Genç nüfus başta olmak üzere, elinde imkân olan hemen herkes, kapağı yurt dışına atma çabasında. Son üç yıldır yüzlerce milyoner, parasıyla birlikte yurt dışına göçtü. Hükümete yakın dans eden ve her fırsatta övgüler dizen Sabancılar bile aile boyu Malta vatandaşı olmuş.

Reisin has dostlarının başında yer alan Ülker grubu   mal varlığını Adil Türk adaleti(!)nin elinin uzanamayacağı yerlere kaçırdı biliyor musun? Yıllardır ballı kaymaklı ihalelere kondukları halde, bankaların kapısına yatıp borç yapılandırması yapan büyük firmalar ayrı bir fasıl.

Ya siz, başka yere kaçacak hali ve imkânı olmayanlar. Kaçabildiği tek yer CHP’li belediyelerin idare ettiği  ve kaymak tabaka diye horlananların yaşadıkları il ve semtler olanlar. Sizler, bir masalcının sınırlarını çizdiği masal ülkesinde yaşamaya devam mı edeceksiniz hâlâ?

Masalcınıza lâf söyleyenlerin önüne kahramanca dikilip “Masalcımızı yedirmeyiz.” mi diyeceksiniz? Onunla beraber Suriye’ye sefere çıkacak, Afrin’e Münbiç’e mi gideceksiniz?

Deyin elbet, gidin elbet de şunu da düşünün. Bu yılbaşında  Taksim’e çıkamadınız. Çünkü ellerinde bayraklarıyla Suriye’li muhacirler(!) istila etmiş, Ensar’a yer kalmamıştı.

Biraz ekonomik sıkıntı , çokça açgözlülük nedeniyle tümü göçmen olan ucuz iş gücünü tercih eden iş insanları yüzünden, fabrikalara işçi olarak bile giremeyeceksiniz artık.

Boğazınıza dayanan palaları, göğsünüze doğrultulan namluları, yayın yasaklarına rağmen saklanamayan ırz düşmanlıklarını daha ne kadar görmezden geleceksiniz?

Can dostum; daha işin başındayız. Gördüklerimiz işin ucudur şimdilik. Hani çok sevdiğin ‘SAKARYA TÜRKÜSÜ’ şiiri var ya…Orada “Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya…” deniyordu ya… Sen, bir masalcının peşinde, öz vatanında parya olmaktan kurtulduğunu sanmıştın. Asıl paryalığın şimdi başladığının farkında değil misin?

Değerli kardeşim; elbette elde silah göçmen kovalamayacaksın. Bu sana yakışmaz. Üstelik suçtur. Ama söyleyecek sözün vardır ve bunu en kolay ve kimseden korkmadan sandıkta söyleyeceksin.

Konunun dinle süslenmesine, Ensar-Muhacir aldatmacasına kanma sakın. Mekkenin fethiyle ENSAR-MUHACİR olayı bitmiş, Muhacirler Mekke’ye dönmüştür. Suriyeli’lerin muhacirliği de bitmiştir. Şimdi asıl yurtlarına dönmeleri ve yanlış yerde, Taksim’de açtıkları bayrakları, Suriye’de dalgalandırmaları gerekir.

“KOCA BİR IMPARATORLUK BAKİYESI…” masalına da kanma sakın. Nihayetinde ‘BAKİYE’ ‘ARTA KALAN’ demektir. O koca imparatorluktan arta kalansa ancak sana yeter.

Şunu unutma! Türkiye bir göçmenler imparatorluğudur artık. Hükûmet  gözleri Avrupa’da olan bu kontrolsüz sürü üzerinden “Üstünüze salarım ha…!” diyerek Batı ülkelerini tehdit etmekte, onlardan tavizler koparmaktadır; ama bunun bize hiçbir faydası yoktur.

Ülkemiz, senin tahmin edemeyeceğin bir yere doğru gidiyor. Bu gidişi gören; ama durdurmak konusunda sorumluluk almak istemeyenler, sırtında yumurta küfesi  olmayanlar  de başka diyarlara gidiyor. “Giden gitsin, biz bize yeteriz.” mi diyeceksin. Siz size kaldığınızda birbirinizin boğazına sarılacağınızın farkında değil misin hâlâ. Tarikatların cemaatlerin birbirini kâfir ilan ettiği, devlet erkânının bile güvenlik kaygısıyla peşinde yüzlerce kuyrukla dolaştığı bir ülkede güvende olacağını mı sanıyorsun?

Yarın başın sıkıştığında sen nereye gideceksin kardeşim? Bir bak çevrene, gidecek yerin; seni oraya götürecek, orada geçindirecek paran var mı?

Yapma sevgili kardeşim. Kendini yakma. Dünyadaki işin, sandığın gibi tüccar mantığıyla ibadet edip cennette hurilerle dolu köşk kazanmak değildir senin. Yaşadığın dünyayı cennete çevirmektir asıl görevin. Bunun için de cenneti yüreğinde inşa etmelisin önce. İyi de birilerinin içine kin-nefret doldurduğu, öteki-beriki ayrımını yıllardır kazıdığı yüreğinde cennete yer mi kalır?

Bu toprakların asıl sahibi sensin kardeşim. Peşkeş çekilmesine izin verme. Bu memlekette insanca yaşamak en temel hakkındır. Oysa birileri durmadan senin cenazende saf tutuyorlar. Ülkenin tüm cenazelerini kaldırmak sana düşüyor hep. Sen kendini buna mı lâyık görüyorsun?

Bırak ötekini berikini. Armudun sapını, üzümün çöpünü. Dostça, teklifsizce sarıl kardeşine. Geleceğine kendi ellerinle sahip çık.

Salih ALTUN