Yargıda alınan skandal kararlar açısından son örnek Hakkari vekilimiz Leyla Güven’le ilgilidir. Uzun süredir mesnetsiz ve soyut iddialarla hukuksuz bir biçimde rehin bulunan Leyla Güven’in tahliye edilmesi için avukatları tarafından 26 Haziran’da başvuru yapılmıştır.

29 Haziran günü saat 11.00 civarında mahkemesi Leyla Güven hakkında tahliye kararı vermiş, ancak cezaevine tahliye yazısı yazılmamıştır. Sabah saatlerinde verilen tahliye kararı uygulanmamış; mahkeme kararı dikkate alınmamış; hukuka ve yasaya aykırı biçimde Leyla Güven’in özgürlüğü elinden alınmış; keyfi biçimde savcılığın itirazının sonucu beklenmiştir.

Diyarbakır Başsavcılığı karara itiraz etmiştir; mahkeme, savcılığın sözlü olarak itiraz ettiğini belirtmiştir. Bir üst mahkeme de tahliye kararını kaldırarak, milletvekilimiz Leyla Güven’in tutukluluk halinin devamına karar vermiştir. Başsavcılık, tahliyeyi engellemiş ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu işlemiştir.

İtiraz edilen mahkeme de, yine sözlü olarak tutukluluğun devamı kararı verildiğini belirtmiştir. Mahkeme heyeti başka duruşmalarda olmasına rağmen, 4 klasörlük dosyayı nasıl inceleyip de karar vermiştir? Bu tamamen belirsizdir.

Bir dosyanın bu kadar kısa sürede incelenme olasılığı yoktur, dolayısıyla heyet inceleme yapmaksızın ve iktidar talimatları neticesinde karar vermiştir. Dava dosyasına hakim olmayan bir mahkeme, Leyla Güven’in yargılandığı mahkemenin tahliye kararını ortadan kaldırmıştır.

Bir kez daha belirtelim ki, yargı bu tür kararlar ile tamamen iktidara bağımlı ve taraflı durumunu teyit etmektedir. Leyla Güven’in hukuksuz ve keyfi biçimde rehin tutulması sürdürülmektedir.

24 Haziran seçimlerinde halkın oylarıyla milletvekili seçilen Leyla Güven, sandık iradesi daha fazla gasp edilmeden ve çiğnenmeden derhal serbest bırakılmalıdır.