Cumhuriyet Halk Partisi Yozgat Milletvekili Ali Keven, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Tarımda Milli Birlik Projesi isimli projesi hakkında konuştu.

Proje hakkında bilgi vermeden önce ülke tarımı ile ilgili Keven şunları kaydetti;

“Kamuoyuna üzülerek söylüyorum ki bir tarım ülkesi olan Türkiye’nin tarımdan sorumlu bakanı tarımı bilmiyor. AKP iktidarını yıllardır uyarıyoruz ‘tarımı ithalata kurban verme çiftçiye yazık günah’ diye ancak ortaya çıkan sonuçta ne uyarılarımızı dinlediler, ne de çiftçiyi yoksullaşmaktan kurtarabildiler. Yalnızca çiftçilerimiz değil pazarda ki pahalılıktan şikâyetçi her yurttaşımız bilmelidir ki bugün bir tarım ülkesi olan ülkemizi yönetenlerin ithalattan başka bir politikaları yok. Üstelik buğdayı kendi vatandaşımızdan 80-90 kuruşa alır ama gider daha sonra ithal ettiği ülkeye 1 lira 30 kuruş öder. Buğdayı ekmek için, hasat etmek için tohum, gübre, mazot, ilaç, nakliye gibi birçok girdi maliyetlerinin fahiş artışı karşısında kendi vatandaşı ezilirken, iktidar sadece 2018 yılında yabancı ülkelerden toplam 5 milyon 782 bin ton buğday ithal eder. Yani bu iktidar kendi çiftçisi borçlar, krediler, hacizler ile ezilirken yabancı ülkelerin çiftçilerini ihya etme derdinde. Diğer tarafta Ziraat Bankası bugün çiftçilere uygun kredi vermemek için çabalarken, medya şirketlerinin satışına milyarlık krediler sunuyor. Bunlar çok küçük örnekler ama maalesef ülkemizin tarımda geldiği noktayı anlatmaya fazlasıyla yeter. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ve özelleştirmeden dolayı şekerpancarı çiftçilerinin yaşadığı sorunlar ise başlı başına bir sorun yumağı olarak durmaya devam ediyor ama iktidar ve onun yetkili mercileri bu sorunları izlemekle yetiniyor.”

Tarımda Milli Birlik Projesi diye açıklanan projenin ise küresel kapitalizmin bir projesi olduğunu iddia eden Keven, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıkladığı bu projenin aslında tarımda politikasızlığın açıkça itirafı olduğunu söyledi.

“Bu projeye göre zaten içini boşalttıkları, değersizleştirdikleri ve bir kısmını özelleştirdikleri Toprak Mahsulleri Ofisi, Türk Şeker Fabrikaları, Atatürk Orman Çiftliği, ÇAYKUR gibi bazı tarımsal kurumların bir holdinge devri ve onun çatısı altında idare edilmesi esas alınıyor. Bu holdingin ismi Semerat Holding. Yani aslında bu kurumlarımızı alın semirene kadar içini iyice boşaltın ve Cumhuriyet mirası bu kurumlardan geriye tıpkı daha öncekilerde olduğu gibi bir şey kalmasın diyorlar. Özel sektör %50’sine, bir kooperatif % 35’ine ve bu bahsedilen KİT’ler ise % 15’ine sahip olacak. Toprak Mahsulleri Ofisi, bildiğiniz gibi bugüne kadar çiftçinin kara gün dostu olduğunu söyleyen TMO, bu iktidarın uyguladığı politikalarca etkisiz hale getirildi ve şimdi zaten lisanslı depoculuk adı altında bu kurumu tamamen özel sektöre devredip kapısına kilit vurmak ve çiftçiyi tamamen tüccarla baş başa bırakmak istiyorlar. Şeker Fabrikaları’nın çoğu zaten özelleştirildi geri kalanı ise bu yolla bir holdingin insafına terk edilecek ve sonun başlangıcı yaşanacak. Yani bu iktidar ülke tarımını mahvetmeye söz vermiş gibi tarımı ayakta tutan ne kadar kurum varsa hepsini değersizleştiriyor ve bir holdingin insafına terk ediyor. Tarımda politikasızlığın açıkça itirafı olan bu projeyi hazırlarken ne Ziraat Mühendisleri Odası’na, ne akademik kurumlara ne de farklı siyasi görüşten insanlara danışılıyor. Bu siyasi iktidar ithalattan ve özel sektörü ihya etmekten başka bir şey düşünmüyor. Tamamen ben yaptım oldu anlayışı. Ve sonuç, maalesef koca bir hüsran ve daha fazla yokluk çekmek zorunda kalan ülke tarımı ve çiftçileri. Siyasi iktidarı uyarıyoruz; Toprak Mahsulleri Ofisi’nden ÇAYKUR’dan Şeker Fabrikaları’ndan elinizi çekin. Ülkenin değer üreten bütün kurumlarını önünüze gelen birkaç özel şirkete peşkeş çekmeye son verin.”