CHP, Milas Belediye Başkanı gibi yaratıkları nerden bulmuş, çok mu aramış?

İnsanlığın tarif edilemeyen bu hali, hep CHP’de görülüyorsa, bu durumun ilk teşhisi şöyle yapılmalı; Bu durum, Deniz Baykal ile başlayan kıyım furyasının, hala sürüyor olmasının sonucudur da diyebiliriz. CHP’yi kendi ilkelerinden uzaklaştırıp, ilkesizleştirmenin sonucudur da diyebiliriz.

Bu güne kadar CHP’de politika yapmak isteyip, mevcut yönetimlerce çeşitli katakulli yapmak suretiyle, politika yaptırmasının önü kesilenleri bir araya getirseniz, değil Türkiye’yi, dünyada kaç devlet varsa hepsini yönetecek kadar insan eder. Hem de dünya bu günden çok çok ilerilerde olurdu. O insanların önlerinin kesilmesinin organize bir eylem olduğu inancındayım. Onlar siyaset sahnesinde olduğu sürece, ne cehaletin temsilcisi Recep Tayyip Erdoğan, ne de onun etrafında donunu çekmekten aciz, sümsük kimseler siyaset sahnesinde olabilirlerdi.

Önce, planda ki muhalefet partisinin elemanları kalitesizleştirilecekti ki, işbirlikçi iktidar elemanlarının cehaleti halk tarafından aleni görülmesin. Bu gün CHP’ce aday gösterilmeyen kimselerin sağa sola yalpalanmaları bundandır.

ABD, 1928 Büyük ekonomik krizini, Cumhuriyet Halk Partisinin “devletçilik” politikasını uygulayarak çıkmıştır. Hiroşima, Nagazaki Atom bombasıyla yerle bir olan Japonya CHP’nin devletçilik politikasıyla süper güç olmuştur. Yine 2. Dünya savaşından sonra Almanya, kısmen devletçilik politikası uygulamıştır.

Hepsinden önemlisi de, bizim gibi ülkelerde piyasayı serbest yaparsanız, ülke zenginliklerinin uluslararası şirketlere geçeceği herkesçe bilinir. Netice de ülkemiz bunun için canlı örnektir. Serbest piyasa ile neyimiz var, neyimiz yoksa elimizden alındı. O kadar varlığı vermemize rağmen, ülke serbest piyasayı kabul ettiği an ki borçtan yüzlerce kat daha borçlanmıştır. Yani o kadar fabrikamız satılmamış olsaydı, rantabl çalıştırılsaydı, ne borcumuz olacaktı, ne de onca varlığımız başkalarının elinde geçecekti. Sömürgesi olmayan ülkeler devletçilik politikasından vazgeçtiği an, sömürgeleşir. İşte ülkemiz Türkiye.

Her şeye muhtacız. Bu durumda ülkemizin bu krizden kurtulması için, devletçilik ve halkçılık ilkelerinin tavizsiz uygulanması gerekir. CHP bu gün tam da bunu savunmalıdır. Öyle ” tanzim satışlar 70’li yıllarda kaldı” deme saçmalığıyla bu halka umut olunamaz.

AKP’nin bütün politikaları yanlıştı. Ülkeyi batırdı. Eyvallah… Ancak, batan bir ülkenin devletçilik ile ayağa kalkacağını gördü. Gördü ve “tanzim satış”ları kurdu. Yani, AKP ömründe ilk defa CHP politikasına sığınmış oldu. CHP tarafından övünülmesi gerekirken eleştiriliyor. Sağa sağa kayıp AKP’ye benzemek yerine, kendisi olsa, iktidar olmaması için hiç bir sebep yoktur.

Güney kutbu, kuzey kutbu gövdeden ayrılmış, kutupsuz dönen bir gövdeye benzetiyorum, CHP’yi… CHP, tarihinde en büyük ihanete, eski Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen tarafından uğramıştır. Ne yazık ki, o Doğan Taşdelen’in oğlu, kazığı bile aday koysan kazanmama ihtimali olmayan Çankaya Belediye başkanı yapılmıştır. Bu seçimde de yeniden aday yapılmıştır. Babasından oğluna ne diyebilirsiniz ama, arkasında babasının olduğunu ben dahil herkes biliyor.

Aslını inkar eden asılsız kalır, kendine dön CHP.