İŞ YAPARIM DERKEN ÇİŞ YAPMAK

Şu Âdemoğlu ne tuhaf yaratıktır. Ezikliklerini örtmek, ben’ini tatmin etmek için başvurdukları yöntemler, kendilerini daha gülünç, daha zavallı duruma düşürür.

Fare kadar korkak fırsatçıya, kahraman; tarla sıçanından ödleğe, cesur; arsız hırsız kedi gibi birinin, aslan; yanar döner, her kılığına giren bukalemun gibi birinin, mert; tembel hayvan kılıklıya, çalışkan gibi adlar taşıması ne gülünç ne acınası bir durumdur.

Hele de dün sövüp saydığı, söylemedik söz bırakmadığı birilerine kapılanıp köpekliğini yapan alçak sefil birinin, âsil diye anılması, ne trajikomik ne dramatik bir durumdur.

Bazı ilkel kabileler, doğruyu yapıyor. Çocuklar, belli bir yaşa geldiğinde, hak ettiği adı veriyorlar. Bunu bidüşünmek gerekmez mi.

HER ZAMAN KEŞİŞ KETE YEMEZ

Bir zamanlar oynanan “van munit oyunu” bir kesimde bir hayli prim yapmış; baş oyuncu milli kahraman muamelesi görmüştü, tapınacak birilerini arayanlar tarafından.

Sonra gene eyyamcı biatçılardan biri istediği neyi alamadıysa oyunun bir mizansen olduğunu ayrıntılı olarak ifşa etmişti.

O rüzgâr epeyce tavsadı. Şimdi yeni bir rüzgâr gerek yelkenleri şişirmeye. Hem de her zamankinden çok daha

fazla. Çünkü patates soğan patlıcan, beka meka falan filan, kurtarmaya yetmiyor çöküntüyü.

Bu kez Netanyahu katıldı bildik oyuna. Düğün değil bayram değil, eniştem beni niye öptü diyen hesabı; durduk yerde, Netanyahu, niye sataştı, reyizi.

Her zaman papaz pilav yemez.Bu paslaşmadan gol gelmez.

SÖYLEDİKLERİ DOĞRU DA…

Evet, elhak söyledikleri doğru.Ülkede bir beka sorunu var.Var da yeni bir sorun değil.Bu sorun on yedi yıldan beri açık bir yara olarak kanamaktadır.

Bu yağma bu yalan bu talan bu aldatmaca, sürüler halinde üç kuruşa gönüllü aldanmaca var oldukça var olacaktır.

Bu gerçeği, aklını kullanan, olan bitene kör bakmayan, dinini imanını üç kuruşa satmayan her insan görür.

Beka sorunu yok diyenler, nasıl bu gerçeği görmez. Görmedikleri sürece, onlardan da bir halt olmaz.