Ömer ŞAN

Rize Çayeli’nin Senoz Vadisinde HES’lere Karşı Mücadele Eden Köylülerin Yaşam Mücadelesini Görmezden Gelen Bakanlık, Bir Skandala Daha İmza Attı!

HES’lere Karşı Açılan Davadaki Bilirkişi Raporları ile Milli Parkların ‘Koruma Planı’na Karşın Bakanlık, Sesli HES Projesi İçin ‘ÇED Gerekli Değil’ Kararı Verdi…

Fırtına Vadisi ile İkizdere Vadisindeki hidroelektrik santrali (HES) projelerinden sonra ilk projelerin geliştirildiği Çayeli Senoz Vadisi, HES sarmalından kurtulamıyor. Vadi, bölgedeki taşocağı ve HES çalışmaları nedeniyle ‘Doğal SİT Alanı’ olma özelliğini yitirirken; Bakanlıkların birbirlerinden habersizce yaptığı işlemler, yargı kararları ile bilimsel raporların yok sayılması ise yeni skandalları ortaya çıkarıyor.

Vadide yapımı tamamlanan ve yapım aşamasında olanlar ile proje aşamasındaki HES’lere karşı 15 ayrı dava açan ve bunların 12’sini kazanan köylüler, yaşanan gelişmeler karşısında şaşkınlıklarını saklayamıyor.

aali-kork-temaVadi Katlediliyor!

Rize akarsuları için Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce bölgede çalışma yapıldığını anlatan, TEMA Rize Temsilcisi, Yüksek Elektrik Mühendisi Ahmet Ali Kork, “Bu çalışma, ‘Rize İli Karadeniz Alabalığı Tür Koruma Eylem Planı’ adıyla Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce, Aralık 2013’te yayınlanıyor. Raporda Çayeli Büyükdere (Senoz Vadisi) için yapılan değerlendirmede; ‘Nehir ağzından itibaren yoğun yerleşim, sanayi bölgesi, kum ve beton üretim istasyonlarının çok yoğun olduğu oldukça bozulmuş bir akarsu yatağı mevcuttur. Diğer taraftan Çayeli Bakır Maden İşletmesi de bir akarsu yatağı üzerindedir. Diğer taraftan üst kodlar ise yoğun baraj inşaatları sırasında dere yataklarının bozulması, daraltılması, beton araç ve mikserlerinin dere sularında yıkanması ve su kaynaklarının kullanılması veya aktarılması nedeniyle balık yaşamı bakımından çok fakirleştirilmiştir. Bu yüzden balıklandırma yapılmış ancak akarsuyun sadece bozulmamış kollarında S.rizenensis örneklerine rastlanılmıştır’ tespitleri yer aldıyor” dedi.

Anlamak Mümkün Değil!

Raporda ayrıca, “Vadideki yan kol Seslidere akarsuyu için, ‘Bu kolun oldukça iyi bir S.rizeensis üreme, barınma ve beslenme bölgesi olduğu görülmektedir. Korunması gereken bir küçük deredir’ tespit ve önerisi yer alıyor” diyen Kork; bu ifadeye karşın aynı Bakanlığın, aynı akarsu üzerinde yapımı planlanan ‘Sesli Regülatörü ve HES Projesi’ için 31.07.2017’de, ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’ ve onayı ile işlem tesis ettiğine dikkat çekti.

Bu işlem üzerine Vadi halkının, onca emek ve mali külfetle bir kez daha ve 15. kez mahkemeye gitmek zorunda kaldığına işaret eden Kork, “Bu nasıl bir yönetim ve idare anlayışı, anlamak mümkün değil” diye de tepkisini dile getirdi. Kork ayrıca, söz konusu Bilirkişi Raporu ile Koruma Eylem Planının önceki gün ellerine geçtiğini de belirtti.

seslidere-akarsuyu Bilirkişi Raporu da Dikkate Almıyor!

Yaşanan gelişmeler üzerine açılan dava dilekçesinde önemle dile getirdikleri ‘havza planlaması’ konusunun Bilirkişi Raporunda değerlendirilmediğine vurgu yapan Kork, “Dava dilekçemizde ifade ettiğimiz üzere konu yürürlükteki kanun ve yönetmenliklerin gereği olduğu gibi Senoz Vadisi özelinde, geçmişte verilmiş yargı kararlarının da gereğidir! Senoz Vadisinde, geçmişte benzer HES projelerini de içeren doğa korumaya dönük Rize İdare Mahkemesinde, 14 ayrı dava açılmış, bu davalarda verilmiş kararlarda Havza Planlaması yapılması gereği olduğu vurgulanmış ve bu kararlar Danıştay tarafından da onanmıştır. Söz konusu Sesli Regülatörü ve HES projesinin de yer aldığı alanda, Büyükdere üzerinde planlanan Kayalar Regüatörü ve HES projesi için, Rize İdare Mahkemesinde açılan davada Mahkeme, 30.06.2010 gün, E:2008/362 ve K: 2010/310 nolu iptal kararında, ‘uyuşmazlığa konu proje ile aynı vadide planlanan diğer projeler birlikte değerlendirilerek kurulması planlanan santral ve eklentilerinin çevreye vereceği zararın kapsamlı bir ÇED çalışması ile tespit edilmesi gerekirken, bu hususlar göz ardı edilerek, yapılacak projenin sadece kurulu gücü baz alınarak Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen 26.11.2007 tarihli ÇED Gerekli Değildir kararı verilmesinde hukuka ve mevzuata uyarlılık görülmemiştir’ ifadesine yer vermiş ve Danıştay 14. Dairesi de iptal gerekçesine vurgu yaparak kararı onamıştır” dedi.

Bilimsel Üzüntü!

Bütün bu yargı kararlarına karşın ve söz konusu son davadaki Bilirkişi Raporunun sonuç bölümünde ise mevcut olumsuzların, ÇED Yönetmenliğine uygun olarak yerine getirileceğinin, HES Proje Tanıtım Dosyasında yer almadığına vurgu yapılıp, kanaat getirildiğine işaret eden Kork, “Raporu hazırlayan bilim insanları, ‘takdirlerinize saygı ile arz ederiz’ ifadeleriyle, HES’in iptaline ilişkin talebimizi askıda bırakmıştır. Üzüntümüz, ülkenin en önemli üniversitelerinde görev yapan bilim insanlarının konuya dair olumsuz görüş ve kanaatlerini raporda dile getirmiş olmalarına rağmen, raporun sonuç bölümünde iptal için net karar belirtmemiş olmalarınadır” dedi.

Şeytanın Bile

Vadi sakinlerinden Yahya Bilgin ise, Bilirkişi Keşfine Senoz Derneği Çayeli temsilcisi Mehmet Baltacı ile katıldığını kaydederek, “HES deyince baraj gelirdi aklıma. Değilmiş. Bildiğiniz inşaat. Seslidere’deki HES suyu, can suyunu öldürmekmiş meğer. Seslidere, kaynağından çelik bir boruya alınacak, böylece can suyunun yüzde 80’inin hava ve doğa ile ilişkisi kesilecek, doğanın ekolojik dengesi bozulacak, cennet bitki örtüsü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacak. Yıllardır aklımıza gelmemişti can suyunun da öldürülebileceği. Şeytanın bile aklına gelmez ki” diye konuştu.