İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde AKP’den aday olan Binali Yıldırım, YSK’nın kararına ilişkin değerlendirmesi basında yer aldı.

Gazetecilerin sorusu üzerine  Yıldırım’ın , 250 sayfalık kararı baştan sona okumadığını, kararın sonuç bölümünün önemli olduğuna vurgu yaparak “verilen kararı doğru bulup bulmamak bizim lüksümüz değil. YSK tüm seçimlerin patronudur. YSK’nın verdiği karar herkesi bağlayacaktır. Dolayısı karar verilmiştir. Verilen karar da seçimin yenilenmesidir. Kararı kabul etmiyorum diye çıkışlar, hukuk devletine nezaketsizliktir. Bunu kabul edemeyiz. Bu kararın gereğini yapmak için de İstanbul sokaklarındayız. Kararla ilgili herkes her şeyi söyleyebilir. Bizim baştan beri söylediğimizi yolsuzluklar, oy kaydırmaları, oylarla ilgili her türlü düzensizlik yaşanmıştır. YSK kararı da bunu teyit etmiştir, onaylamıştır. 250 sayfayı okumadım. Zaten karar kısmı var. O sayfaların büyük bir bölümü bizim dilekçelerimiz, daha sonra değerlendirme kısmı. Bu tür kararlarda sonuç okunur. Sonuç da daha önce kamuoyuna açıkladığımız konuları teyit eden niteliktedir.” Şeklindeki açıklaması da hukuk tarihimizin kara sayfalarında yerini almış oldu.

Basına yaptığı açıklamada Binali beye sorulmayan ya da sorulamayan  şu soruları da bu sayfadan biz soralım.

Efendim, daha önce katıldığınız ve yemek masası olduğu halde yer sofrasında poz verdiğiniz bir iftarda yanınızda götürdüğünüz televizyon kamerasına  “Bakıyor seçmene, diyelim ki AK Parti’nin adayına verecek gibi anladığı seçmene Büyükşehir pusularını vermiyor. Bunu nereden biliyoruz, o gün gelen şikayetlerden.”  Diyerek açıklamada bulundunuz.
YSK’nın 7 kişisi bu şikayetinizi neden görmezden geldi?
Şikayetiniz ile ilgili tek bir kelime neden karar da yer almadı?
Şikayetiniz kamuoyunu aldatmaya, yönelik bir politik oyun muydu?
YSK’nın kararı hangi söyleminizi teyit etti, bir örmek verebilir misiniz?