Hüseyin Esentürk

Hatırlarsınız 12 Eylül döneminde İbrahim Tatlıses, Kibariye, Küçük Emrah, Küçük Ceylan gibi sanatçılar türedi. Sözgelimi mağarada doğmuş, okuma yazması olmayan ve inşaatlarda türkü söyleyerek meşhur olmuş, uçakları, otobüsleri olan, tüm toplumun gıptayla baktığı sanatçılar çıktı ortalığa. Gazetelerde manşet manşet, televizyonlarda boy boy haberleri çıkıyor. Millet onlara bakarak okumanın yazmanın gereksizliğine karar vermeye başladı.

Okuyup yazan araştıran insanların hapislerde çürüdüğünü görünce iyice okuma yazma ve araştırmadan vaz geçtiler. Bu cahil insanların öz güveni o kadar gelişti ki okuyup araştıranları küçümseyen yaklaşımlar sergilediler. “Urfa da Oxford vardı da biz mi okumadık,” yani siz okudunuz da ne oldu. Uçağınız mı var otobüsünüz mü? Darbe dönemlerinde, istibdat dönemlerinde karanlık iktidarlar bu tür haberleri ve kişileri cilalayıp halkın önüne sürerler. Çünkü beslendikleri kaynak bunların cehaletidir. Bu toplum çocuk bankerleri, saadet zincirlerini, dönem dönem toplumun dikkatini çekip aldandığı, parasını kaptırdığı devlet destekli şebekeleri de gördü. Bu toplum işini bilen küçük Turgutları, küçük Hüsamettinleri gördü.

Cehaleti silah olarak kullananlar var ki bilgiyi küfür, bilgili olanı düşman olarak görürler. Sanatın içine tükürürler. Heykel yıktırırlar, kitap yasaklatırlar, bilim insanlarından nefret ederler, içerlerde çürütürler.

Victor Hugo “bilgisi olmayanın, fikri de olamaz” demiş ya, biz de öyle değil. Bilgisi olsun olmasın önemli değil. Dünyanın en büyük fikir adamları bu bilgisi olmayanlar arasından çıkmış sanki. Her konuda fikri var. Ukala, tepeden bakıp aşağılayan cahil cühelalarla dolu toplum haline dönüşmüşüz. Cahil cesareti derler halk arasında. Düşünmeden uygularlar.

Sorgulamadan biat ederler. “Öl de ölelim” “vur de vuralım” “kır de kıralım” kefenlerimizi giydik geldik.” Diye meydanlarda naralar atarlar.

Ancak eğitim seviyesi arttıkça bu cesur cahiller ordusu azalmakta ve bunlardan beslenen karanlık zihniyetlerinde hareket alanı daralmaktadır. Biat kültürünün yeşermesi ve gelişmesi için cehaletin kutsanması gerekiyor. Bir sözde Prof. bile okumanın araştırmanın kötü bir şey olduğunun propagandasını yapabiliyor.

Diyanet İşleri bu anlayışın alt yapısını oluşturmak için elinden geleni yapıyor. Eğitimin tarikatlara devredilmesi bile başlı başına niyet beyanıdır. Resmi nikâh işlemlerinin müftülüklere ve imamlara verilmesi kendini bilmez fetvacıların küçük yaşta çocukların evlenilebileceğine ilişkin fetvaları havalarda uçuşmaya başladı. Anasının dizinden tahrik olan, ensest ilişkileri fetvalaştıran sapık din adamları türedi. Televizyonlarda sular seller gibi ağlayan, bilmem neresine su kaçınca abdestinin ya da orucunun bozulup bozulmayacağı konusunda açık oturumlar düzenleyen, kadının kırmızı donu hakkında bilimsel veriler açıklayan şarlatanlar tüm gündemi doldurmaya başladı.

Cehalet bu ülkeye giydirilmiş deli gömleğidir. Sırtımızdaki bu deli gömleğini çıkarıp atmadıkça geleceğimize ilişkin doğru kararlar veremeyiz. Hiç okumayan, araştırmayan, sorgulamayan ancak her şeyi bilen her konuda görüş ifade eden ön yargılı insanlar topluluğu haline dönüştük.

Bu deli gömleği sırtında olanların kendi görüş ve düşünceleri, yaşam biçimleri o kadar doğru ki kendinden olmayan, kendi gibi yaşamayan, kendi gibi düşünmeyen herkesi “hain”, “düşman” “öteki” ilan ediveriyorlar.

O kadar kolay yalan söylüyorlar ki sonunda kendi yalanlarına kendileri bile inanıyorlar. Kutsiyetler onların perdesi. Ne yaparlarsa yapsınlar hırsızlık, arsızlık, namussuzluk, soysuzluk, düzenbazlık, hokkabazlık hepsini kutsiyet perdesi ile örtüveriyorlar

Ülkenin ve toplumun geleceği ıskalanmış, aydınlanmanın önü kesilmiş karanlığın iktidarı yaratılmış durumda.

Bu iktidar liyakatı yok etmiş, işin ehillerine teslim edilmesi gerekirken, torpilin ve kayırmacılığın revaçta olması sağlanmış. Aile boyu devlet olanakları pay edilmeye başlanmıştır. Oğul gemicikler, kız danışman, damat para babası, emmioğlu büyükelçi, dayıoğlu başkan, kayınço müşavir, kısacası tüm akrabalar bir yerlerde akbaba olmuş durumda.

Karanlığın iktidarı cehaletin kutsanıp yüceltilmesine bağlıdır. Bunca zulmü zorbalığı hırsızlığı arsızlığı örten kutsiyet perdesi yırtılmak üzeredir. Aydın, ilerici, devrimci, demokrat insanların yapması gereken cehalet ile mücadele etmektir.