Ülkemiz savaştan çıkmış kadar bitap düşmüş durumdadır.
Ekonomi yerle bir edilmiştir.
Devlet, devlet olmaktan çıkmış, adeta bir çete gibi yönetilmiştir.
Yasama, yargı tarumar edilmiş, yerini tek kişinin kaprisleri, kibirleri almıştır.
Dolayısıyla haklı olarak halk “patates soğan, güle güle Erdoğan” sloganını üretmiştir.

Ülkemizin önemli günlerinden birisini yarın yaşayacağız.
24 Haziran seçimleri ülkemizin adını ya altın harflerle dünya tarihine yazdıracak, ya da Arap kültürünün kaynayan kazanında haşlanarak zamanla yok olacaktır.
Cumhuriyetin kuruluşu ülkemizin en önemli günüdür.
Çok partili sürece geçiş ve 1950 Yılında Demokrat Partinin iktidar olması da ikinci önemdedir.
Üçüncü önemli gün ise yarındır.
Türkiye ilk önce demokrasiyi ne kadar içselleştirmiştir onu göreceğiz. Bunun ölçüsü de sükunet içerisinde seçim yapıp yapamayacağımız dır.
Çete iktidar, toplumu o denli ayrıştırdı ki, gerginlik had safhada.
Yüzü çağdaşlığa dönük, kendi iç dinamikleriyle ekonomiyi ve demokrasiyi geliştirmeyi hedefleyen, “ABD’nin demokrasi getiriyoruz” diyerek ülkemizi sömürgeleştirmesine karşı çıkan, Onun yerine özümüze dönüp yeniden demokrasiyi yükseltmeyi hedefleyen bir iktidar düşlüyoruz. Buna en yakın duran kişi ise Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce’dir…
Fethullah Gülen ile kurulan 16 Yıllık koalisyon iktidar yarın görevden uzaklaşacak. Kimisi “seçimi alsak bile bunlar iktidarı terk etmezler” gibi ortalığa sav atıyorlar. Bu bilgi toplumu daha da geriyor. ABC Planımız var denmesi ise halkı tedirgin ediyor. Kısacası bir cumhurbaşkanı ve yeniden aday olan zat, ülkeyi fena geriyor. Bu durum seçimin selameti açısından düzeltilmelidir.
Oylama yapıldığı süreçte, çeşitli spekülatif haberler yayılacaktır. Toplumun gerilmesi sağlanacaktır. Önerim şudur ki; hiç kimse emin olmadığı bir paylaşımı paylaşmasın. O tarz haberlere itibar etmesin. Sağlıklı iletişim seçimde sorumluluk alan şahıslar arasında kurulacaktır.
Seçimlerde güç gösterisi önemlidir. Gerçekten olayın olduğu yerde güç gösterisi yapmak ise gereklidir. O gibi durumlarda herkes davasına sahip çıkmalıdır.
Seçimi kazanmamız halinde hiç kimse seçim sarhoşluğuna girmemelidir.
Bizler demokrasi talebimizi her platformda yükseltmeliyiz. Benim iktidarım dır diyerek o talebi öne almazsak, yeni iktidarı da hantallaştırmış oluruz.
Çağdaş bir ülke talebimiz, ancak ve ancak halkın bir biriyle barış içinde yaşaması sağlanarak başarılır. Bu da AKP’li vatandaşlar üzerinde baskı oluşturmak isteyenler çıkabilir, bu yanlıştır ve buna izin vermemeliyiz.
Ülkenin yargısı ve yürütmesi vardır. Birilerinin suçu varsa onlar gereğini yapacaktır. Biz siviller ise demokrasiyi ancak ve ancak bir arada yaşama bilincini çoğaltarak zenginleştirebiliriz.
Bizim oyumuza el uzatan olmadıkça sakinliğimizi korumayı becermeliyiz.
Demokrasi düşmanlığı yapanlara karşı ise uyanık olacağız. Kullandığımız oyun arkasında durarak onun YSK’ye güven içinde gitmesini sağlayacağız.

Ülkemizi Arap batağından çıkartmak her birimizin görevi olmalıdır. Bir oy’dan ne olur demeden oyumuzu kullanacağız.
Aydınlık bir Türkiye’yi hep birlikte kuracağız. Kendi iç dinamitleri ile gelişecek demokrasimizin ekonomimizi de düzelteceği inancıyla, ülkeyi talan edenlerin özgürce yargılanabilecekleri bir Türkiye dileğimle….
İyi seçimler dostlar…