DSC_0657 DSC_0605

“Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir….”

Bu vadi dünyanın en kaliteli balının da üretildiği, sağlık turizmi için özel nokta olarak ilan edilebilecek iklim ve şartlara sahip olduğu, Allah’ın hiçbir karşılık beklemeden bize bahşettiği büyük bir nimet.  Bu vadinin hemen arkasında ikizi olan Macahel Vadisi yani Türkiye’nin tek biyosfer alanı ilan edilmiş olan Macahel Vadisi yer alıyor. Orası da olumsuz yönde etkilenecek. Biz bunun kıymetini bilmezsek, gözümüz kör olur, Buradaki yaşamımız biter. Biz adaletin doğru karar vererek bu 2 taş ocağı projesini durdurup, projeyi iptal edeceğine inanıyoruz.”  İfadelerini kullandılar.

HABER: SAMİ ÖZÇELİK