Karga Gak Demeden
13-11-2018
Ömer ŞAN

           Yaşam tek kişilik gelse de size aslında siz ve etrafınızdakilerle eş değerdir… Sevdikleriniz, sevmedikleriniz ve hatta nefret ettiklerinizle birlikte…Yani milyarlarca yıllık oluşumundan söz edilen ve milyonlarca yıldır da üzerinde yaşam olduğu ifade edilen dünyanın ve yaşamın bu evresinde bulunmak sizce tesadüf müdür?

Diyerek, ‘felsefik’ ve ‘oryantirik’ bir girişle de selamlasak okuru, bakın ne diyor bir ulusun, önderi, varoluşunun simgesi ve ebedi yol göstericisi…

“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu ‘ben’ kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir!

O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!”

10 Kasım’da gene ‘meczubik’ işler olsa da, artık kendini göstermiş, gerektiği şekilde zıbartılmıştır emperyalizmin yavşamışları…

Mesela, Asım Haberal arkadaş, adını bu köşede yazmayacağım bir yavşağı kastederek, “Meydanlarda söylenen birçok şeyi ilk olarak uyduran isimdir. ‘Camiler ahır oldu’ meselesini ilk o köpürtmüştür, ‘Lozan hezimettir’ söylemini ilk dillendiren kişidir. Ziyaret edilen kişi sıradan birisi değildir…” demişse de İngiliz uşağı olduğunu da birebir söylemekte beis duymadığımı deklere ederim ardına!

Ziyaret eden şahsın geçmişine bakıldığında, yazdıkları ve yaptığı çevirilerden söz etmeden… İnce bir bilgi ile donatmak isteriz ardını… Mesela bilir misiniz bilmeyiz de, Patrikhanede ‘Kin Kapısı’ vardır… Bizim Diyanette ise ‘kin kusan yavşağın kutsanması’ var ki, günü kasti denkleştirilen ziyareti gerçekleştirildi… Peki farkı nedir Patrikhane ve Patrik’ten?

Sakın ola ki, akıllar başa alınsın, ‘Diyanet İşleri’, olmasın ‘hıyanet işleri’ sakın ha! Tam da bunun üzerine soralım… Tanır mısınız Rıfat Börekçi’yi… Tanıyın! Biriktirdiği kefen parasını Milli Mücadeleye bağışlayan ilk Diyanet İşleri Başkanı’dır Rıfat Börekçi. Rahmet ve şükranla anıyoruz!

Ağabeyi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası görevinden ihraç edilen ve FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Tarım Bakanı, ‘Kişi başına aylık et tüketimi 15 kilo’ demiş!.. Eeee, biz evde 3 kişiyiz, en azından bizim payımıza düşen 44 kiloyu kim veya kimler yiyor ise haram zıkkım olsun… Yalan diyen de toplumun şamaroğlanına dönen ‘yengin yardiç’tan beter olsun!

Tam da bu arada, ‘işlenmiş etlerdeki nitratlar, enflamatuar süreçleri ve bağırsak bakterilerini değiştirerek ruh sağlığını etkileyebiliyor’ şeklinde bilimsel araştırmalı bilgiler geldi önümüze…

Hani bir ara diyorduk ya bu millete ne yediriliyor diye… Şimdi anlıyor musunuz toplum neden bu halde… Yurt dışından getirilen, “at-katır-bordo-domuz” etleri ile yurtiçinde işlenip, özellikle de ısıl işlem görmüş şekilde piyasaya sürülenleri… Bununla birlikte ‘tavuk’ diye satılan ‘tavukumsu’ etler de cabası! Ondan sonra toplumsal kaos!

Tam, yemeklik ağzınız açılmışken…

Yemen’deki vahşet dünyanın gözünün önünde yaşanıyor… İnsanlar ambargo ve saldırılar nedeniyle yaprak yiyerek hayatta kalmaya çalışıyor… Doğduğu günden beri sadece yaprak ile beslenen çocuklar var… Bütün dünyayı bırakın, yanı başındaki Müslümanlar ve Dünya Lideri de sessiz! Hele de Kurban Bayramında, kesilip kumlara gömülen hayvanlar ve etleri… Bunun vebali yeter mi ‘hacı’ olmaya? Eeeeyyyyy….

Bu Yemen nerenin, insanları hangi yönden bilir misiniz? Türkülerimizi buralara yanmamış mıydı gidip de gelemeyenler… Ne de tamamdır şu Yemen elleri? Milyonlarca kurbanı çöl kumlarına gömenlerin hiç mi yok dini imanı? Eyyy Müslümanlar!

Bu emperyalist işbirlikçi 6.filo secdecilerinin alayı ‘İngiliz muhipleri’ devamı yavşaklardır…Ve her biri, hem İslam’a, hem de Türk/Kürt/Laz/Çerkes bütün Türk Halkına, millet birliğine düşmandır! Din-imanları para, mevki-makamdır! Revaçtakilerin alayını iyi biliriz, araştırıp yazdık, zamanında kavgamızı da yaptık! Toplum içine çıkamadılar! Hainlere methiyeler düzdüler… ‘Kalemlerini, şehit kanlarından üstün kıldılar’ bu zevatın önde gidenleri!

Bir de, sanki bu yavşakları yeni keşfediyormuş gibi davranan ama oysaki en başından beri farkında olup yol verenleri de iyi biliyoruz! Ülkenin bu duruma gelişinde sorumluluğu olan yazar/aydın/siyasetçi/gazeteci/sivil-asker bütün idarecilerin de bugün söz söyleme hakkı yoktur!..

Sayıştay’da büyük şok yaşanmış… Denetim başındaki ismi de göndermişler! Bu ne telaşı? Bunca yolsuzluk, usulsüzlük ve haramı nereye sığdıracaksınız… Hakim cübbelerine ilik ararken, kefenlere de cep mi ayarladınız! İnancınızın tam karşılığı nedir?

Derken… Manchester Üniversitesinin 12 yıllık çalışması sonucu oluşturulan 1 milyon çekirdekli süper bilgisayar fare beynini (1 milyar nöron) simüle edebilecekmiş. 100 milyar nöronlu insan beyni için gidilecek yolumuz var, deniyor. Pardon yaaa… Denize girdiğinizde ‘su kaçınca’ veyahut da ‘sakız’ bozuyor muydu? Kıskanan var mı kıskanan…

Rize Belediyesi 10 Kasım Paylaşımı yapmış, 80.Yıldan Görünümler, diye… 80.yıl nedir 80.yıl?.. Saygı mı, sevgi mi, rahmet mi, hasret mi, minnet mi… Nedir 10 Kasım… Rize’nin Belediyesi?

Ama unutmayın haaa… Sevgi, özlem, rahmet ve minnetle anıyoruz, dendiğinde anlaşılıyorsa… Gerisi hikaye ve lafügüzaftır!