Metin Gümüş

Niccolo Macihavelli’in (Makyavel) Prens adlı kitabı ölümünden 5 yıl sonra (1532) de yayınlandı. Kitapta, (bizim bir zamanlar severek okuduğumuz Viktor Serge’nin Militana Notlar kitabı misali) Prenslere Notlar anlamında yarının Kral, Hükümdar ve Padişah adaylarına öğütler veriliyordu. Bu kitapta dillendirilen anlayışa, zamanın entelektüel dünyası “yöneticilere şeytani öğütler veriliyor” diye karşı çıkmışlardı. Buna rağmen bu kitap yayınlandığı tarihten bu yana bir çok Kral, Hükümdar, Padişah ve Prens’in kılavuzu oldu.

Zaman içinde toplumsal gelişim ve evrim gereği Krallık, Hükümdarlık ve Padişahlıklar; (nesli tükenmekte oluo korumaya alınan canlılar misali dünya üzerinde günümüzde de tek tük örnekleri kalmış olsada) hepsi zorlu ve kanlı mücadeleler sonucu birer birer yıkıldılar. Yerlerini seçimle işbaşına gelen hükümet sistemlerine bıraktılar.

Bu insanlık tarihi açısından önemli bir gelişmeydi. Seçimler yapılıyor, artık iktidarları halk belirliyordu.Buna demokrasi deniliyordu. Ama halk bazı yerlerde seçimle belirlediği iktidarı aynı kolaylıkla seçimle iktidardan indiremiyordu. Çünkü bazı iktidarlar halk iradesini manipüle ederek iktidar da kalma becerisini geliştirdiler.

Bu yüzden bu dönem demokrasilerini ironik bir dille iki şekilde tanımlayanlar oldu.

1 – Seçimle iktidarların değiştiği demokrasiler,
2 – Seçimle iktidarların değişmediği ‘demokrasiler.’

Makyavelin sözkonusu eseri bu kez seçimle işbaşına gelip, seçimle yönetimi terketmek istemeyen diktatörlere kılavuz olmağa devam etti. Bu yönetimler iktidarda kalmak için, Makyavel’nin görüşlerini daha sistamatik hale getirip, sistemli bir propaganda yöntemi geliştirdiler. Bunların en ünlüsü de, kendi ihtirasları için dünyayı felaketlere sürükleyen Hitler ve onun propaganda bakanı Gobelstir.

Bunların geliştirdiği ve sistematize ettiği Makyavelist mantığın özü şudur:

  1. Amaçlar kullanılan yöntemleri mübah yapar. Amacın kutsiyetinin bir önemi yoktur. Amaca ulaşmak için her yol mübahtır. Hiçbir engel seni amaçlarını gerçekleştirmekten geri bırakmasın. Bu amaç için yapacağın ahlaki ve ahlaki olmayan her şeyi yap. Amacına ulaşınca bunların önemi kalmaz unutulur gider.
  2. Yalanı stratejik bir silah olarak kullan. Yalan ne kadar büyük olursa, inananı da o kadar çok olur. Yeterki aynı yalanı daha çok tekrarla şöyle. Hatta bir müddet sonra kendin bile bu yalana inanmağa başlarsın.
  3.  Hiçbir krizi ve felaketi boşa harcama, lehine çevir. Her krizi, her fekaketi lehine kullan, yalan söyle, kriz ve felaketleri başkalarına yükle, suçu başkalarına at ve yandaş medya ile koro halinde karalamayı sürdür. İftira et izi kalır. Beyinlerdeki algıyı yönet. Bir şeyi ilk defa duyanlar hep ona inanırlar.
  4. Muhalifilere isimler tak, onlara kötü sıfatlar ekle. Kendi taraftarlarını “iyiler”, kendine muhalif olanları “kötüler” olarak nitelendir, muhaliflere aşağılyıcı, bölücü, inkâr edici sıfatlar yükle. Onlara “asalak” de, “ihanet içindeler” de, “yalancılar” de. Kendinden öncekileri devamlı suçla.
  5. Hatalarını kabul etme. Hataların içinde muhalifleri suçla.
  6. Propagandayı örneklerle pekiştir. İnsanları öldür, astır, mahkûm et, geride kalan muhalefeti korkut, mahkemelerle, şikâyetlerle, polisle, sana bağlı milis güçleri ile, din adamları ile.
  7. Tarihi gerçekleri tahrif et Tarihsel gerçekleri inkâr et, kendi çıkarına göre değiştir, çarpıt ve hakaret et.
  8. Büyük düşünüyormuş gibi yap, çılgın projelere imza at.
  9. Lideri kutsal bir kült haline getir. “Hitler Almanya’dır, Almanya ise Hitler’dir. Ne yaparsa yapsın gerektiği için yapar. Kısaca söylemek gerekirse Hitler kutsaldır:” (Rudolf Hess)

“Adolf Hitler’i bize Allah gönderdi.” (Robert Ley)

“Allah kendini Hazreti İsa şeklinde değil Adolf Hitler şeklinde gösterdi.” (Alman İman Hareketi))

“Adolf Hitler bize Allah tarafından Almanya’nın ebediyete giden temel taşı olsun diye gönderildi.” (Hitler Gençliği)

Bu Gobels ilkeleri ışığında AKP ve Reis uygulamalarının benzerliğine bakalım.

  1. Amaçlar kullanılan yöntemleri mubah yapar.

Akp’yi organize eden güç ona, Türkiye’de Vahhabi İslam anlayışına karşı “ılımlı islam” diye ucube bir din anlayışını hakim kılma misyonunu yüklemişti. Yola çıkarken Reis’in böyle gizli ajandasının olduğunu bilenler bilir. Nihai amaç, ý Türkiye’de Lâik Demokratik Cumhuriyeti ortadan kaldırıp, ‘ılımlı islam’ anlayışı ile dini esaslara göre bir sistem kurmaktı. Partinin de Reis’inde siyasal geçmişleri bu düşüncenin referanslarıydı. O yüzden AKP Ve Reis tercih edilmişti zaten.

Gel gör ki arka plandaki bu düşünceyi hiç bir zaman dillendirmediler. Sadece AB ile uyumlu bir demokrasiyi tesis etme derdinde olduklarını söylediler.

Ne varki ordu, yargı ve parlamenter demokrasi (kuvvetler ayrılığı) bu mücadelenin önündeki en büyük engellerdi. Bunların etkisizleştirilip bertaraf edilmesi gerekiyordu.

Önce Ergenekon, Balyoz, Poyraz köy gibi davalarla orduda ne kadar laik cumhuriyetçi, Kemalist ve seküler subay varsa hepsi hapse atıldı.

Sıra yargıya gelmişti, 2010 referandumu ile o da halledildi. Son olarak da 16 Nisan 2017 Anayasa değişkliği referandumu ile TBMM’si devre dışı bırakıldı.

ÖZET: Ta baştan beri o gizli ajanda hep vardı ve hep sağ gösterilip sol vuruldu. Ordu’ya ve mensuplarına kumpas kuruldu. Uydurma suçlarla insanlar yıllarca hapishanelerde süründürüdü. Amaca ulaşmak için her yol mübahtı. Şimdi hepsi unutuldu…

2. Yalanı bir stratejik silah olarak kullan.

Birinci  Maddede dillendirdiğimiz gerçeklik, siyaset dışı kurumların siyaset üstündeki vesayetlerin kaldırma ve siyaseti demokratikleştirme yalanının arkasına saklanmıştı. Ülkeyi demokratikleştiriyoruz yalanı ile tek adam diktatörlüğüne giden yolun taşları döşenmişti. Toplum Demokrasi beklentisi içinde iken, tek adam diktatörlüğü ile karşı karşıya kalmıştı. Bu kez de, Tek adam diktatörlüğünü topluma demokrasi diye yutturma yalanları uydurulmağa başlanmıştı.

3. Hiçbir krizi boşa harcama lehine çevir.

AKP ve Reis’in bu konuda ki başarısını Gobels duysa mezarında ters takla atar.

Malûm son yılların en derin ve en şiddetli siyasal krizi FETÖ’nün darbe girişimidir. Darbe temel olarak ordu içindeki darbe karşıtı (Bir şekilde Ergenekon davalarından sıyırıp ordu içinde kalmasını becermiş) Kemalist subayların karşı hamlesi ile bastırılmıştır. O gece AKP’nin Kimi havada, kimi kapalı Tünellerde, kimi de yurtdışına kaçmak üzre hudut illerinde saklanan bakan ve yöneticileri ‘ şimdi darbe bastırmış kahraman’ havalarında etrafımızda arz-ı endam ediyorlar.

Üstelik bu krizi ‘Cenabı Allahın kendilerine bir lütfu’ haline getirdiler. Bu darbeyi bahane edip kendi sivil darbelerini yaptılar.

FETÖ’yü darbe yapacak kadar semirten kendileri iken, ömürlerini FETÖ’ye karşı mücadele içerisinde geçirmiş muhalif örgüt yöneticilerini ve gazetecileri büyük bir pişkinlikle FETÖ’cü diye suçluyor hapse atıyorlar.

4 . Muhaliflere isimler tak, onlar kötü sıfatlar ekle. Bu maddeyi açmak için fazla söze gerek yok. İllet İttifakı, Zillet İttifakı, Terör işbirlikçisi, dinsiz, imansız, ateistler, adiler sözcükleri ve tanımları her şeyi anlatmaya yetiyor.

5. Hatalarını kabul etme. Hataların içinde muhalifleri suçla. Bu konuda da elimizde çok malzeme var ama yine FETÖ ve ona ilaveten PKK üzerinden bir şeyler yazalım.

a ) 2004 yılında katılımcılarından birisi de RTE olan bir MGK toplantısında, FETÖ’nün (o zaman ki adıyla Cemaatin) bikr terör örgütü olduğu, faaliyetlerinin takibe alınması gerektiği yönünde alınan hükümete tavsiye kararı, hükümet tarafından yok hükmünde sayıldı, hiç bir işlem yapılmadı. Ondan sonra da bu örgütün her istediği fazlasıyla yerine getirildi. Örgüt 15 Temmuz Darbe Girişimini yapacak kadar semirtildi.

Buna rağmen kendi sorumluluklarını gizlemek için örgütün geçmişinin 960’lara dayandığını, kendilerinden önceki bütün hükümetlerce örgütün görmemezlikten gelindiği yalanını hala daha söylüyorlar. Mevcut muhalefeti ve geçmiş iktidarları suçluyorlar.

b ) PKK konusunda sabıkaları çok ama; sadece ‘çözüm sürecinin’ sonlandırılmasından sonra yaşanan bir örneği vermek istiyorum.

Malûm AKP ve Reis ‘çözüm sürecinin ters teptiğini, kendi oylarının düştüğünü görünce hemen süreci bitirdi. Sadece süreci bitirmedi, HDP’yi ve PKK’yi bitirmeyi de kafasına koydu. Bunun için bölgeye geniş çaplı bir askeri operasyon yapması gerekiyordu. Durup dururken de operasyon yapılmazdı. Süreç bitince PKK’de bir askeri operasyonun kapıda olduğunu görüyor ve kendini tahkim etmek istiyordu. İşte bu istek Reis için bulunmaz bir fırsattı. Onların orya silah ve mühimmat yığması, çukurlarla, hendeklerle, sokaklara duvarlar örerek, barkitlar kurması Reis’in çok işine geliyordu. Bunları bahane ederek bölgeye askeri bir harekât yapabilirdi. Örgütün ordaki çabalarına müdahale etmek için izin isteyen güvenlik birimleri amirlerinin bu isteğini geri çeviriyor, “görmezlikten gelin” deniyordu. Böylece bölge barikat örüntüsü ile bir cephane yığınağı haline getirildi.

Bu arada 7 Haziran 2015 de yapılan genel seçimlerde milli irade hiçe sayıldı. O seçimlerde milli irade bir koalisyona işaret etmişken, seçimle iktidarı devretmeme anlayışında olan Reis, değil iktidarı terketmek iktidara bir ortak alınmasına bile razı olmadı. Seçimle iktidarı terketmemek için, Bölgeye geniş çaplı bir operasyon düzenledi. Bu arada HDP’li Vekillerin ” yapmayın, etmeyin, durum çok ciddi, operasyon yaparsanız çok zaiyat veririz; biz örgütü ikna eder, barikatları kaldırtırız” diye yalvarmaları da dikkate alınmadı. Operasyon yapıldı. Sonuç: kentler taş üstünde taş kalmamacasına yıkıldı. Aylarca sokağa çıkma yasakları uygulandı. İnsanların ölülerini görmesine dahi izin verilmedi. Cesetler buz dolaplarında saklanmak zorunda kalındı. Taybet ananın cesedi günlerce sokakta kaldı. Kedilere ve köpeklere yem oldu. Nihayet barikatlar kaldırıldı. Maliyet: Ekonomik kayıplar bir yana, tam 793 vatan evladı şehit oldu.

Göz yumulmasa, belki de 3- 5 kayıpla hatta sıfır can kaybıyla ve daha az ekonomik maliyetle önlenebilecek bir durum iktidar hırsı ile 793 vatan evladının kanı pahasına  büyütüldü.

Aynı yıl 29 Kasım seçimlerin ile 793 şehidin kanı üzerine yeni bir iktidar inşa edildi.

15 Temmuz Darbe girişiminde FETÖ’nün katlettiği vatan evlatlarını dillerinden düşürmeyenler, o 793 vatan evladı için “ne için öldükleri belli değil” dediler.

6. Propagandayı örneklerle pekiştir.

Gerek FETÖ, gerekse PKK ile sözüm ona yaptıkları mücadele propangandasını inandırıcı kılmak, güya kararlılıkların gösternek için, gelişi güzel insanları tutuklayıp, hapse atıyorlar. Gerekçe göstermeden insanların işlerine son veriyorlar. Bu konuda örnekler saymakla bitmez.

7. Tarihi gerçekleri tahrif et.

Bu konuda Türkler’in islamdan önce bir tarihleri yokmuş gibi davranmaktan tutunda, ” bize Serv’i gösterip Lozan’a razı ettiler, camileri ahıra çevirdiler, cumhuriyeti kuranlar taş üstüne taş koymadılar, bu ülkede dikili tek bir ağaçları yoktur”a kadar bir sürü örnek sıralamak mümkündür.

8. Büyük düşünüyormuş gibi yap, çılgın projelere imza at.

Bu ilke bütün diktatörlerin vaz geçilmezdir. Hepsi kendi dönemlerinde, dünya üzerinde en büyük yapı ve tesisleri inşa etme konusunda yarışmşlardır. Buna en güzel örnek, Hitler’in inşa etmek istediği Pora ismini verdiği otel ve tatil beldesi projesidir. Bu proje aynı anda 20 bin tatilciyi ağırlayacak kadar oda sayısı olan bir otel, 20 bin kişinin aynı anda bir çatı altında eğlenip, etkinlikler yapma ve izleme kapasitesi olan büyük bir salon ve başka başka sosyal tesisleri kapsamaktadır. Ne varki 1936 da yapımına başlanan bu projenin yapımı, ( inşaat, çalışanlarının tamamı askere alınunca) 1939’da durduruldu. Taaa 1994 yılına kadar atıl kaldı. 1994 te müze amaclı bir tesis olarak kullanıma açıldı.

Bütün diktatörler gibi bizimkilerin de, bu tür projeleri vardır elbet. Gereksizlikleri ve büyüklükleri ile buna örnek Osman Gazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selin Köprüsü ve İstanbul Hava Alanıdır. Gereksizdirler Çünkü, her iki köprüden de sadece tuzu kurular, mecbur tutulan araçlar ve kendilerini mecbur (acelesi olduğu için diğer yollardaki trafiğe girmeme isteğiyle) hissedenler dışında kimse kullanmıyor. Âdeta o yol ve köprüler sinek avlıyor.

İstanbul Hava limanı ise yetersizlikler nedeni ile tam olarak hizmete açılamıyor. Hizmete açılmadan pistlerden birisi çöktü. Dünyada bir çok hava yolu işletmesi bu hava alanına sefer koymama kararı almış durumda. Hava limanının uçuş için riskli olduğunu düşünüyorlar.

Veee ve en önemlisi bunlara verilen araç geçiş garantileri; bunlar tam anlamı ile hazineden yandaş şirketlerin kasalarına döşenmiş bir hortum. Kara delik gibi hazineden para yutuyorlar.

Artık halka vereceği hiç bir vaadin inandırıcı olmayacağını düşündüğü için Reisimiz Ağrı, Batman, Rize; gittiği her yerde İstanbul’a yaptığı bu yatırımları anlatarak oy toplamağa çalışıyor.

9. Lider’i Kutsal bir kült haline getir.

Bu maddede yukarıda Hitler için söylenen her şey bizim direktörümüz için de fazlasıyla söylenmiştir .