Özer Topçu,  Ömer Faruk Eminağaoğlu, Rasim Yılmaz, Sami Özçelik, Salih Altun, Asuman Şahin Çelik, Ömer Şan, Bilal Kayabay ve Tekin Üstündağ yeni yıl için yazdılar.    

Özer TOPÇU

112Cb

Dışarısı buz kesiyor, ayazın kırağısı ağaçlara bahar getirmiş gibi. Nefesler verildikçe sanki insanlar sis salıyor.
Eksileri gösteriyor termometre. Kat kat giyinmiş insanlar, telaşlı telaşlı koşuşturuyor. Kimi dolmuşa, kimi otobüse, kimi tabana kuvvet.

Birde varlığını sokağın parçası sandığımız ve hep öyle algıladığımız sokak insanları. Birileri saraylarda yaşasın diye diyalektik gereği sokakta yaşaması zorunlu kılınmış, kendi dünyasını hiç kimseden umursamadan yaşamlarını idame ettiren sokak insanları…Çöplerde yiyecek arayan kediler, köpekler ve insanlar…

Birde güvercinler. Her gördüğümde Hırant’ı anlatan o barışın sembolleri. En kötüsü de “güvercinlere insanlar dokunmazlar” bilgisini, bilincini yerle bir eden o kan emiciler. Bir gün Suruçta, bir gün Ankara Garında, bir gün Diyarbakır’da miting alanında, Reyhanlı’da, Sivas Madımak’ta, Maraş’ta, Çorum’da, Trabzon’daki Santa Maria Kilisesi’nde, katliamlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Dün gibi bu günde Kürtler katlediliyor, göçe zorlanılıyor, aydınlar öldürülüyor, hapse atılıyor, kıyılıyor, sürülüyor…. Çocuklar katlediliyor, kentler bombalanıyor. Ve Tahir Elçi daha dün… Miray Bebek ağlatıyor yurdum insanını…

Binleri bulan iş katliamları. Hava alanı işçilerine yapılan devlet terörü, hak arayışının teröristlik sayıldığı, yandaş iş adamlarının devlet eliyle zengin edildiği, hiç bir iş hukukunun uygulanmadığı bu kesime işçilerin sömürülmesi için devletin sonsuz desteğiyle keyfi uygulamaların insafına bırakılmışlıkları. Hiç bir iş güvenliğinin alınmadığı şartlarda çalıştırılıp, hak taleplerine cevap olarak polis terörünü reva gördükleri insafsız bir süreçteyiz.

Parlamentoya cunta yapıyor ülkenin cumhurbaşkanı, kimse ses etmiyor. Muhalefet yenilmişliği kabul ederek giriyor her seçime, halinden de her seferinde memnun. Halk bitap ve harap. İşbirlikçiler mutlu. Jurnalciler, kalpazanlar, kara paracılar, tefeciler, tüfeciler mutlu…Üreticiler mutsuz, emekçiler mutsuz, işsizlik almış başını gidiyor. Özel sektör denetimsiz. İsteyen istediği gibi at oynatıyor. Kadınlar katlediliyor. Mollalar islam dinini kevgire çevirdiler. Birisinin var dediğine diğeri yok diyor, onun var dediğine de öteki yok diyor. Böyle bir istatistik yapacak olursak mollaların her dediğini doğru kabul edersek islam dini diye bir din kalmaz ortada.

Birde ne yaptığını bilmeyen Cumhurbaşkanı var ülkenin. Ülkeyi dört bir tarafından ateşe verdiler. Yetmemiş gibi birde yangına körükle koşuyorlar. Her demeçleri birilerine hakaret, her demeçleri bölücü, her demeçleri tehdit, her demeçleri şantaj, her demeçleri kin ve kan…!

2019’a girerken ülkemiz olan Türkiye, tepetakla gidiyor, maalesef. Krizin bir tek sorumlusu var ve onun adı Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Eyyy ülke halkı; Türkler, Kürtler, Lazlar, Hemşinler, Gürcüler, Türkmenler, Çerkezler, Rumlar, Ermeniler, Arnavutlar, Süryaniler ve bilimum zenginliklerimiz; Bu ülke RTE ve ekibine teslim edilmeyecek kadar değerliydi, bizler onun değerini bilemedik. Henüz azda olsa şansımız var. O da yerel yönetimler seçimidir.

Sokak sokak, ev ev meseleyi anlatmamız dileğimle… 2019’a girerken tüm dostlara güzel yarınlar dileğimle…. Saygıyla.

 

Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU

13428037_1361478137200977_8590506638972457277_n

Çağdaş Cumhuriyet anlayışından uzak AKP iktidarı, her geçen gün Cumhuriyet’e, temel hak ve özgürlüklere saldırılarını artırmakta, darbe dönemlerinden daha da öte baskı ortamı yaratıp, bu durumu da sürdürmektedir.

AKP faşizminden, yaşanan sivil darbe ve baskıdan kurtulmanın yolu, emek ve mücadele birlikteliği ile hukuk ve demokrasi içinde temel hak ve özgürlüklerin en etkin biçimde kullanılmasından geçmektedir.

