Hepiniz yanlışsınız. Aday belirleyenler de yanlıştır ve şaibelidir, aday olamayıp, kirli ilişkilere girenlerde. Tabi ki CHP’den bahsediyorum. Daha önce seni aday yaptıkları yöntemlerle aday belirlemesi yapıldı. Seni değil başkasını tercih etti. Seni tercih ederken de, şu an senin durumunda olanı, yani aday yapılmayanı üzdü, seni sevindirdi. O gün, sana göre çok şahane olan parti, ne oldu da bu gün kötü oldu?

Benim izlediğim partide demokrasi adına da bir gelişme olmadı, var olandan geri giden bir negatif durum da olmadı.

Zaten sorun da burada başlıyor. CHP sosyal demokrat parti olamıyor. Sen belediye başkanı olduğunda da öyleydi. O süreçte kaç defa itiraz ettin? Kaç defa partinin sosyal demokrat parti olması için çaban oldu? Bunu yapmak yerine futbol takımı gibi işlettiniz partinizi, başkanlığını yaptığınız belediyeleri.

Ve gün geldi, kiminiz bir dönem, kiminiz iki dönem, kiminiz üç dönem başkanlık yapmıştınız. Ne yazık ki bu defa da, önce seni tercih eden merkez, seni tercih etmedi. Yetkisi var dı ve etmedi. Daha önceki seçimde seni tercih ettiği gibi…

Hiç tartışmasız; Sen dava adamı olsaydın, partinin bu kararına ses etmezdin. Bir başka partilinin de bu görevi yapmasına fırsat verirdin. Ama sen bunu tercih etmek yerine, AKP’ye payanda olmak için, DSP’den aday oldun. Vay efendim o da sosyal demokrat partiymiş gibi, ipe sapa gelmez savunma yapmazdın.

Refah Partisi, DSP’yi 1999 Ankara seçimlerinde muazzam kullanmıştı. Hatta büyük meblağlarda paraların döndüğü bile konuşuldu. Şu an, Çankaya Belediye Başkanı ve adayı olan Alper Taşdelen’in babası, Eski Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen, o zaman ki DSP’nin büyük şehir belediye başkan adayı olmuştu. Bu kirli ilişkileri ise İ. Melih Gökçek’in kurduğu herkesçe bilinmektedir. CHP, o seçimi 30.000 oy ile kaybetmiş, DSP ise, 170.000 oy alarak RP’ye hizmet etmişti. Geçimini ve varlığını bu kirli ilişkilerin geliriyle sürdüren DSP ve onunla yine kirli ilişki kuran, bu anasından belediye başkanı olarak doğduğuna ve öyle ölmesi gerektiğine inanan, çıkarcı, asalak kimseler, toplumun en tutarsız, kişiliksiz bedbahlar olduklarını net olarak görünmektedir.

Demem o ki; CHP, bir karar vermeli. Ya AKP’ye benzer ihale partisi, tek adam partisi olacak, ya kendine münhasır oligarşik bir parti olacak, ya da sosyal demokrat bir parti. Şu an ki görünüşü ilk ikisine daha yakın.

Sol ve sosyal demokrat parti olmak için de yeniden bir yapılanma gerekmektedir. RTE faşizmini de, ancak böylesi radikal yapılanmalar ve eylemler sonucu öteleyebilirsiniz.

Siverek aşireti İyi Parti Başkanının ahbapları olmasına rağmen, Mehmet Ağar’ın suç ortağı bir aile olmasına rağmen, o aileden birisinin CHP’den aday olması, hangi kirli ilişkiler sonucu yapıldığı anlaşılır ve o adaylık reddedilirse, CHP’nin sosyal demokrat parti olma olasılığı artacaktır.

Sosyal demokrasinin ilk adımı ise siyasi demokrasidir. Siyasi demokrasinin olduğu yerde zaten aday belirleme sorunu olmaz.

Özer Topçu