Özer Topçu
ozer@yolcuhaber.net

Horona durup, herkes kendi dilinde “her şey çok güzel olacak” diyeceğiz.  Taa ki “o” sarayı terk edinceye kadar, bu böyle sürecek.
Bara duracağız, herkes kendi dilinde “her şey çok güzel olacak” diye avazı çıkıncaya kadar bağıracak.
Çünkü, her şey çok güzel olacak.
Liseler, iniversiteler, işçiler, köylüler, kentliler ayağa kalkacak. Her yer Beşiktaş Tribünleri olacak, her yer Galatasaray Divanı olacak, sarı kırmızı coşkusuyla ülke ayağa kalkacak. Fenerbahçe kanaryaları ülkeye gök kuşağı olacak, bir baştan bir başa…
Gökkuşağında “her şey çok güzel olacak” yazacak. Hadi onu da de bari de, herkes seni daha net görebilsin. “O tribünleri ben yaptırdım” dediğin gibi o gökkuşağını ben yaptırdım demeni de bekliyoruz.
Milyonlar bir araya gelip hep bir ağızdan “her şey çok güzel olacak” diyerek, tek ses olacağız.
Belki de  ışık yakıp söndürmek yerine, aynı saatte bütün Türkiye “her şey çok güzel olacak” diye bağıracağız.
Tüketen ekonomiden, üreten ekonomiye geçeceğiz ve her şey çok güzel olacak.
Sanatçılar sanatını özgürce ifade edebilecek. Sanatçılar konuşacak.
Karikatüristler tutuklanmayacak. İstediği kişiyi karikatürize edebilecek.
Gazeteciler, gazetecilik mesleğinden ötürü tutuklanmayacak. Ülke riyakatsız akademisyenlerden kurtulunca, neden her şey güzel olmasın ki?
Herkes üretecek, ürettiğini tüketecek.
Üretmeden tüketmek ayıp sayılacak, izin verilmeyecek.
İşte, siz o ayıbı yaptınız, ülkeyi batırdınız.
Bizim ülkenin iş insanları yerine, uluslararası şirketlerini tuttunuz. Onların istediklerini yasalaştırdınız.
Ülkeyi o şirketlere aleni yağmalattırdınız.
Her şey güzel olacak, çünkü, İstanbul her güzel şeyin başlangıcı olacak.
Toprak işlenecek, ekmek bölüşülecek.
Çalmanın yerini bölüşmek alır da, her şey çok güzel olmaz mı?
Küfrün ve nefretin yerini sevgi ve hoşgörü alır da her şey çok güzel olmaz mı?
Türkiye konuşacak.
Taa ki, sizin bozduğunuz ne varsa, yeniden var edinceye kadar. İşte o zaman her şey çok güzel olacak.
Türkiye polis devletinden, diktatörlükten kurtulacak. Bunun ilk meşalesini yakan Ekrem İmamoğlu, umut olmaya devam edecek.
Halkı ihmal edip, uluslararası kartellere yem ettiniz. Bizde üretim varken, sırf bizim üretimimizi bitirmek için çok ucuza sattıkları ürünleri, şimdi rakipsiz kalınca istedikleri fiyattan dayatıyorlar. Bunun için dolar dizginlenemiyor. Ülkeyi yabancı bir kaç şirkete teslim ettiniz. Siz insafsız, onlar sizden insafsız.
Ülke halkına aleni kötülük yaptınız.
İktidar olduğunuzdan bu yana, biz ülke aydınları bu sonucu defalarca yazdık. On yıl, on beş yıl önce yazdık.
Şimdi çıkmış “dış güçler” diyorsunuz. Onları bu ülkenin yatak odasına alan sizlersiniz. O yatak odasına girmeleri için bütün kolaylaştırıcı yasaları çıkarttınız.
İstanbul seçimi bundan dolayı çok önemlidir.
Bir kıvılcımdır bu seçim.
Bir kazandık, bir daha kazanacağız. Çünkü biz halkız.
Ülkesini uluslararası şirketlere peşkeş çekenlerden hesap günüdür, 23 Haziran seçimleri.
Domatesinin hesabını soracağız o gün.
Patatese ve soğana bu ülkede özgürlük güneşi doğacak.
Cips şirketinin sahiplerinin ülke patatesini yok etsin diye Tarım bakanı yapılmayacağı günlere kapı aralayacağız o gün.
Nasıl “her şey çok güzel olacak” olmasın ki?
Bu günün şartlarında AKP diktatörünün haricinde hiç kimse oy çalamaz. Hem fiziki olarak çalamaz, hem de ahlaki olarak çalamaz.
Bu ülkede eğer oy çalınmışsa mutlaka ama mutlaka AKP çalmıştır.
Hırsız kendileridir yani.
Seçimleri iptal etmek için uydurduğunuz “hırsızlık” sizin yakanıza öyle bir yapışmıştır ki, çıkması, başkalarına yapışması mümkün değildir.
O yüzden “hırsız” dedikçe herkesin aklına sizden başka kimse gelmiyor.
Biliyoruz, çok zor olacak ama, olacak.
Çünkü, Her Şey Çok Güzel Olacak…!