Bilal Kayabay Yazıları

ARZ VE TALEP

Ticaretin temel yasasıdır, “arz-talep” Daha terimden başlıyor, aldatmaca. Arzetmekle arzu etmek ayrı şeylerdir. Talep etmek istemektir. Yani, arzu etmektir.Peki nasıl oluyor da önce arz ediliyor yani veriliyor yani sunuluyor da sonra talep ediliyor.

Önce istek gelecek ki verilsin, arz edilsin. Peki niye talep -arz değil de arz – talep. Çünkü neye ihtiyacın olduğuna tüccar(kapitalizm)  karar veriyor. Yani ihtiyacın budur diye dayatıyor, sonra da malı sana dayıyor.

Türlü çeşitli yol – yöntemlerle küçük beyinleri yıkar;  elinde ne varsa kakalar da kakalar. Ahalinin neye ne kadar ihtiyacı olduğuna patron karar verir. Neyi, ne zaman, nasıl, kime ne kadar kakalayacağını patron bilir. Canlı kanlı örneği memlekette iktidar. Önce, cemaatlerde, vakıflarda tezgâhtan geçirilmiş  huri-gılman pazarlamacıları, işe koyuldu.

Ahaliyi,bu yalan dünyanın yalancı nimetlerine değil, öbür dünyanın sonsuz nimetlerine ihtiyacı  olduğuna inandırdı. Hurilerin gılmanların reklamını öyle bir yaptılar;cennetteki, her muameleden sonra, bekâret zarı yenilenen on binlerce hurinin bunları beklediğini, salya sümük zırlayarak öyle bir anlattılar ki…  Onlar da sefaletlerine hamd, açlıklarına şükür yetirip elleri uçkurlarında, cennetteki bakirelerin düşüne yattılar. Din tacirleri de her türlü iktidarı kaptılar.

Bezirgânlar ve beslemeleri o kadar başarılı oldular ki; hurafe-safsataya inanmadıklarını sananlar bile “sıtkı hulus” ile slogan duaları kapış kapış paylaşıp, kocaman “aminler” çekmekle yetinmeyip bir de şu “kâfir icadı” sanal ortamda bile amin dilenciliğine çıktılar. Hangileri daha alçak…

Hadi bize de uyalım imama – aman pardon- modaya “Allah müstahakınızı yani bin türlü belanızı versin, inşallah, amiinn…”