Bu anlayışla verilecek mücadelenin aydınlık yarınları getireceğini belirtiyor, eşitlik, özgürlük, barış ve kardeşliğin yaşanacağı yeni bir yıl diliyorum.

 

Rasim YILMAZ

ry

Hoş gelişlerin ola 2019

Bir ülke düşünün;
-Siyasi partiler ve Demokratik Kitle Örgütleri açık; ama faaliyetleri yasak!
-Sansür yok gibi gözüküyor ama yazmak yasak, yazsanız yayınlayacağınız yayın yok denecek kadar az. Çünkü ya korkutulmuş, ya satın alınmış!
-Düşünce özgürlüğü var, ama düşünmek ve düşündüğünü söylemek yasak!
-Çevreyi, doğayı ve ormanı koruma adına zehir zemberek yasalar var ama ne hikmetse yer altı ve yerüstü kaynakları kapanın elinde kalıyor.
-Yargı var ama hoşa gitmeyen kararlar tanınmıyor! Kısaca: -Savaşların olmadığı…
-Dünya halklarının barış içinde kardeşçe ve mutlu yaşayacağı…
-Kadınların ve çocukların öldürülmeyeceği, taciz ve şiddete maruz kalmayacağı…
-Baskı ve sömürünün son bulduğu…

Geleceğin temsilcisi gençliğin işsizlik ve eğitim sorunlarının kökten çözüldüğü, geleceklerinin karartılmadığı…
-Kimsenin ırkı, inancı ve düşüncelerinden ötürü horlanmadığı, aşağılanmadığı ve suçlanmadığı, eşit, özgür insan onuruna yakışır koşullarda yaşayacağı…
-Ne Cumartesi anaları ne de asker analarının ağlamadığı, ağlamayacağı…
-Eşitsiz paylaşım, sömürü ve zulmün sadece anılarda kalacağı bir ülke özlemiyle; 2019 yılının tüm insanlık için mutluluk yılı olmasını diler saygı ve sevgilerimi sunarım.


Sami ÖZÇELİK

samiA

Yeni yılda benim de hayallerim var!…Çok değerli okurlarımız; 2018 yılı maalesef karnesinde çok kırıklarla, sınıfta kalarak mazideki yerini aldı..

2019 yılı ikmale bırakılmış bu kadar dersi verebilir mi?

Milyonlarca insan yeni yıldan o kadar çok şey bekliyor ve diliyor ki!..
Ben de yeni yıla hayallerimin listesini sunuyorum ve diyorum ki;
Bir hayalim var ve gerçek olsun istiyorum.
Türkiye artık ifade özgürlüğünde 150’inci sıralarda olmasın, adı tutuklu gazeteciler ile anılmasın istiyorum. Sanatın, bilimin özgür olduğu bir Türkiye hayal ediyorum.
Üstünlerin değil, Hukukun üstünlüğünün hüküm sürdüğü, laik, demokratik, gücünü cumhuriyetimizin temel ilkelerinden alan bir Türkiye hayali kuruyorum..
Adalet, bir kelimeden öte, partilerin adı yada birisine verilmiş isim değil; varlığımızın, toplum olmamızın, birlikte yaşamamızın ana merkezi, zemini, Fırat’ın kıyısında bir kuzunun kaybolmasıyla, Gediz’deki bir insanın “acaba o kuzuya ne oldu?” diyerek meraklandığı, üzüldüğü, hava gibi, su gibi, toprak gibi olmazsa olmazımız olduğunu hepimizin bilmesi ve sahip çıkması gereken çok önemli bir kavramdır.

Gökkuşağının yağmur ve güneşin aynı anda görülmesiyle oluşan renklerin tamamına dendiğini hepimiz biliyoruz..

 

Salih ALTUN

sa

Yeni Yılda

Barışı çağırsın bütün dalgalar
Silahları gömsün bütün mangalar
Eski yılda kalsın bütün kavgalar
Nefreti sökelim sevgi ekelim.

Gitsin ufkumuzdan yas bulutları
Kırağı çalmasın hiç umutları
Girmesin araya ayrık otları
Gönül bahçemize sevgi dikelim

İnsanları sevmek en kutlu sanat
Güzel duygulara takalım kanat
‘Öteki-beriki’ diyene inat
Rengârenk iplerden sevgi bükelim

Yağmur eşit yağsın bu yıl kırlara
Dostluğu yazalım tüm duvarlara
İnsanlığı bölen tüm sınırlara
Dikenli tel değil sevgi çekelim

İSYANÎ’m çözüm bul bilmecelere
Işık taşıyalım tüm gecelere
Dostluğun uğrunda en yücelere,
Uzayan yollara güller dökelim.
*
2019 güzelliklerle gelsin.
İyiye güzele doğru yürüyen tüm yolculara binlerce selam…

 

Asumn Şahin ÇELİK 

10919002_10153110678447179_7729827688282436759_n

Odayı saran odun kokusu, 
Dışarıda çiseleyen bir yağmur, 
Sıcak bir çay… 
Aklımda çocukluğumdan kalma bir masal.’’. . . 
Nazım Hikmet

Griye çalan bu soğuk havalarda çoğumuz bilgisayarlarımıza, televizyona, kitaplara sığınırız. Çalışanlar işlerinde güçlerinde koştururken biz emekliler de kendimize yeni meşgaleler buluruz. En çokta gündemi takip eder, yaşanılan adaletsizlikler, haksızlıklar, acı kayıplar yüreklerimizi titretir, huysuz ve çekilmez insanlar yapar bizi.

