Özer Topçu
ozer@yolcuhaber.net

Yargı bağımsızmış. Herkes saygı duymalıymış. İstanbul’da İmamoğlu’na yenilen Recep Tayyip Erdoğan ile, onun yamağı mıdır, uşağımıdır her neyse, o da aynısını tekrarlayıp durdular.
Patron YSK’dır.
Sonucu biliyorlarmış gibi de “mahkemeye saygılı olmalıyız” “bakın mahkeme ne karar verirse hepimiz saygılı olacağız”  diyerek adeta seçimi iptal ettireceğiz diyorlarmış meğer.
Kaç hukukçu dinlediysem, asla seçimler iptal olmaz dedikleri seçimi ülkenin cumhurbaşkanı,  makamını balyoz gibi kullandı, seçimin kalemini kırdı, YSK üyeleri de ipini çekti.
Hepsi medreselerin tedrizatından geçmiş bu zatlar, adaletin yanında devletin babalığını da astılar.
Altı Mayıs bu ülkenin idam etme günü galiba… Kah üç fidan asılmış, kah adalet asılmış, kah cumhuriyet… Sonuçda bu devlet katliamcı. Altı Mayıs tarihi de asla tesadüf değil…
Kim bilir belki bir altı Mayıs günü de 163. Madde gelir. Burası Türkiye. Bakarsın hapis yatanlar yönetime, yönetimdekiler hapise girmiş….
Aldığım duyuma göre, bazı YSK üyeleri o gün oturua gelmemiş. Mevcut 7 kişi ile oylama yapılmış, oylamada dört üye itirazı reddetmiş, üçü kabul etmiş.
Bu oylama her ne hikmetse sayılmamış.
Bunun üzerine dört yedek üye getirilerek oylama yeniden yapılmış. Dolayısıyla dörde karşı yedi kişi seçim demiş.
Yani hukukun ipini çeken o yedi kişi,
tarihe hukukun cellatları olarak geçtiler bile.
Ya kalemi kırana ne demeli?
Kalem kıran zat’ın çocuklarının arpalığı İstanbul. Ülkenin zenginliği bu ailenin eline geçti. Ülke fakirleşti, bu aile zenginleşti.
Dün Amerika’da onun bunun bursu ile okuyan bu zat’ların babası maalesef, devlet gücünü kullandı ve YSK üyelerini tehdit etti.
Seçimleri iptal ettiren sebeplerin hepsi, kendisini cumhurbaşkanı seçtiren seçim sürecinde de mevcuttu.
Kendi iktidarının istikbalini, çocuklarının ve destekleyen tarikatların İstanbul Belediyesinde gören zat, açıktan tehditleri savurdu. Bir yandan tehdit ederken, diğer yandan da “yargı ne karar verirse saygılı olacağız” dedi.
Adalet katledilip dipsiz kuyuya atıldı.
Demokrasi katledildi.
Anayasa ve seçim yasalarına tecavüz edildi.
Seçmenin devlete olan inancı öldürüldü.
Bir hırs, bir gözü dönmüşlük Türkiye Cumhuriyeti Devletini ayaklar altına serdi.
Bu ülke, iktidarı ele geçirenlere hukuksuzluk yapma hakkı tanıyacak şereften yoksun, aciz ülke olamaz. Ülkeyi kendi çıkarları için bu denli ayaklar altına alma yetkisi hiç kimsede olmamalı. Muz cumhuriyetlerinde bile kural var. Bu ülkeyi bazı uzuvlarının hareketine veya hareketsizliğine göre kimse yönetmemeli, yönetememeli.
Haddini bilmeyen bu zat, utanmadan önüne gelene had bildirmeye kalkıyor. Önce sen had bileceksin. Önce hukuku tehdit etme haddinde olmayacaksın. Biz halk olarak senin sürün değiliz. Sen çoban olabilirsin ama halk olarak biz sürü değiliz. İstanbul Belediyesini yağmalayıp beslediğiniz tarikatlarınız sürü olabilir, kendi partiliniz olarak para ile tuttuğunuz kişiler sürünüz olabilir ama biz sürü değiliz.

23 Haziran’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yenilenecek. Aynı zarftan çıkan diğer seçilmişler görevlerine devam edecek ama Büyükşehir’de seçim yeniden yapılacak. Bu bile kararı alma talimatı veren ve kararı uygulayanların ne kadar büyük ahlaksız olduklarını çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
Utanmaz ve ahlaksızlar, bu pislik, bu leş karara halkın saygı duymaları talimatı veriyorlar. Herkesi kendiler gibi ahlaksız sanıyorlar. Bu karara saygı duyacak ahlaksız ve terbiyesiz olmayacağız.
Alın bu ahlaksız kararınızı ve gidin.
Zaten bu ahlaksız karar, sizi layık olduğunuz yere kadar götürecek.

Bu fasist karar, bu ahlaksız karar, bu darbe, ülkeyi önce titretti, sonra kendine getirdi. Bize sadece İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı olan İmamoğlu’nu, bu kararınızla lider yaptınız. Şu saatten sonra karşısına reisiniz dahi çıksa, ezer geçer, sandığa gömer İmamoğlu. İstanbul’da hedef YÜZDE 80…!