HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Van’da yurttaşlarla bir araya geldi. Konuşmasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Temelli, şu ifadeleri kullandı:
Bugün 19 Aralık Maraş Katliamının yıl dönümü, acısı bütün canlılığıyla içimizi yakmaya devam ediyor. Bugün 19 Aralık, 18 yıl önce cezaevlerinde yaşanan katliamın yıl dönümü. Hiçbirini unutmadık. O acılarla yaşamaya devam ediyoruz. Bu ülke bu coğrafya zaten bir katliamlar tarihine sahip. Artık buna son verelim istiyoruz. Evet bu acılarımızı hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız. Bu ülkede herkesin payına acı düştü, zulüm düştü, katliam düştü. En çok da Kürtlerin payına düştü. O yüzden de biz Kürtler olarak en ön safta barış diyoruz, demokrasi diyoruz. Gelin hep birlikte yan yana bu acıların bir daha yaşanmaması için mücadele edelim, bu zulme son verelim.
1 yaşından 80 yaşına kadar bu ülke zulüm altında
Bakın bugün hala cezaevlerinde işkence var. Hala cezaevlerinde Sisê Ana var, Arin bebek var. Zulüm budur işte. 1 yaşından 80 yaşına kadar bu ülke zulüm altında. Zulmü görmek istiyorsanız bu ülkenin cezaevlerine bakın. Adaletsizliği görmek istiyorsanız cezaevlerine bakın. Bütün bir ülkeyi cezaevine çevirmiş bir iktidar var. Özgürlük istiyoruz, barış istiyoruz, demokrasi istiyoruz. Bu tutsaklığa son vermek istiyoruz.
İktidarlarını devam ettirmelerinin yolu kadını yok saymaktan geçiyor
Bugün bu ülkede adalet kalmadı. Bugün bu ülkenin mahkeme salonlarında bile adalet kalmadı. Mahkeme salonlarında o zulmün gözünün içine bakarak adalet arayan Figen Yüksekdağ’a selam olsun. Figen gibi, Sebahat gibi, Gültan gibi binlerce kadın yoldaşım tutsak. Bu iktidar erkek egemen zihniyetiyle kadınlara zulmetmeye devam ediyor. Kadının siyasal alanda toplumsal alanda görünmesini istemiyor. Çünkü faşizm erkek egemendir. İktidarlarını devam ettirmelerinin yolu kadını yok saymaktan geçiyor. HDP bir kadın partisidir, HDP’ye düşmanlık edilmesinin arkasındaki sebep budur. Sevgili yoldaşlarımın, arkadaşlarımın tutsak edilmesinin arkasında bu şiddet vardır. Onlar tutsaktır, Türkiye’deki kadınlar da şiddet altındadır. Kadına yönelik şiddette Türkiye ilk sıralardadır. Çünkü bu iktidar kadına yönelik şiddeti meşru görüyor. Kadına yönelik şiddeti besleyen bir kültürü büyütüyor. O yüzden de kadınlara çağrı yapıyorum; tüm kadınlar bu iktidara karşı itirazlarını yükseltmeli ve faşizme karşı olan bu mücadelede yan yana gelmelidir.
Tüm yargıçlara sesleniyorum; cesaretli olun
Bu ülkenin yargıçları Cumhurbaşkanının önünde cübbelerini iliklemeye kalktılar. O denli vesayet altındalar ki ilik arıyorlar cübbelerinde. Ama bundan da kötüsünü gördük. Yakalarına AKP rozetini taktılar, AKP ilçe teşkilatı gibi hüküm verdiler. Tüm yargıçlara sesleniyorum: Cesaretli olun, iktidarın değil halkın hizmetinde olun. Adalet konusunda sizin atacağınız ufacık bir adım bile çok büyük katkı sağlayacaktır. Ama siz bu adımı atmazsanız bu suça ortak olursunuz, bunun vebali büyüktür. Gelin bu adaletsizliğe son verin. Bağımsız ve tarafsız yargının gereklerini yerine getirin. Yaptığınız şey bu ülkeye kötülüktür.