2018 yılının bitmesine iki gün kala düşündüm de bireysel mutluluklarım hariç, ülke için, yarınlar için mutlu olacak, taktir edecek ,umudumuzu yeşertecek hiçbir şey bulamadım. Belkide bu yüzdendir bitsin gitsin bu uğursuz yıl diyorum.

Uzaklarda kalmış çocukluğumun kış günleri geliyor aklıma. O küçücük ilçemizde çok kar yağardı. Babam memur olduğu için sabah kahvaltısı önemliydi. Erken kalkılır büyük bir telaşla kahvaltı yapılır ve yollara düşülürdü. ‘’Düşülürdü’’ demem  isabet oldu çünkü düşe kalka giderdik okula. Bahçede kartopu oynamak yetmezdi bize. Kış kıyamet demez okul çıkışı mahallenin çocukları toplanır kardanadam yapardık. Üzerinde evden aşırdığımız giysiler , elinde süpürge, burnunda kocaman havuç, ağız burun kömürden olurdu. O kardan adam bitinceye kadar arı gibi çalışırdık.

Bu ve buna benzeyen oyunlar bize ‘’işbirliği’’ yapmayı öğretmişti farkında olmadan. Sonra sıcacık bir sobanın dibinde bulurduk kendimizi. Sobanın üzerinde karanfil ve tarçın kokulu ıhlamur, fırınında ise ortadan kesilip tuzlanmış patates. Annemizin o gün için belirlediği başka yemekler…..Ama beni en çok ıhlamur ve patates mutlu ederdi.

Yılbaşının gelmesi ayrı bir heyecandı çocukken. En çokta bir yaş büyümek hoşuma giderdi. Ne acelem vardı bilmem ki….. Uzakta yaşayan akrabalarımızdan gelen, özlem kokan o kartpostallar. Simli…beyaz kar manzaralı olanlara dakikalarca baktığımı hatırlıyorum. Sonra rüyalarımda oralarda gezinir, Noel babaya rastlamayı hayal ederdim. Hayallerimiz uçsuz bucaksızdı. Doğanın koynundan büyümek böyle bir şeydi işte…

Çocukken kaydettiklerimiz gelecekte rotamız olur. Anılardan bahsederken kalemimiz bizi oralara sürükler. Aynen şu an benim yaşadıklarım gibi. Unuttuğumuzu sandığımız şeyler saklandıkları kuytulardan bize gülümserler. Yeni bir yıla girerken; Heyecan sıfır Umut sıfır (derken yine de bir milli piyango biletim var J) Gelen yeni yıldan beklentim yine sıfır. Belki yerel seçimlerde bir şeyler değişir kimbilir…?

Neyse….Gelen yıl gideni aratmasın. Kar beyaz günler diliyorum yüreğinde iyilik güzellik barındıran herkese.

 

Ömer ŞAN

Untitled-1

Yaşamak…
Mimik bir serçenin
kanatlarında

Yaşamın orta yerine
vururken kendinizi…
Umudunuzu ve inancınızı
kaybetmememiz
dileğiyle…

Olabildiğince sevgi dolu
mutlu bir yıl olsun…

 

Bilal KAYABAY

10574199_10152621587967328_2840435895563482819_n

Arın da Gel

Dünya denen fırıldak
Kan revan içindesin
Dön de şu haline bak

Zulanda kursağında
Bilmem kaç bin yıllarca
Bu kini yobazlığı
Yetmedi mi taşımak

Arın gel utancından
Başını yiyeceksin
Anlasana be ahmak

 

Tekin ÜSTÜNDAĞ

12670716_10154041467788516_108374960420483754_n

 

Yarın sabah uyandığımda
savaşların bittiğini, silah fabrikalarının yerle bir edildiğini, tüm dünya insanlarının ele ele tutuşup dans ettiğini…

Yağmalanan orman alanlarının tekrar orman olduğunu, yaban kelimesini kondurduğumuz hayatların başındaki yaban kelimesinin silindiğini…

Kendi müzikleriyle dans ederek akan özgür  dereleri  ve  nehirleri, kirlilikten arınmış gölleri ve denizleri…

Sömürü düzenin yok edildiği ve sınıfların olmadığı bir dünyayı…

Görsem diyorum.

Bir gün böyle bir dünyaya  mutlaka uyanılacak  ve o yılbaşılara bütün canlar, dağlar ve nehirler merhaba diyecek.

Bu özlemler içinde şimdiden  merhaba  diyorum 2019’a ve 2018’den daha kötü olmamasını diliyorum.

Kutlu olsun yeni yılınız