CHP Artvin İl Başkanı Ahmet Biber, Madımak Katliamının 25. Yılı nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı. Başkan Biber, madımak’ta Cumhuriyet2 laikliğe karşı bir ayaklanma yapıldığını savunarak şu ifadelere yer verdi;

2 Temmuz 1993’te Pir Sultan Abdal şenlikleri için Sivas’a giden aydın ve sanatçıların konakladığı Madımak Oteli, kalabalık bir grup saldırgan tarafından ateşe verildi. 33’ü sanatçı ve aydın 2’si otel görevlisi 35 kişi Türkiye’nin gözleri önünde diri diri yakıldı. Yaşananlarla ilgili dava ise 13 Mart 2012 tarihinde zaman aşımından düşürüldü. Üzerinden çeyrek asır geçmesine rağmen hâlâ tam manasıyla aydınlatılmadı. “Utançtan başka ne kaldı elimizde?”  Usta yazar Yaşar Kemal, Türkiye tarihinin en büyük kara lekesi olarak tanımladığı Sivas Katliamı ile ilgili yaptığı konuşmada böyle soruyordu…

Sustular, yeri geldi susturuldular… Acı çektiler, acılara maruz bırakıldılar… Zorbalığa karşı, ellerinde tek silah (!) olan bağlama ile işkencelere ses çıkardılar… Mazlumu koruyup, türküler söylediler ve cezaevlerine atıldılar (Aşık Mahsuni Şerif gibi)…

Aleviler, yeri geldi en ağır ithamlarla karşılaştılar. Kimilerince “yaptıkları yenmez” olarak kabul edildi… Her iktidar döneminde kendilerine söz verildi, sözlerini tutmayan hükümet yetkilileri oldu…

2 temmuz 1993 yılında  33 ozan, şair, aydın kül oldu Sivas’ın Madımak Oteli’nde…

Hababam Sınıfı’nın yaratıcısı Rıfat Ilgaz, oğlu Aydın Ilgaz’a Sivas Katliamı’ndan sonra şunu söyledi: “Bak, Aydın! Hitler’in ordusu Avrupa’da kütüphaneleri yaktı. Türkiye’de ise aydınları bir araya koyup yaktılar!”.

Rıfat Ilgaz, Sivas’ta yakılanlar arasında olan yakın arkadaşı Asım Bezirci‘nin acısına dayanamaz ve bu olaydan 5 gün sonra hayatını kaybeder…

Kerbela, İslam açısından öyle kaotik bir durum ortaya çıkarmıştır ki, toplumsal kümelenmelere neden olmuş, sosyolojik travmaları meydana getirmiş ve Türkiye’de Alevi – Sünni ayrışmasına neden olup toplumda kız alıp vermeden tutun da iş yaşamında “sizden / bizden”ciliğe kadar birçok ayrımcılığa neden olmuştur.

Sivas’taki Madımak Katliamı da bugün Türkiye’nin iç dinamiği içerisinde yeni sosyolojik kavramların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunun en basit örneği, bugünün toplumunda ne acıdır ki “yakanlardan mı / yakılanlardan mı” kavramsal ayrışmasının perdesini aralamıştır…

100 yıla yakın Türkiye Cumhuriyeti’nde Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün  laiklik ilkesiyle barış halinde yaşanılmamasından dolayı Türkiye’de de devlet, Ortadoğu ülkeleri gibi mezhepsel kimliklikle yönetilmiştir. Nasıl ki, İran, Irak’ta mezhebi olarak Şia hüküm sürmektedir; Türkiye’de de Sünni İslam’ın ağırlığı korunmuştur. Laiklik kavramı gündelik yaşama kazandırılamadığı ya da kazandırılmadığı için de Çorum, Maraş, Sivas ve ardından da doksanlı yılların başında İstanbul’da Gazi olayları patlak vermiştir…

“İNCİNSEN DE İNCİTME!”  Aleviler, bunca olay yaşamasına rağmen Hacı Bektaş Veli’nin kültürü, öğretileri ile yetiştirildiği için “İncinsen de incitme!” düşüncesiyle hareket edip tarihsel derinlikte acılarını şiirlerle, türkülerle bağlama eşliğinde anlatmaya çalışmışlardır…

Tıpkı, asılan Pir Sultan Abdal gibi… Tıpkı, derisi yüzülen Nesimi gibi… Tıpkı, “En-El Hak” dediği için öldürülen Hallac-ı Mansur gibi…

Madımak’ta katledilen sanatçı ve aydınlarımızı bir kere daha rahmetle,  saygıyla yad ediyoruz.  Bir daha böyle acı olayların yaşanamamasını, 81 milyon hep birlikte barış içinde, kardeşlik, dostluk duyguları içinde  yaşamayı diliyoruz.”dedi.

HABER: SAMİ ÖZÇELİK