Karga Gak Demeden
03-07-2018
Ömer ŞAN

             Bir seçim geçti her tür tartışması, eleştirisi, beklentileri ve daha da ötesinde umutlarıyla… Geride bıraktılarından çok getirdikleri var önümüzde… Seçim derdinin ardına takılan geçim derdi! Seçim öncesinde ‘işbaşına geçen’ lobiler, durmamış olacak ki, zamlar pardon ayarlamalar veya ‘dampingler’ mi desek… Devam ediyor!

Bankalar faizlerde damping yaparak 1.84’ten, 2.52’ye çekme gerçekleştirdi, indirimde tavan yaptırdılar.

Yetmedi, ‘patatis’ bile ‘içinde savaş olan’ sınır komşumuz ve milyonlarca mültecisini beslediğimiz Suriye’nin kimyasal silahlı bölgelerinden ithal edilmeye başlandı… O da, ‘otu samanı, küspesi’ yurtdışından ithal edilen ineklerin ayranı kadar yerli ve millidir emin olabilin!..

Ve kafanızdan geçen delice sorulara yine kafanıza göre yanıtlar bastırıverin en alasından!

“Ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil!”

Değil de ayrılık, dostluk, yarenlik… Yürek yangınları olmasa… Olmasa 2 Temmuz 1993’ün yarası! Olmasa Hocalı! Sivas, Madımak!

Ve minicik elleri, kocaman gözleriyle minik bir kız çocuğu… Onlarca minik ve titrek bedenleriyle, dünyanın bütün çiçeklerinden daha güzel… Kaçı öldürüldü bilir misiniz sapıkça emelleriyle vahşi bakışlarca?..

Tam da bu aşamada bazı ‘dini bütünler’ daha yenice başladılar protestoya, ‘idam çağrıları’ yapmaya… Yüzlerce sapıklık oldu, tecavüzler, cinayetler… Hep susanlar önceki gün titredi aniden… Yine bir cani ve hem de yine…

Yeter artık… Yeter!

Yavşaklığın, sapıklığın, beyinsizliğin ve dahi cehaletin çözümü müdür idam?
Düzelir mi sanırsınız bunca düzensizlik,çirkef ve rezalet idamla?
Bilim gerek, akıl gerek, eğitim gerek! Çağdaş, demokratik ve hem de laik!
Çocuğa yan bakan gözler çıkar… İzinsiz dokunan eller kırılır!
Buna engel olan her kimse suç ondadır! Susandadır bugüne kadar!

***

Bir memleket aşığı da kemiğe dayandırmış bıçağı, ‘Memleketine Yabancılaşmak’ vurgusuyla sitemini yazıya döken Bayramali Köse’nin anlattıkları: “Ben bu memlekete geldiğimde ne makam, ne maddiyat, ne o, ne bu, özüme gelirdim. Bilenler bilir Trabzon-Rize sınırı İyidere Köprüsüdür, o köprüyü geçtiğimde bir özgüven gelirdi, öz vatanımda olurdum. Evlendim, çocuklarım oldu, üç evladım Anadolu’nun değişik yerlerinde doğdu (Çorum-Uğurludağ, Batman ve Van-Erciş) ama doğum yeri olarak hepsinin kimliğinde Rize yazar. Büyüdüler, Rize sınırından (Artvin, Ovit veya İyidere) girdiğimizde hep beraber, ‘Kutsal topraklara girdik’ diye bağırırdık ve ben köprüyü geçer geçmez 40 yıl hiç Rize’den çıkmamış gibi şiveli konuşmaya başlayınca hep bir ağızdan, ‘baba dilin değişti’ derlerdi. Onlar hâlâ bir özlemle geliyor, 5 yıldız otellerde tatil yapmaktansa burayı tercih ediyor, eşim bu topraklardan olmamasına rağmen geliyor ve keyif alıyor. Ama ben, yabancı bir ülkeye gelmiş gibi yabanim buralara! Her şey yabancı, anam burada, ağam burada, babamın mezarı burada ama ben burada olsam da ruhum buralara yabancı. Çok-çok üzgünüm…”

Siz de buyurun…

Evet, bir seçim geride kaldı! her zaman olduğu gibi bu seçim öncesi ve sonrasında da CHP neden hedefte… Serdar Yılmaz yurttaş yazıyor: “TBMM’de istedikleri koltuğu kazanamadılar, oyunları bozuldu. Şimdi saldırmaya yer arıyorlar. Oyunun bozulmasında en büyük katkı CHP’nin! E, o zaman tabii ki linç edecekler… Ödün vermeden devam etmek lazım…”

Yine vurguluyoruz biz… Parti’nin etrafını sarmalamış cerahatli yapı temizlenerek, yeni ve taze kan akışını sağlayacak antibakteriyel tim gerek! Son 2 dönemdir sıcak pres yapılarak düzeltilmeye çalışılsa da kangren olan bu ‘atanmış ve vazgeçilmezlik’ zırhlı yapı çözülmezse hiçbir sonuç çıkmaz!

Tam da bu arada, seçimin hemen sonrasında, MHP’ye kaset komplosunu düzenleyen FETÖ’cü, itirafçı olmayı kabul etmişti ki… Cezaevinde ölü bulundu!

Yetti mi, yetmedi! Bütün yurtseverleri hedef alan Ergenekon soruşturması, 11 yıl sonra, ‘varlığına dair somut tespit ve delil yok’ denilerek kapatıldı. Televizyonlarda, medyada bu süre boyunca neredeyse her muhalif gördüğüne ‘Ergenekoncu’ yaftası vurarak saldıranların halen daha, biraz olsa dahi utanmadığını biliyoruz hepimiz.

Orhan Yılmaz arkadaş #unutMADIMAKlımda vurgusuyla, atıyor kelimeleri hafızalarımıza: “Kalanların ölenler için şiirler yazdığı” çeyrek asırdır dinmeyen acı bir yangın… “Hor baktık mi karıncaya/ kırdık mı kanadını serçenin/ vurduk mu karacanın yavrusunu/ ya nasıl kıyarız insana..” Hasret Gültekin. 25 yıldır Sivas’ın ateşi sönmedi. İnsanlık adına kara bir leke, hep acı ve gözyaşı olarak kalbimizden asla kazınmayacak! Yaşanan bu vahşeti unutmadık; unutmayacağız!”

Son notu ise Süleyman Hacıbektaşoğlu, gönderiyor: “Yerel secimler erkene alınacakmış. Bizi uğraştırmayın hangi il ve ilçeleri muhalefete verecekseniz açıklayın da vatandaş işine baksın. Seçim stresi yaşamasın!..”

Haksız mı?

Ek alanı