Kamu görevlileri, sizler Erdoğan’ın personeli değilsiniz
Tüm kamu görevlilerine sesleniyorum, sizler Erdoğan’ın işe aldığı personel değilsiniz, AKP teşkilatının üyeleri değilsiniz. Sizler bu halka hizmet edecek kamu görevlilerisiniz. Bu halk sokağa da çıkar başkanını da arkadaşlarını da alkış. Bu halka “alkışlama” diye talimat veremezsiniz. Demokratik bir ülkede en doğal hakları bu şekilde yasaklarsanız suç işlersiniz. ‘Bu ülkede demokrasi mi var’ diyeceksiniz. Evet yok ama biz bu ülkeye demokrasi getireceğiz. O zaman da bu suça ortak olan herkesten hesabını soracağız. Adaletli bir yargı mekanizmasında bu suça ortak olan herkes hesap verecek. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu iktidarın sonu yakın, faşizmin sonu yakın.
31 Mart bu iktidarın sonunun başlangıcı olacak
Bakın çok yakında sandıklara gideceğiz ve o zaman bu iktidarın sonunun başlangıcı olacak. Türkiye halkları tarih boyunca bir arada yaşadı. Bu bir arada yaşamaya, demokrasiye, bu iradeye tahammül edemeyenler halkları birbirine düşürmeye çalışıyor. Buna izin vermedik, vermeyeceğiz. HDP herkese bu çağrıyı yapıyor. HDP radikal demokrasi anlayışıyla demokratik cumhuriyeti inşa etmek için uğraşıyor. Demokratik ulus anlayışıyla, laiklik anlayışıyla, radikal demokrasi anlayışıyla, çoğulculuk anlayışıyla bir cumhuriyeti eşit yurttaşlık temelinde var etmeye çalışıyor. Evet, bu fikir etrafında örgütleniyoruz ve yerel demokrasiyi var etmek için iktidara yürüyoruz. Hepimizin yolu açık olsun. İşte tehdit bunadır, bu fikrin sahibinedir buradan da bu fikrin sahibine, Sayın Öcalan’a selam olsun.
Kayyumların borçlarını ödemeyeceğiz
Şimdi kayyumlardan kurtulma zamanı. 3 buçuk ay sonra bütün bu kayyumları süpürüp atacağız. Çok çalışacağız ama önce süpürgelerimizi yapacağız. Herkes süpürgelerini hazırlasın. Bunları süpürüyoruz. Faşizmin çöplüğüne bu kayyumları süpürüp atacağız. Bu ülkeyi bu utançtan kurtaracağız. Sadece kayyum atanan belediyelerden değil, Türkiye’nin her yerini bu ceberut anlayıştan kurtaracağız. Kayyum zulüm demektir. Bütün kayyumlar istisnasız borçlanmış, kaynağı çarçur etmiş, yandaş müteahhitleri zengin etmiş, Saray’ı beslemişler. Peki bu belediyeleri geri alınca bu borçları nasıl ödeyeceksiniz. Ben de diyorum ki, bu borçları biz ödemeyeceğiz. Kim yaptıysa o ödesin.
Trabzonlular aman dikkat edin 
Van’daki kayyum Trabzon’a gitti. Trabzon’da belediye başkanı olacak. Buradan Trabzonlulara sesleniyorum: Aman ha dikkat edin orada da Van’da yaptıklarını yapar. Ne mi yapmış Van’da? 93 engelli vatandaşın tekerlekli sandalyesini elinden almış, sokak isimlerini değiştirmiş, belediyeyi gasp etmiş, sığınma evi ne var ne yoksa kapatmış. İşte Trabzon’a belediye başkanı olmak isteyen zat böyle bir zat. Buna oy vermek o zulme o şiddete tutsak olmaktır. Buna oy vermeyin. Bu ülke hepimizin ülkesi. Bu ülkeyi barışa kavuşturacaksak bu zihniyete hep birlikte karşı çıkmamız gerekir.
Suriye Anayasası’nda Kürtler olmasın diye her türlü yönteme başvuruyorlar
Bakın bunlar Orta Doğu’ya barış gelmesin diye akla hayale gelmeyecek her türlü yönteme başvuruyorlar. Şimdi Suriye Anayasası yazılacak. Bu anayasada Kürtler olmasın diye her türlü
yönteme başvuruyorlar. Oysa Suriye’nin geleceğine Suriye halkları karar vermeli. Kim varsa Suriye’de yan yana gelmeli en iyi yöntemi birlikte bulmalı. Ama Kürde düşman bu zihniyet, 7 yıldır Suriye halklarının savaş ve şiddet altında yaşaması için elinden geleni yapıyor.
