Bilal Kayabay Yazıları

TEDBİR Mİ TAKTİR Mİ

Uyanıyor, yataktan çıkarken culp… ayaklarınız suyun içinde. Şaşırmakla ‎şaşırmamak arasındasınız. Zaten sabaha kadar, göğün delirten yırtınmasından, ‎yerin feryat figanından, yarı koma halinde debelenmişsiniz, yatakta.‎

Evi basan su değil. Meskene tecavüz eden çıldırmış yağmur. Nasıl bir çıldırmaksa, ‎pimapenin ek yerlerinden dolmuş içeri.

Birkaç gün önce söylemiştim: ‎
‎”Memleketin havası da uydu düzene
Hiç bir an’ı bir an’ını tutmuyor
Başı ayrı götü ayrı oynuyor.‎
Gürlemesi muhkem rahmet yağmıyor.”‎

Bu yağan da rahmet değil, felaket. Ee bu da doğal. Bunca yolsuzluğa, soysuzluğa, ‎uğursuzluğa, rahmet yağacak değildi ya.‎ TC Devletinin pek muhterem idarecilerinin bahanesi hazır: Allah’tan gelene  ne ‎diyeceksin.‎ Hazretler, dindar (!) yaratıklar, söylenecek ne var.‎

Böylesine ağlaşan göğün, sızlanan inleyen yerin, çıldıran yağmurun yelin şerrinden ‎en ucuz kurtulanlar bizim gibilerdir. Çünkü malımızı bilir tedbirimizi
kendimiz alırız.

Evlerini, yuvalarını sel – çamur basanlar, çok inandıklarını sandıkları, korktukları ‎Allah’ı sorumlu tutuyor; oylarıyla memleketin başına bela ettikleri hazretlere büyük ‎tevekkülle tapınmaya devam ediyor; o konuda burunlarından kıl aldırmıyor; ‎nöbetlerini tutuyor; bu bataklık yollarda beraber yürümeye imanla devam ‎ediyorlar.‎

Tedbir senden taktir Allah’tan, sözünü her fırsatta dillerine pelesenk edenler, ‎nedense, tedbir almayanlara toz kondurmaz da taktir sahibini suçlarlar. ‎Suçladıklarının, inançlarına göre büyük günah işlediklerinin de farkında olmadan.‎

Bırak sarhoşu yıkılana kadar gitsin desem, bu sersemler çoktan yıkıldılar da ‎bataklıkta dört elli debeleniyorlar.‎ Ne diyelim… daha bu iyi günleriniz. Beraber sürünün siz bu yollarda…‎