Şiir dilinden insanı, insanlığın sorunlarını, toplumsal duyarlıkları kovan, bunları slogan sayıp bireysel açmazlarını, sefil hallerini, şiirin olmasa olmazı sayan şiir komiserleri hep vardı var olmayı da sürdürüyor.
İnsanlar da toplumsal sorunlar yerine, başka insanların özellerine hastalık ölçüsünde meraklıdırlar. Bunu bildikleri için de birileri özellerini dramatize ederek, şiirinin odağına koyuyor. Arz talep meselesi mi diyelim
Şiirin gücünü fark edip onu da kendi çıkarlarına hizmet eden bir bir silah olarak kullanmak isteyen ve bunda da oldukça başarılı olan güç çevreleri, bu tür şairleri – şiiri parlatıp dayatıyor topluma.
Bu durum her türlü gücü elinde bulundurmak isteyen çevrelerin kendi çıkarları açısından anlaşılabilir. Ya o egemenlerin değirmenine aşkla su taşıyanlara ne demeli. Bu da bir “biat” değil midir.
İnsanlık, özellikle de coğrafyamız kan revanken, insana – topluma ilgisiz, içinde yürek atmayan “has şiir” dedikleri, zorlama imgeler yumağı şiirimsiler döktürüp laf ebeliği yapanların bunca şakşakçı müridinin olması hayra alamet değildir.
Bu durumda şiir adına da insanlık adına da tasalanmamak mümkün müdür.