Karga Gak Demeden
16-04-2019
Ömer ŞAN

Demeyin öyle… Çünkü gülmek, devrimci bir eylemdir…Neredeyse bütün dinler, baskıcı ve faşist rejimler yasaklar gülmeyi, ayıp sayar bazı toplumlar hatta ahlak bekçiliği yapar, yetim hakkı yerken, çocuklara tecavüz ederken, cinayet işlerken dahi…

Fıkra bu ama gülünmez öyle sesli-sesli kahkaha atılmazmış! Nah atılmaz, gözyaşı gelene kadar gülünür!

Hep bizden gelecek değil ya…

Vaktiyle bir derviş berbere gidip: -Vur usturayı berber efendi, der.
Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar ve diğer tarafa usturayı vuracakken, mahallenin kabadayısı içeri girer.
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak: – Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye bağırır.

‘Dövene elsiz, sövene dilsiz’ olan, halktan gelen her şeyin Hak’tan geldiğine inanan derviş, sabreder. Fakat kabadayının tıraş esnasında da dili durmaz, sürekli alay eder derviş ile: ‘Kabak aşağı, kabak yukarı.’

Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıyı altına alıp sürükler. Kabadayı oracıkta feci şekilde can verir. Berber dervişe bakar, sorar: -Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?

Derviş düşünceli bir şekilde cevap verir: -Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın da bir sahibi var. O gücenmiş olmalı!..

Elbet bir sahip bulunur bunca kabağa… Yeter mi, yetmez… Alır sözü Yunus Emre:
“Olsun be aldırma Yaradan yardır…/ Sanma ki zalimin ettiği kârdır…/ Mazlumun ahı indirir şâhı… Her şeyin bir vakti vardır…” Buraya nokta.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın torunu Ömer Tayyip, ‘American Montessori Society’e bağlı Palet Montessori’ ilkokulundan mezun olur… Çok sevinçlidir Erdoğan, ülkemizdeki çokluklara seslenir… “Bugün 1 milyon 300 bin imam hatip öğrencisi var, imam hatipli olmak demek dava adamı olmak demektir” der.

Siz istediğiniz yere nokta koyun ama sadece torun değil, çocuklar vesaire de Americanyalarda okur!

Bunlar yetmiyormuş gibi bir de başımıza Fransa ‘insancıl’ kesilmiş… Sözde Ermeni soykırımından bahseden Fransa, Cezayir’deki zalimlikleri unutuldu sanıyor!

Neyse ki, İstanbul’da bitmek bilmeyen ve her sayıldığında Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu seçimlerle ilgili herkes konuşurken kendisi ortada görünmeyen AKP adayı Binali Yıldırım, çıkıp önüne konan metni, bir zamanların ‘sahibinin sesi plakları’nda okur gibi okumuş ve seçimlere ‘mrdar’ demiş! Ne ilginç yahu… Bugüne kadar nereye dokunduysa murdar edenler açık seçik hak edilmiş demokrasiye ‘murdar’ diyor… Eğer ‘murdar’ seçim görmek istiyorsanız, 2,5 milyon mühürsüz oyun, kanuna aykırı YSK kararı ile geçerli sayılan 16 Nisan referandumuna bakın! Yeterince çalamaduğunuz içun hukeden patlamayun da!

Bir zamanlar, ekmek parasını çıkarmak için sabahın köründen gecenin yarısına çalışan esnafa çökenler, şimdi İstanbul bahanesiyle ülkeye çökmeye çalışıyor ama meraklanmayın, Demokratik, Laik,Sosyal bir Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde Hukukun gereği olacak…

Hani bir de YSK’ya seçimin iptali için başvurmuş ya AKP… Sakın ha… Böyle bir karar, YSK’nın kendi kendini inkâra neden olacağı gibi; seçmenleri, toplumu, seçmen iradesini yok sayar! Sandık ve seçim güvenliğini ve bundan sonra yapılacak seçimleri de sıkıntıya sokar. Hak, hukuk ve yargı işleyişine geri dönüşümü imkansız zararlara yol açar.

Böyle bir olasılığın dillendirilmesi dahi hukuksuzluk, yasa tanımazlık, kendini inkar ve halk iradesine apaçık darbedir…YSK’nın böyle bir durumu ele alıp, ciddiyetle tartışması dahi, dillendirmenin vücut bulmuş halidir! Suçtur!

Demokrasi, hak-hukuk-adalet, tren değildir! Herkese, her bireye, topluma gerekli olan insanca yaşayış sistemidir! İnidi-bindisi olmaz! Demokrasi sayesinde var olduysanız ve demokrasiyi yok etmeye çalışıyorsanız başaramazsınız!

Bilirsiniz… Demokrasi, kendine tuzak kuranları o tuzağa düşürür ve kendi kendilerini yok etmelerini sağlar!

İmamoğlu’nun makamını 16 gündür işgal eden zat, ‘AKP’ye oy vereceği belli olan kişiler seçmen listesinden düşürülmüş’ demiş. Siz ne kullanıyorsunuz? Vahiy mi geliyor? Kim düşürmüş? Sizin memurunuz, sizin görevliniz, sizin yetkiliniz! Siz ne iş yaparsınız? Muhalefet yapmayı bırakın artık. Ne içiyorsanız ara verin, aklı etkiliyor!

Siz esas o, öte beri vakıf, dernek ve tarikatlara aktardığı milyonların hesabını verin… Mesela, eski Bş.Bld.Bşk Kadir Topbaş’ın ağabeyi A.Hamdi Topbaş’ın başkan olduğu Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı’na aktarılan 16.5 milyon Lira. Mesela, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Necmeddin Bilal Erdoğan’ın mütevelli heyetinde olduğu Okçular Vakfına giden 16.6 milyon Lira!

Tam bu sırada, en uzun ÖSYM Başkanlığı yapan, görevdeyken yüz binlerce gencin hayalleri ve umutlarını çalan, hayatlarını mahveden Ali Demir; AKP’li birine ait olduğu iddia edilen bir tekstil fabrikasında saklanırken yakalanmış!

Kim Fetöcü? Haklarını yediğiniz gençlerin vebalinden, ‘kandırıldık’ deyip kurtulabileceğinizi mi zannedersiniz!

Sonu da gene fıkrayla bağlayalım mı?.. Naziler; İngiliz,Fransız ve bir Yahudi esir yakalamış: -1 soru soracağız, bilirseniz bırakacağız, denmiş. İngiliz’e: -Titanik kaç yılında battı? -1912, demiş…kurtulmuş. Fransız’a: -Titanik’te kaç kişi öldü? -1050 demiş, özgür bırakılmış. Yahudi’ye: -Say lan isimlerini, demiş…

‘Oylar Sayılsın’ diye YSK’ye itiraz edenler, şimdi de ‘Oylar Sayılmasın’ diye itiraz edip, YSK basıyor, eylem yapıyor, kurulu sabote ediyor… Bu, demokrasiye darbe değil de nedir? Sorduk!..