Karga Gak Demeden
23-04-2019
Ömer ŞAN

Heee… Bugün 23 Nisan… Neşeyle doluyor mu artık insan? Evet, Çocuk Bayramı… Ancak nedense herkeste bir, makamı çocuğa devretme merakı!
İyi de arkadaş bu bayramı çocuklara armağan eden, laf olsun yada dünyada ilk ve tek olsun diye mi yapmış bunu? Türkiye Büyük Millet Meclisi nedir? Ulusal (Milli) Egemenlik ne manadır? Bilmez misiniz?

23 Nisan sadece çocuk ve çocukların kutlaması gereken bir bayram değildir! 23 Nisan aynı zamanda Türk halkının varoluşu ve iradesinin ortaya konduğu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluş yıldönümüdür de… O nedenle 23 Nisan halk/millet egemenliğidir, birlikte kutlanmalıdır.

Tutsaklıktan Ulusal Egemenliğe ulaşmak; Bağımsızlık, Özgürlük, Birlik ve Bütünlüktür 23 Nisan. Çocuklar ve geleceğimizin teminatıdır! Demokratik parlamento, TBMM’dir 23 Nisan…  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür, yeniden Kuvayi Milliye, Misak-ı Milli’dir! Kutlu Olsun.

Dedik ve girdik lafa… Ne oldu?

Gördünüz mü onca çatallı, ayrıştırıcı, kindar, hırs ve ötekileştirici dillerinizin sonuçlarını? Bu muydu sizin ‘sevgi’ duruşunuz?

Bütün iş, şu İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde düğümlendi… Ne yapıldıysa kıramadılar Ekrem İmamoğlu’nun direncini. Geçemediler halkın iradesinin önüne! Ne oldu peki?

Onca hırs yerken küpünü içten içe…

Nedense, seçimler sürecinde uykuya yatan lanet-şerefsiz terör, ilk hortladığı yerde, Hakkari’de ortaya çıkıp, saldırıyor, 4 Mehmetçiği şehit ediyor ve 6’sını da yaralıyor!

Ve ertesinde adına ‘gazete’ denen bir yayın organı adilikten öte bir manşetle çıkıyor…

Ruhu şerefsiz olan hiç bir menem şey dahi bunu başaramaz! Bu daha büyük bir adiliğin göstergesidir! Terörden nemalanan bu güruhat, aynı zamanda terörü yaratanlardan farksızdır! Böyle bir yayının başka bir ifadesi yoktur!

Yetmiyor, aynı gün Ankara Çubuk’taki cenazeye tek bir genel başkan gidiyor… CHP Lideri! Cenaze namazı sonrası saldırılıyor, linç edilmeye çalışılıyor, güvenlik için götürüldüğü ev organize saldırganlar tarafından yakılmakla tehdit ediliyor! Direk katliam ve linç girişimi!

Gördünüz mü? Bu mudur sizin ülkeyi getirdiğiniz barış ve huzur ortamı… Unutmayın ki, bu saldırı doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün kurum ve kuruluşlarına… Devletin varlığı ve bütünlüğünedir! Emperyalistlerin, yeddi düvelin ve dahi FETÖ’nün başaramadığını başarıyorsunuz, gördünüz mü!..

Bu toprakların evlatları, gencecik bedenleri, ‘ocu bucu’ demeden toprağa düşüp şehit olurken; bu ülkenin temelinden gelen Ana Muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, şehit cenazesinde saldırılmasının terörden farkı yoktur! Bu kindarlığı körükleyendir millete düşman!

Bilebildiniz mi peki?

Ve bu durum, devlete karşı bir kalkışımdır, oradaki kışkırtılmış dar grubu dağıtamayan devlet yetkilileri derhal gereğini yapmalıdır!

Hele de bir devlet görevlisinin, bakanın çıkıp, oradaki kalabalığı dağıtmak namına, ‘derdestlik’ günlerini anımsatırcasına, “Değerli arkadaşlarım, tepkinizi gösterdiniz, mesajlarınızı verdiniz” demesinin manası nedir? Gerçekten arkadaşları mıydı? Silah arkadaşlarının ahını alan bu derdest edilmişin arkadaşları böyle işte… Devlet adamlığı, önce adamlık ister! Talimatı veren de, mesajı verdiren de, ‘niye gittin’ diyen de…

Tam da bunun öncesinde, Ege’deki Türkiye’ye ait 5 ada Yunanistan’a verildi. Bakanlık, 18 Mart’ta Birleşmiş Milletlere gönderdiği resmi mektupla, Lozan Antlaşması’na göre Türkiye’ye ait olan 92 bin kilometrekarelik kıta sahanlığı ve 5 adayı resmen Yunanistan’a terk ettiğini söyledi. Ama bu durum, bu gelişmelerin gölgesinde kaldı.

Böyle bir skandal olmaz… Olamaz! Bunun adı başka bir şeydir… Gaflet az kalır, delalet yetmez!

Tam yerine geldi… Lafın tamamı kime söylenirdi? Ahmaklara mı… Aptallara mı, yoksa deliye mi? Yahu insan evladı, anlamıyorsan bırak… Bırak ve sadece anladığınla yaşa, olmaz mı?

Ne diyordu: “Anadolu/ Beşikler vermişim Nuh’a/ Salıncaklar, hamaklar,/ Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,/ Anadolu’yum ben,/ Tanıyor musun?/ Utanırım,/ Utanırım fıkaralıktan,/ Ele, güne karşı çıplak…/ Üşür fidelerim,/ Harmanım kesat…” Saygıyla…  Anadolu’nun şairi Ahmed Arif’e… 23 Nisan 1927.

Evet, 23 Nisan!

Egemenliğin, tek kişi veya aileden alınarak, halka-millete-ulusa verildiği gündür! Ve bir ulus, kendi küllerinden yeniden doğduğu ve hiç yaşlanmayacağı için çocuklara da bayram olarak armağan edilmiştir!

“Hükümranlık bila kayd u şart milletindir!” Öyle kalmalıdır!

Yaşama el verir gibi/ Güne katarız sevdamızı…/ Emekle, alın teriyle!/ Tam da ortasında kavganın,/ Gelincik olur açarız/ Düne, yarına…/ Mutlu ve umutlu güne!