Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’liler ülkeyi batırdılar.

Etraflarında bir çok kişi onlardan ihale alıyor, kimisini işe almışlar, kimisi işe gitmeden belediyecelerce, İşkurca maaşa bağlanmış.

Bunların sokaklarda onları desteklemesini anlarımda, çiftçiyi, köylüyü, emeğiyle çalışanın onları alkışlamasını, sokaklarda onlara itibar etmelerini asla anlamam.

Ülkeyi yaşanmaz hale getiren bu iktidara, yerel yönetimler seçimlerinde oy vermeyerek, muhalefeti destekleyerek, ülkeye verdikleri zararın hesabını sormak bir vatani görevdir. Sormak bir vatani görevdir, çünkü, ülkedeki üretim kanallarının hepsini yabancılara sattılar. Ülke borcunu ödeyemeyecek duruma düşürüldüler. Yarın “fedakarlık yapın, bu ay maaş almayın” diyecekleri kesin. Daha sonra da “maaşları hiç ödeyemiyoruz” diyecekleri aleni görünüyor. Bunu yapacak çünkü, kentte yaşayanların çoğunluğunun köylerinde arazileri var. Maaş vermeyince önceden ayarlanmış kişiler köylerdeki arazileri çok ucuza kapatarak, iktidar eliyle yağmayalayacaklar. Bu diğer ülkelerde böyle oldu, bizde de böyle olacak.

Kısacası Recep Tayyip Erdoğan’ın misyonu, devletin ve halkın elindeki mal varlıklarını, onların elinden alıp, dünyanın en büyük kapitalistlerinin eline geçirecek bir ortam yaratmaktır. Devletin elindeki mal varlıklarının hemen hemen hepsini verdi. Sırada vatandaşın elindeki topraklar var.

Plan şu; Kentte yaşamayı cazip hale getir, köyleri boşalt. Nüfusun %80 civarı kentlere göçünce oradaki yaşamı zorlaştır, köye geri kaçma kanallarını da tıka. Örneğin tarımla uğraşanı yine o kapitalistlerin ürettiği tohuma, mazota, gübreye, ilaca fahiş fiyat ödet, onları borç batağına sok, onu gören kentte yaşayana köyünü umut olmaktan çıkart ve günlük yaşamını bir süre daha idare etmek için köydeki tarlasını, tapanını sattır.

İşte Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkem ve ülkem halkı için muradı budur. Şimdi siz önden buyurun…