Hani ağzımızı açtıkça ABD’ye verip veriştiririzya, esas merkezin İngiltere olduğunu unutmayalım. Burjuva demokrasileri savaş, kan ve sömürü üzerine bina edilmiştir. İngiltere–ABD her zaman baba oğuldur. İlk ve son sözü o söyler. Kökleri en derin olan devlettir. Kapitalizmin babasıdır. ABD, ülkemizin askeri kanadıyla ilgili, İngiltere yönetsel alanıyla (mülkiye) ilgilidir.
Ülkemiz, ABD ile İngiltere’nin özel ilgisi sonucu yörüngesinden çıkmıştır. Savaşla Çanakkale’yi geçemeyince, defalarca İngiliz oyunu kurmuş, İkinci Dünya Savaşında yenilince de, ülkemizle özellikle ABD’nin ilgilenmesini istemiş, o da demokrasi yalanıyla, Demokrat Partiyi kurdurmuş, milliyetçi ve dinci işbirlikçilerin, zaten İngiltere ile kökten gelen ilişkilerini ABD kullanarak, karşı devrim hareketini başlatmıştır. Yıl 1946…
1950’de ise iktidar oldular.
Ülke hem milliyetçi, hem dincileştirilerek adeta sağcılaştırıldı.
Yöneticisinden vatandaşına hepsi bir taraftan ülkeyi yağmaladılar, bir taraftan da emperyalistlerin arzu ettikleri yasaları, kanunları yaptılar.
Günümüze geldiğimizde, görünen köy kılavuz istemiyor. Ülke adeta talan edilmiş bir virane…
Bu ihanetin aort damarları, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Onlara bağlı damarlar hayli çoktur. Üç önemli bypass sayılan askeri darbe de, yine onların eseridir.
Bu gün yapılması gereken şey, bu hesabın görülmesidir.
Ülkede milliyetçiyim, müslümanım, devletçiyim diyenler zina yaptılar.
Bunlar bu halka hesap verecekler. Vermezlerse, halk bu hesabı soracak, sormalıdır.
Kimse Çanakkale’de timsah göz yaşı dökmesin.
Bu hesap verilmeli.
Kimin kimle ne iş tuttuğunu herkes biliyor.
Bu halkı soğana, patatese hatta SAMANA muhtaç edenler, peşine on binleri bulan emniyet gücünü takıp, kent kent gezerek böğüremez!
Hesap ver! Bu halkı soğana, patatese, SAMANA hangi ihanet muhtaç etti?

Özer Topçu