Metin Gümüş
metin@yolcuhaber.net

Çekin ki körükleri
Ocağa girdi demir
Nazım Hikmet
(Kıyamet Sureleri, Alametler Suresi)

Bizim ocağımızda da demir var Nazım baba. Ama bizim körük çekmemize gerek kalmıyor. Cumhur İttifakı diye bir ittifak kuruldu ülkede. Körükleri onlar çekiyor.

Bir körükçü başı, bir de yardımcısı vardı bu ittifakın. Körük çekme nöbetini kimseye devretmiyorlardı. Bütün işleri güçleri gece gündüz körük çekmekti.

Ülke bir yerel seçim arifesindeydi. Belli ki demiri kızdırmaktan bir fayda umuyorlardı. Demiri
kızdırdıkça oylarının yükseleceğini düşünüyorlardı. Ama demiri kızdırma stratejisi ters tepti. Seçimden yenik çıktılar.

Şimdi, körükçü başı uyanmış olmalı ki, demiri soğutmaktan bahsediyor. Yardımcısı ise bir başına tek kanat körük çekmeye devam ediyor.

Söz aramızda baba,bu yardımcı için, körükçü başını dolduruşa getirerek, ona tuzak kurduğunu iddia edenler bile var. Körük çekmeye devam etmekteki ısrarını da buna bağlıyorlar.

Yardımcı dışında bir hayli kalabalık körük çekme meraklıları da var tabii; gazeteler, gazeteciler, yazarlar, televizyonlar, televizyoncular, kiralanmış sunucular, uzmanlar, televizyonlarda kadrolu tartışmacılar, nöbetçi aydınlar…

Körükçü başı höt dese bu ikinci kısımdakiler hemen susacaklar. Ne beklentisi varsa o da höt demedi daha…

Bir tuhaf adam bu Körükçü başı! Yerel seçimler sonrasında hemen o gece mesela İstanbul yenilgisini kabullendiğine dair işaretler vermişti. Daha sonra kim aklına ne soktuysa seçime hile katıldığı gerekçesi ile İstanbul seçimlerinin iptal edilmesi için YSK’den medet umuyor. Partisinin bu işlere bakan bir Genel Başkan yardımcısı var, evlere şenlik. Hukukçuymuş. Adamı kopyalayıp Hukuk Fakültesi öğrencilerinin önüne koyup, hukukçu kadavrası olarak kullanabilirsin. Öğrencilere “bunun gibi olursanız hukukçu olamazsanız” diye ders vermek; inan, hukuka çağın en büyük katkısı olur…

Bu bahsi geçelim!

Körükçü başında kalmıştık oradan devam edelim. Dedim ya bir tuhaf adam bu Körükçü başı. Tuhaflığa bak, demiri soğutmaktan bahsettiğinin ertesi günü, İstanbul’a yeni seçilen ve Seçim Kurulu’ndan mazbatasını henüz almış olan yeni Büyükşehir Belediye Başkanı ile karşılaştı bir cenaze töreninde. Adamın elini sıkmadı. Sağında solunda duranlarla tokalaştı, onu atladı. Akıl alır gibi değil! Hem demiri soğutmaktan bahsedeceksin, hem de koskoca bir metropol Belediye Başkanı’nı muhalif partindendir diye görmezlikten geleceksin. Daha beteri, bir şehit cenazesinde ana muhalefet liderine linç girişiminde bulundular. Hem de kendi cenahından adamlar. Polis, jandarma adamı zorlukla kurtardılar. 24 saat geçti bu olayın ardından, hazret daha kınamadı.

Dedik ya tuhaf adam; ne yapacağı, hangi sözünde durup, hangisini çiğneyeceğini tahmin etmek mümkün değil. Zaten bütün siyasi hayatı dün söylediğini bu gün, ya davranışı, ya da bizzat sözüyle tegzip etmiş bir adam.

Adamdaki tuhaflığı bilince, insan ister istemez düşünüyor. Acaba yine birileri mi aklına girdi, demirin kızgın tutulmasına tekrar ikna mı etti.

Bütün bunlar baba senin, “orada mazlum milletlerden bahsedildi/ dünyanın bütün mazlum milletlerinden/ ve onların emperyalizme karşı savaşlarından/ orada bir şura-yı milleten bahsedildi/irade-i milliye müstenit bir irade-i milliden” diyerek heyecanlandığın, kuruluşuna giden kongreler süreci sonunda kurulan TBMM’nin kuruluşunun 99.yılında oluyor bunlar. Baba, akıl alır gibi değil. Senin çok yakinen tanık olduğun, o bütün dünyayı etkileyen 1929 büyük bunalımından daha derin bir kriz yaşadığımız birlik ve beraberliğe daha daha çok ihtiyacımız olduğu günlerde yaşatılıyor ülkemize bu talihsiz günler.

Kızgın demir, soğuk demir kendileri bilir!

Kızgın demir bizim işimize daha çok gelir.

Zaten, senin vasiyetin bize körük çekmek, demiri kızdırmak.

Ant olsun vasiyetin yerde kalmayacak!