Karga Gak Demeden
14-05-20

Ömer ŞAN

Bilim, İlim, İlmihal!

Yok, öyle kimseye edebiyat yapıp, racon-macon kesmeyeceğiz… Bize kadar düşemiyor o ‘kolpa’ işleri, düşse bile yemiyor bizim cenahta, tutmuyor…

Çünkü bakın ne diyor Leonardo da Vinci: “Öğrenmek, zihnin asla yorulmadığı, asla korkmadığı ve asla pişman olmadığı tek şeydir…” Sizce nasıl mesela?

Yahu, ‘siz’ derken, buraya gözleriyle bakan size demiyoruz ha… O’radakiler var ya, bize ‘buradakiler’ olarak bakanlar, hah onlara diyoruz… Anlıyor onlar ya!

Cumhurbaşkanı’nın seçimin hemen ardından aldığı tavır nedense İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mazbatası verildikten sonra epey değişti! Üstüste agresif, tehdit içeren talimat gibi açıklamalar, aradan geçen 37 günün ardından semeresini verdi…

Aslında, İstanbul belediye başkanlığı seçimleri iptal edildi gibi görünse de ülkenin geneline etki etti YSK’nın o mesnetsiz, kendini de inkar eden kararı… Ondandır herkes kendine dert edindi bu haksızlığı!

Binali Bey çıkıp, ‘mağdur’ edebiyatı yapsa da ortaya dökülen varlıkları, gemicikler, yurtdışı şirketleri vesaire hiç öyle demiyor… Alın terine söz yok ama tüyü bitmemiş yetim hakkı çıkar elbet, bizim de göreceğimiz bir zaman!

Tam da bu sırada CHP, karşı atakla YSK’ye, Erdoğan’ın mazbatasının iptal edilmesi için başvurdu. E tabi, bunun yanında İstanbul için de gerekeni eklemiş itirazlarına…

Ama bir bakın dedim, ‘At, Üsküdar’dan geri döner mi’ diye de sorduk! Dönmedi…

Hemen bunun ardından birkaç gün sonra, ‘YSK’dan son saniye gelişmesi’ diye verdik… CHP’nin, İstanbul’daki 39 ilçe seçimlerinin iptali ile 24 Haziran 2018 seçimlerinin iptali yönünde YSK’ya yaptığı itiraza ilişkin başvuru; YSK’da hiç görüşülmeden direkt reddediliyor! Dedik… ve ardına ayrıca ince bir not daha ekledik…

YSK Başkanı Sadi Güven, İstanbul BB seçiminin iptal kararı alınırken, kabul tarafındaydı ancak kamuoyundaki tepkiyi sözde hafifletmek için, sonucu değiştirmeyeceğinden ret oyu verdi! Hani bilinip, not edilsin diye, yazdık!

Ne oldu? YSK, CHP ile İYİ P’nin başvurularını reddetti… Misyonunu tamamladı mı YSK? E, tabii ki hayır!..

LÖSEV’i bilirsiniz… Çocuklara umut, geleceğe ışın… En yürekli emekçisi Dr. Üstün Ezer! Haykırıyor…‏

“Çaldılar; lösemili çocuklarımızın hayatını, milletin tuğlalarını çaldılar! LÖSEV’in tam donanımlı 400 yataklı Hastanesine, 75 yatak ruhsatı verildi! Hasta yatırmamız yasak! Tam 3 yıldır, bütün cihazları yepyeni ve her şey yönetmeliğe uygun olmasına rağmen TAM RUHSAT verilmiyor!..

Böyle mi olur? Çalmayın bu çocukların geleceğini…

Evet, işte tam da burada ciddi bir haksızlık, hukuksuzluk ve hak yeme var…

Geçen hafta sonu Rize’de oynanan Galatasaray maçında da vardı haksızlıklar… Çok ötesinde hem de sporun evrenselliğinin tersine… Herkes tepkili ama Başkan! Stresle yaptığı açıklama ve peşine taktıkları hiç haklı değildi!

Çünkü, haksızlıklara karşı hak aramanın yolu, karşısındakini çekip vurmak değildir! Bırakın siyaseti, hele ki, sporun hangi dalı olursa olsun!

Hani konumuz haksızlıklar ya…

Nevşehir’in AKP’li başkanı, İmamoğlu’na destek veren sanatçılara şehre girmelerini yasaklamış, kafasına göre! E, şimdi bu mazbatalı başkan, yasal, Anayasal ve hukukî olarak suç işliyor! Nevşehir o zata, babasından kalan mal değildir! Türkiye Cumhuriyeti’nin her vatandaşı, Misak-ı Milli sınırlarının her cm’sine dilediğince, serbestçe girip çıkar! Hiç kimse, hiç kimsenin bir kentte girmesini yasaklama yetkisinde değildir!

Derken, gazeteci Murat Ağırel ile birlikte Türkiyem Tv’de program yapan Yeniçağ Gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, program sonrasında evinin önünde alçakça saldırıya uğrar! İşte bu da, toplumunun getirildiği noktanın bir diğer göstergesidir! Failler bellidir! Toplumu bu hale getirenler, vebalinden kurtulamazlar…

Tam da bu durumda bir de yan cep-he oluştu… Bunu da bizim ağızla ele alalım…

Şini, ne deyi bazilari… Hade, kazandi Ekrem İmamoğli, gene YSK iptal etti, nolcak? Heee, bakun Ernesto ne diyi: “Biz kaybedersek kalkar yeniden başlarız. Fakat diktatör kaybederse bu onun sonu olur!” Şini ne mi edeceğuk? Kucağuk gömuğune, silbaştan başlicağuk! Oldi? O zaman bakacağuk ki her şey heketten guzel olacak ha!

Mayıs, bizim için ayların gülüdür… Hem doğarız bahara ve hem de anaya salarız yüreklerimizi…

Sene dokuzyüzaltmışların sonu… Mayıs’a ve Anneme…

“…kök salınmış toprak/ ekinden ekmek
alında emek/ yurtta, sancak
yaşama can/ cana can katan
adamı adam/ varlığı var eden
yüreği kocaman anam…”
Tüm anaların günü kutlu olsun bir daha… Hüzünsüz, sağlıklı, mutlu ve umutlu güzel günler yaşasın hepsi!

Hani biz de en azından karıncayız!

Belki o kadar üretken değiliz ama en azından Hz.İbrahim’e şu taşıdığı kadar tarafımızı belli ederiz Nemrut’lara…
Yani karınca misaliyiz! Kısacık da olsa, tarihin bu yaşadığımız kısmına not düşüyoruz…
Yine sevgi ve emekle yoğuruyoruz suya sabuna dokunarak! İçinde olduğumuz zor koşullarda yayın hayatımızın devamı için destek veren tüm dostlara teşekkürler…