Türkiye haftalardır iklim felaketleriyle boğuşuyor ve AKP’nin doğa düşmanı politikalarının cezasını yurttaşlarımız çekiyor. Aşırı yağışları ile bilinen Karadeniz coğrafyasında tepe ve dağ yamaçlarındaki bitki örtüsünü yok etmenin, yaylaları betonla, sahilleri asfaltla kaplamanın bedelini bugün Ordu’da ödüyoruz.

İnsanlarımızın yaralandığı, mahsur kaldığı; 4 köprünün ve karadeniz sahil yolunun yıkıldığı; tünellerde zincirleme kazalar ve yangın yaşandığı; üreticimizin tonlarca fındık harmanını kaybettiği Ordu’daki sel felaketinde tek tesellimiz can kaybının yaşanmamasıdır.

Buna benzer felaketlere yol açacağı konusundaki tüm uyarılara kulak tıkayan, “Yol yaptık.”, “köprü yaptık” diye övünen iktidarın Karadeniz’e yaşattığı kabus ülkemizin aşırı iklim kaynaklı etkilere hazır olmadığını bir kez daha göstermiştir. 16 yıldır ülkeyi yönetenler şehirleri beton ve asfalta boğarak, dolar cinsinden garantilerle yandaşa rant aktarırken; plansız kentleşme ve doğayı yok etmenin bedelini halkımız ödemektedir.

Geçtiğimiz günlerde açıklanan 100 Günlük İcraat Planı da ülkemizin geleceği için hayli karanlık olan bu gidişatın aynen devam edeceğinin belgesi niteliğindeydi. Yapılan hataların daha ağır bedelleriyle karşılaşmadan Ordu’da yaşadığımız felaketin bir milat olmasını temenni ederim. Yönetimde sorumluluğu olan herkesi bir an evvel iklim değişikliği kaynaklı sorunlarla mücadele için bir yol haritası hazırlamaya davet ediyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak yaptığımız uyarıların yaşanan felaketlerden sonra “biz haklıydık” demek için değil, bu sorunlara gerçek çözümler üretilmesi için olduğunu hatırlatır, felaketlerde zarar gören tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletirim.