Özer Topçu
ozer@yolcuhaber.net

İstanbul seçimini yılan hikayesine çeviren AKP, her bakımdan zorda. Seçimden hemen sonra zam yağmuruna başlayan iktidar, kendisine oy verenlerin iki gün sonra küfür yağmuruna tutmaları kendisi açısından vahim durumdur.
Bu günlerde AKP’yi eleştiren siyasi analistler, stratejik uzmanlar, siyaset yazmaktan başka işi olmayan köşe yazarları, üniversitelerde ders veren hocalar “AKP, ilk beş yıl, altı yıl şahaneydi, aynı şekilde gitmeliydi” diyerek siyaseti ne kadar basitleştirdiklerini biliyorlar mı acaba? Bildikleri halde böyle diyorlarsa çok yazık. Halkı kandırarak aleni toplumsal mühendislik yapıyorlar.

Konu şudur;
ABD, ilişkilerini ordu, toprak ağası, sanayiciden oluşan, biz sosyalistlerin “üçlü ittifak” “oligarşi” dediğimiz kesim ile iş tutarak ülkemizi sömürgeleştirirken, 12 Eylül faşizmiyle birlikte bu coğrafyada stratejik değişikliğe giderek, tarikat ve cemaatleri parlatarak Refah Partiyi palazlandırdı, peşinden AKP’yi kurdurarak, müteahhit, taşeron yöntemiyle ülkemizi sömürgeleştirme sürecine geçildi. Müteahhit Fethullah Gülen, taşeron ise dört ortaklı şirketten oluşturuldu. Şirket ortaklarının en az pay sahibi olan Abdüllatif Şener’i kısa zaman sonra ortaklıktan ileride başka yerde değerlendirmek üzere ayırdı. Üç ortak olarak yola devam etti. Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç idi bu ortaklar. İşin sahibi ABD, danışman CIA, müteahhit Fethullah, taşeron da bu üçü idi…
ABD, her yeni projesinin kabul görülmesi için o alanda bir rahatlama yaratır, böylelikle kitleler nezdinde de desteklenmiş olur. RTE iktidarının ilk yılları da bu cicim aylarıdır. Bolca borç verilmiştir, sonra da aslına dönülerek borçları ödeyemez konuma düşürülmüştür.
İşte Eski Türkiye, Yeni Türkiye edebiyatı buna diyorlar. Aslında, yani bana göre Eski Türkiye 1950 Yılında bitti. O gün bu gün Yeni Türkiye’dir.
Sonra iktidarda palazlanan RTE, müteahhidi gereksiz görmeye başladı. Müteahhidin kazancını da cebe indirmek istiyordu. 15 Temmuz yalnızca bununla açıklanamaz, ancak sebeplerinden bir tanesi de RTE’nin bu arzusu idi. ABD’nin kotrolünde ikisi yarıştırıldı. Şu anki havaya göre RTE,  FETÖ’ye darbe yaptı. Ancak savaş bitmedi. Derin devlet iktidar savaşı yine ABD’nin kontrolünde hala sürüyor. Ne yazık ki yolun sonuna yaklaştık dersek yeridir.

FETÖ zaferini kazandığını düşünen RTE, iki küçük ortağı da ortaklıktan atarak, geçici olarak Devlet Bahçeli’yi taşeronun taşeronu olarak ortak yaparak yola devam etmektedir. 31 Mart yerel yönetimler seçimi ile bu sürecinde bittiğini söyleyebiliriz. Bir kaç handikap var, onları aşmayı göze alamayan Recep Tayyip Erdoğan saçmalamaya devam edecek gibi görünüyor. Çünkü planda MHP’nin bu kadar oy alacağı aklında ve hesabında yoktu. MHP’nin erken seçim demesi an meselesidir.
MHP, bu kadar oy almasaydı, RTE, açılım, demokrasi, hukuk diye ortalığa dökülecekti. Şu an bunu demesi iki yıldır militaristleştirilen halkın MHP çatısında toplanacağı aleni görülmektedir. Kısacası RTE için sonun başlangıcı sürecindeyiz.