HAVLAK

Anadolu’da, vara yoğa havlayan köpeklere havlak derler. Köylerden birinde, vara yoğa, yerli yersiz, dengesiz laflar ettiği için Havlak diye bilinen biri,  geçmişte köyde hüküm sürmüş muhtarların mirasına konmak hesabıyla,  mevcut muhtarın karşısına muhtar aday adayı olarak çıkar.

Muhtara, veryansın eder ki nasıl. Ne hırsızlığını bırakır ne yolsuzluğunu bırakır ne hainliğini bırakır. Sayar döker bütün özelliklerini. Öyle küfürler öyle laflar eder ki dirhemini yiyen it kudurur.

Muhtar, mayalarının aynı olduğunu anlar. “Ulan bu Havlağı bizim kapıya bağlarsak, rakiplerimize havlatırız” diye düşünür ve çağırır yanına.

Der ki: “Gel kardeşim Havlak, bizim mayamız aynı, seni köye bekçi yapim, köyün asayişi senden sorulsun. Astığın astık kestiğin kestik, bu iş tam senlik. daha ne isten Allah’ından”

Havlak, ” Ben bu bekçiliği kabul edeyim. İlerleyen zamanlarda bir biçimde bundan muhtarlığı da kaparım” hesabıyla kapılanır, muhtara.

Muhtarla mayaları aynı, huyunu da kapmış ya yaranmak, yarınlarını sağlama almak için dünkü sövgülerin yerini, tapınan övgüler alır.

Birileri “Yahu, yavşak Havlak, sen daha dün bu muhtarın ne soysuzluğunu ne hırsızlığını ne yalancılığın, ne talancılığını koydun, şimdi bu ne hal” demeye

yeltenecek olsa, öyle bir kıyamet koparır, öyle bir havlayıp hırlar ki… Ee bekçilik gücünü de koyunca, üstüne, zaten ödlek, neme lazımcı köylü siner. Gerçekler de savrulup gider. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.

Bu kepazelik daha ne kadar böyle sürer gider kimse bilmez ama herkesin çok iyi bildiği bir söz var: Bir sıçrarsın çekirge iki sıçrarsın çekirge s*kme sıçarsın çekirge.