Laik olmak, birey olmaktır; insan olmaktır. Kendine ve başkalarına saygı duymaktır. Başkalarının, kimliğine, kişiliğine, düşüncelerine, inançlarına, yaşam biçimine saygılı olmaktır.

Bir halk deyiminin kestirmeden ve apaçık dile getirdiği gibi: İğneyi, kendine; çuvaldızı başkasına batırmaktır.

Kargadan başka kuş tanımayan leş kargası sürüsünden, bu insani ve evrensel değerlere anlayış ve saygı bekleyen, anasından .m beklesin.

Fiziksel evrimi gelişirken, zihinsel evrimi gerileyen bu güruh, insanın da yaşamında, bilimin de, doğrunun da, düşüncenin de amansız, acımasız düşmanıdır.

Hayvani içgüdülerinin tutsağı, aklı fikri uçkura örklü; tekmil değerleri çıkara dayalı bu insan müsveddeleri, yüzyıllardır, insanlığı acıya, zulme boğuyor.

“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi” bu yoz sürü, inandıklarını sandıkları kitabı bile okumaya gerek görmez;  çıkarcı, sahtekâr çobanlarının kavalıyla, mavalıyla güdülürler.

Öyle ki: “Lekum dînukum veliye dîn(i) – Sizin dininiz size; benim dinim bana-” diyen Kâfirun Suresi 6. Ayeti, namazlarında okurlar da ne dediğini, ne bilir; ne düşünürler. Namazda bile hangi dolabı nasıl çevireceklerini düşünmeden edemezler.

Umdukları, hayalini kurdukları hurilere – gılmanlara ulaşmanın yolunun da Laiklikten geçtiğini bilemeyecek kadar karanlığa, bağnazlığa teslim olmuş bu zavallı yaratıkları, ışığa, insanlığa vardırmanın bir yolu yok mudur. Olmalıdır.

Şu kahrolası, satılık, soysuz, ben merkezci, sonradan görme, haysiyet celladı, onur özürlü aşağılık, ihtirastan gözü dönmüş, kör cahil çobanlarından başlamalı, işe.

Bu toplum olamamış topluluğun kafa yazılımı değiştirilip çağdaş, ‎aydınlık yazılımla ‎güncellenmedikçe, barış diyenlerin lânetlenerek mahkum ‎edilmesi; kan diyenlerin, alkışlanıp ‎baştacı edilmesi son bulmayacaktır.‎

Çünkü bu yazılımda, bilim-teknoloji, sevgi, hoşgörü, empati yok; bu yazılımda, hurafe-safsata, ‎biat, sorgusuz itaat, azap ve korku vardır. Korku da cennetten çıkmadır, bunlara göre.