Karga Gak Demeden
17-07-2018
Ömer ŞAN

             Bir dönem uyutuldu insanımız iyice arabeskvari yaşam tarzları, yerli filmleri, müzik ve hatta safsatik hikayeleriyle… Hep ‘derbeder’ oldu… Darbe korkusuyla yaşayıp, demokratik kesintileri içine sindirme zorlamalarıyla yaşamaya çalıştı…

            Evet, bazı kelimeler uydurukça oluyor ama toplum buna hiç de yabancı kalmıyor! Benliğinde yaşıyor çünkü!

            Nitekim, o tekim, vallahi teketekim… Tekerlemeleriyle başımızın belası gibi ülkemize 12 Eylül 1980’de musallat olan, şimdilerde ise ruhuna ‘rahmet’ veremeyeceğimiz faşizm evreninin kenarından sonra, ‘bu memleket bir daha darbe-marbe yaşamaz’ dendi… Ancak, karga beslendi!

            ‘Besle kargayı, oysun gözünü’ edasıyla memleketin bütün kalelerine zapt üzere yerleştirilen, limanları, ordusu, polisi, eğitimi ve bilumum kritik noktalarına yerleştirilen, sözde ‘demokrasi tilkileri’ peyniri kapmadan kargayı kafese sokmak istedi… Sokuldu mu, sokuldu? Ama yok edildi mi, hayır… Beslemeye devam! Ama kafeste mi, kafeste.

            Bu memlekette ‘ne istediyse verenler’, isteyenler tarafından hain bir şekilde devrilmeye çalışıldı, bu milletin kutsallarına, değerlerine saldırıldı, canlarına kıyıldı 15 Temmuz 2016 akşamı ve gecesinde…

            Postmoderninden, dostmodernine ulaşan bir seri süreçle toplum, kırmızıçizgilerinden evrilmeye ve emperyalizmin ‘tek dişi kalmış canavarının’ pençeleri arasına sürüklenmeye başlandı…

            Sakın ha, sakın unutmasın kimse… Bağımsız, Çağdaş, Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti Türkiye Cumhuriyetini hedef alan 15 Temmuz darbecilerinin yaptığı ihanetlerin yanında; kendini kahraman sanıp, hiçbir şeyden habersiz gencecik canlara canice kıyanların yaptığı da unutulmaz! Ulusal Kurtuluş Savaşı başta olmak üzere, bu toprakları vatan-memleket yapmak uğruna toprağa düşen her cana rahmet olsun!

            Tam da bu aşamada, açıklanan KHK’ler, Bakanlar Kurulu ve hatta ‘Hazine ve Maliye Bakanı’ damadın Yüksek Askeri Şûra’ya alındığı dönemin hemen akabinde düzenlenen operasyonla sabahın köründe gözaltına alınan ‘çakma’ yazar-muhabbet tellalı, dansözcü zatla ilgili bir sürü anlatım çıkmış ortaya… Müritler züttürügit olmuş!

            Mesela bakın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kuzeni, tecrübeli gazeteci-televizyoncu Cengiz Er, sosyal medya hesabından, “Adnan Oktar operasyonunun FETÖ ile mücadele kapsamında yapıldığı ve yürütüldüğü bilgisi geldi bana. Eğer durum böyleyse vahim sonuçları olacak gibi görünüyor. Bazı Reis’çi gibi görünen kripto gazetecilerin zavallı hallerine de tanık olacağız. Pislik herifler…” şeklinde paylaşımda bulunması oldukça dikkat çekiciydi mesela…

            E sonrasında bu zatın, ‘ahlaksız’ uygulamaları dışında ‘devlet sırlarını memleket düşmanlarına sattığı’ ve dahası İsrail’in buna sahip çıkması da cabasıyken…

            Sahi… Devletin sırlarını bu zat-zırt Ednan’a kim vere ki?.. Kapı kolu mu bu? Devletin sırlarının bu cenahta işi ne? Bir bakın da bu yana hele…

            Ha, bir de bu arada ve sırada, 18 bin küsur kişinin ihraç edildiği KHK, 25 Haziran’dan Cumhurbaşkanı seçilen ve yemininden sonra fiilen/hükmen ve yasal olarak ortadan kaldırılmış Bakanlar Kurulu ve Kabine üyeleri tarafından imzalanmış olması ne anlamdadır? Yani, açıklandığı 7 Temmuz tarihinde hükmen, yok hükmünde sayılmalı değil midir?

            Tam da bu arada, yeni KHK’yla Milli Kütüphane’nin kapatılacağı iddiaları geldi…

            Anadolu’nun taşına toprağına göz koyan emperyalist saldırganlar, bütün Dünyadaki gibi yağmalamayı ilk olarak kütüphanelerden başlatıyordu!
Rize’nin kütüphanesi de Kurtuluş Savaşı öncesi ve sırasında defalarca yağmalanıp yakıldı! Unutmayın ki, kütüphaneler, milletin hafızasıdır! Milli Kütüphane kapatılmasın.

            Hadi bunu da bir yana aldık, dursun köşede, dedik…

            CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, seçimlerden sonraki eleştiri ve iddialara yanıt verebilmek için ekranlara çıktı ve birçok umutlu insanı tatmin edemese de, beklenen üslubuyla açıklamalarda bulundu.

            Özellikle de seçim gecesi neden açıklama yapılmadığı eleştirileriyle ilgili topu attığı CHP’li Engin Altay, ertesi gün İnce’ye, “Seçim geçesi çıkıp ne diyecektik” şeklinde bir de yanıt vermiş!

            Ahan da biz söylüyoruz, buyurun… “Biz, Buradayız…” Diyecektiniz!
İnsanlar, yurdun her köşesinde, bir yudum nefes gibi umut bağladıklarının dimdik ayakta olduğunu görmek istedi!
Hala bunu mu anlamıyorsunuz! Algınızı mı yitirdiniz?
Çıkıp sadece… “Biz, Buradayız!” Diyecektiniz. Anlayana kadar tekrar edebiliriz!

            Ne derseniz deyin, alsanız da kendinizi geri bizim hedefimiz belli… Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK göstermiş hedefi ve vermiş öğüdü:

            “Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin,  kimseyi üstün görmeyeceksin; hiç kimseyi aldatmayacaksın…
Ülke için gerçek idealin ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin.
Herkes sana karşı çıkacaktır; herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır; önüne sonsuz engeller yığacaklardır, fakat sen bunlara dayanıklı olacaksın.

            Kendini büyük değil, küçük, bir hiç sayarak, kimseden yardım görmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın!
Bütün bunlardan sonra da sana, ‘büyük’ derlerse, söylenenlere gülüp geçeceksin.”

            Buyurun…