Karga Gak Demeden
26-03-2019
Ömer ŞAN

Geçmişin yaşanmışlıkları bugüne ışık tutar, aydınlık saçar veya karanlıkla örtmeye çalışır… Ama gerçeklerin er yada geç gün yüzüne çıkmak gibi kimilerine göre kötü bir huyu vardır! Kurutamazsınız, siz kurursunuz! Her yeri karalayıp kendinizi paralayamazsınız, paralarsanız da akçeniz ak olmaz! Yalanla dünya kurulmaz ha…

Öyle kimsenin kara kaşı, kara gözünde değildir güç ve iktidar, para ve şaşa! Yalan, riya, iftira… Bu mudur dünya?

Bir de demokrasinin ilerisi, trene benzetir birileri! Söylemde tehdit, suçlama! Halkın oyuyla geleni kendi keyfine, işine uymadığına göre al, yerine eleman ata… Ne güzel dünya! Ver talimatı, al malumatı he…

Yapmayın o zaman seçim meçim! Bu nedir? Demokrasi tren, Türkiye de durak mıdır? Yeter artık yahu ayıptır! Yargı, hukuk, kutsal, din-iman, izan siz değilsiniz… Kullanılan ifadeler ayrımcılığın, faşizmin ta kendisidir! Ya yine birileri kandırıyor; yada siz bu milleti kandırıyorsunuz!

Bakın mesela AKP’nin Sivas Adayı Hilmi Bilgin, ildeki FETÖ’cü Ülfet Hukuk Derneği’nin, bu davadan yargılanmayan tek yöneticisi imiş! Aralık 17-25 sonrası toplantılarına katılmış olabilirim, diyor… Ardına da Devlet her şeyi bilir, gerekeni yapmadıysa onu da bilir demiş! Naklen yayında hem de… Ve bu tür suçlamalar yapılmamalı da demiş! Ne ilginç değil mi?

Ve bu aday, iktidar partisinin adayı… Genel Başkanı ve bakanları her gün meydanlarda muhalefeti ve adaylarını fetöş’çülükle suçluyor…Yetiyor mu, yetmiyor… Eski başbakan, meclis başkanı, bakan tutuyor, ‘terör’ yandaşı ve teröristlikle suçladıkları, ayrılıkçı terör örgütüne yamadıkları bir başka muhalefet partisi HDP’nin seçmenlerinden oy istiyor!

CHP ve İyi Parti’nin genel başkanları, adayları açıkça tehdit ediliyor.

Görevleri suçu aydınlatmak, suçluyu yakalayıp yargılamak olan zatlar, suçu ve suçluyu övüyor… Suç isnat ettikleriyle ilgili işlem yapacağına şikayet ediyor… Apaçık olarak iki kat suç işliyor!

Toplumun dini, milli ve ilahi değerleri ile dalga geçilircesine iftiralar atılıp, din ve kutsal kitap değiştiriliyor! Hele söyledikleri ‘yalan’ değil! Düpedüz iftira, şirk ve hainliktir! Bu işi yapan insansılar toplumdan dezenfekte edilmelidir! İnsanlığın ve yaşamın içine kaçmış virüstür bunlar. Bilin…

Doğu Karadeniz’e müjdelerle geldiler ama Rize’ye hava bastılar! Projeler, programlar diğer illere… Şimdi de Yaş Çay üreticisine müjdeler olsundu! Gene 3 kuruşa talim düştü kaderlerine…

Yaş çay ve fındıkta kullanılan azotlu gübre 2.500’ü geçsin! Ama Çaya zam mam yok! Akaryakıtta bas gaza… Genel Başkan Yardımcısı, bir zamanların Rize Milletvekili çay brifingi alırken, üreticinin her kilo yaş çayından prim kesen Borsa Başkanına demiş, zam olmayacağını.

Haydi şimdi Patlatın sandıkları, kırın rekorları! Yahu adayınızı da mı düşünmezsiniz hiç?

Yine üreticinin her kilo çayından prim alanlardan Ziraat Odası toplanıp, gübredeki fahiş fiyatları protesto eden iki kelimelik açıklama yapmış, “Gübre fiyatlarının aşırı derecede artmasını şiddetle kınıyor ve konunun her daim takipçisi olacağımızı üreticilerimizin bilgisine sunuyoruz” demiş.

Kim peki bunlar? Çaya yapılmayacak zammın üreticiye yansıması ne… Tık yok!

Ahhh CeHaPe Ahhh… Ülkenin Şeker Fabrikaları satılırken o kadar ses çıkardınız da Rize’ninkini niye engellediniz! Tam da bu arada yani ha… Bakın, 2017’de açıklama yapılmıştı 2018’de açılacak diye ama… 2019’un Mart’ı da gidiyor! Rize’nin Stevia’dan Şeker Fabrikası niye açılmadı? Bunu kim yaptı?

Geçtiğimiz 22 Mart, Dünya Su Günü idi… Ülkemizde de türlü etkinlikler yapıldı ama nafile!

Dünyanın suyunu bitirip kendine rant çekenlerin, bir damla suya muhtaç bıraktıkları çocuklara su tasarrufu telkin ettiği gündür Dünya Su Günü! Kutlanacak değil, Suya pranga vuranlara karşı mücadeleyi yüceltme gündür! Su yaşamdır, satılamaz! Dere ıslahına, HES’lere, suyun ticarileştirilmesine HAYIR!

Şimdi bir de, tam bu bulanık siyasi yavşamışlıklarda yumuşayan zırvalar var ya… Cumhuriyet ve O’nu kurup bugünlere ulaştıranlara laf ediyor kirli ağızlarıyla…

Bakın, Atatürk, bundan 100 yıl önce geometri kitabı yazmış!.. Ama bir bakın ki, 100 yıl sonra üçgenin iç açılarının toplamını bilmeyen yobazlar, Atatürk’ün kurduğu üniversitelerde Prof. Dr. unvanı ile Rektör oluyor. Bu kafalarla muasır medeniyetler seviyesini yakalayabilir miyiz… Meydan sizin!

Dr. Üstün Ezer’i bilir misiniz… Lösev’in neferi… Bakın ne diyor… Sesine ses veriyoruz: “Kulakları var duymazlar, gözleri var görmezler… Ama gerçek olan bir şey var, ‘Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste…’ Bütün Türkiye, Lösev’in yanında, Tam Ruhsat istiyor. Durmak yok, hayat kurtarmaya devam…” Siz ne dersiniz?

Ve sizce ne kadar ilginçtir bilmeyiz ama… Yemen’de, bugüne kadar 113 ayrı camiye düzenlenen saldırılarda, 2 bin 425 kişi hayatını kaybetmiş, 4 bin 576 kişi de ağır yaralanmış. Düzenleyenlerin hepsi de Müslüman imiş!

Ve son vurgu… Dedeleri asker kaçağı… Kendileri ve çocukları da çürük raporlu ve bedelli olan, soyundan sopundan belli ‘eşrafı ahkam’ zatları… Lütfen siz, Çanakkale’den, Zaferden, Vatandan, Milletten söz etmeyin!.. Çürük kokusundan nefes alamıyoruz!..

Ha, bir de hani bizim akçeyle işimiz olmaz ya… Siz de bırakın kara kaş, kara gözleri de oyuna gelmeyin, oyunuzu kullanın ha…