Sivilleri bombaladınız
Bakın Şengal’i, Mahmur’u da bombaladılar. Siviller öldü. Her seferinde aynı laf “teröristleri etkisiz hale getirdik”. Hayır siz sivilleri bombaladınız. Afrin’de kadın pazarı kurdular yahu, bundan daha beter ne olabilir. Bu iktidar suçunu biliyor. Bildiği için de sürekli terör hikayesi anlatıyor. Bu ülkede terör merör yok, ama sen bu ülkede yaşayan insanları birbirine düşman ediyorsun. Ağzını her açtığında nefret söylemi, ağzını her açtığında düşmanlık… Buna son vermek lazım. Buna son vermezsek bu ülkede hiç kimsenin huzuru kalmayacak. Buna son vermenin yolu da haklarımıza sahip çıkmaktan geçiyor.
Hava saldırısı mı var da Patriot alıyorsun? 
Bakın Meclis’te bütçe görüşmeleri sürüyor. Bu bütçeye baktığımızda en fazla artış iki kurumda; Cumhurbaşkanlığı ve Diyanet. Bu bütçede en fazla kaynak silahlanmaya ayrılıyor.
Daha dün gece 3 buçuk milyar dolarlık bir anlaşma daha imzalandı; Amerika’dan Patriot füzesi aldılar. Daha önce Rusya’dan S400 şimdi Patriot. Sana kim hava saldırısı düzenliyor da Patriot alıyorsun, S400 alıyorsun? Türkiye’ye yönelik bir tehdit mi var? Hayır yok. Ama iktidarın ayakta kalmasının yegane yolu bu savaş çığırtkanlığı. Eğer bir yerde savaşa silaha bu kadara kaynak gidiyorsa halkın payına da yoksulluk, işsizlik kalır.
Kentimizi biz yöneteceğiz ki yoksulluk, işsizlik, kadına şiddet son bulsun
Bakın işsizlik rakamları açıklandı. Artmış. Açıklanan rakam buz dağının görünen yüzü. Yoksulluk; dünyada yoksulluğun en yaygın olduğu ülkelerden biriyiz. Gelir dağılımının en adaletsiz olduğu 5 ülkeden biriyiz. Bu iktidar yolsuzluktan başka bir şey bilmediği için, tüm ekonomiyi betona gömdüğü için halkın payına yoksulluk düşüyor. Buna son vereceğiz. Kentimizi biz yöneteceğiz. Kentimizi biz yöneteceğiz ki yoksulluk, işsizlik, kadına şiddet son bulsun. O kentler kadının, emeğin kenti olsun diye kendimizi de kentimiz de biz yöneteceğiz.
HDP’yi görmezden gelmek, düşmanlaştırmak bu iktidarın yöntemidir
Tüm Türkiye halklarına sesleniyorum; gelin kentinize sahip çıkın. Amed’de Van’da, Kars’ta, Hakkari’de HDP’nin kentine sahip çıktığı gibi, siz de İzmir’de İstanbul’da kentinize sahip çıkın. Siz kentinize sahip çıkarsanız bilin ki HDP yanınızdadır. HDP’yi görmezden gelmek, yok saymak, düşmanlaştırmak bu iktidarın yöntemidir. Bu iktidarın yöntemini taklit ediyorsanız siz de bu iktidarın değirmenine su taşıyorsunuzdur. Bu iktidarın değirmeni güçsüzdür. Gelin bu değirmene karşı güçlü olun, faşizmi yenin!
1 Nisan’da umut dolu geleceğimizin yolculuğuna çıkacağız
İşte HDP 31 Mart’ta bunu yapacak. Bugünden itibaren 31 Mart’a kadar 7 gün 24 saat çalışacağız. Her yerde örgütümüzü büyüteceğiz, güçlendireceğiz, sandıklarımıza sahip çıkacağız. Eksik sandık bırakmayacağız, müşahit olacağız, mahallelerde ilçelerde görev alacağız ve çok güçlü bir seçim çalışmasını hep birlikte sürdüreceğiz. Çünkü biliyoruz ki 31 Mart’ta irademizi sandığa götürdüğümüzde geleceğimize sahip çıkacağız. 1 Nisan’da o umut dolu geleceğimizin yolculuğuna çıkacağız. Önce yerellerde sonra Türkiye’de büyük bir dönüşümü başlatacağız. Demokratik bir Türkiye için bugünden yarına mücadelemizi sürdüreceğiz. Kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Her şeye rağmen asla vazgeçmedik. Ne diz çöktük ne baş eğdik. O yüzden de diyoruz ki dost ve düşman bilsin ki kazanacağız, mutlaka kazanacağız.