Özer Topçu
ozer@yolcuhaber.net

Kıbrıs 1974 Yılında bölünerek iki devletli ada oldu.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Cumhuriyeti olarak…
Türk devleti bir çok ülkece tanınmamıştır. Devlet olarak Kıbrıs Cumhuriyeyti’ni kabul etmekteler.
Türkiye’de Kıbrıs Cumhuriyetine “Rum Yönetimi” demektedir.
Türk tarafının devletleşmesini Türkiye Cumhuriyeti 1974 Yılında “Kıbrıs Barış Harekatı” isimli savaş sonucu olarak böyle bir devlet kurmuştur. Her ne kadar devlet desekte, Türkiye’nin bir şehri gibi olmuştur. Yıllardır stratejik ortak dediği ABD bile bu devletin devletliğini tanımamıştır.
BOP Projesinin en stratejik coğrafya parçası Kıbrıs Adası’dır.
Bu proje planlandığı andan itibaren Kıbrıs’ın değeri herkesçe bilinmektedir.
Bu proje ile Türkiye, 1974 Yılında işgal ettiği toprakları boşaltması ve oralarda ikamet eden Rumlara savaş tazminatı ödemesi gerekiyor.
Bunu AKP Yönetimi de bilmektedir.
ABD ve AB yıllardır burada Türkleri köşeye sıkıştıracak politikalar üretmişler, AKP iktidarı bunu bilinçli olarak görmezlikten gelmiştir. Oysa her geçen gün sona yaklaşmaktaydı. AKP iktidarının uzun yıllardır Kıbrıs’ın başına örülen çorabı aleni seyretmiştir. Seyretmiştir çünkü, AKP iktidarı yani Recep Tayyip Erdoğan, AKP’yi kurmadan bu sözü vermiştir. BOP’un uygulayıcısı olmayı taahhüt ederek, burada iktidar yapılmıştır.
Kıbrıs’ın uç kısmı dediğimiz alan  Akdeniz’den taşınacak olan gaz ve petrolün güven içinde taşınması için güvenlik üssü olacaktır. Bunları Recep Tayyip Erdoğan 18 Yıl önce kabul etmiştir.
Kıbrıs Cumhuriyeti AB üyesi yapıldı. Orada yaşayan Rumlar zenginleştikçe, Türk tarafı bilinçli olarak fakir bırakılmıştır. Eskiden Türkiye’ye saygı duyan Kıbrıslı, şimdi nefret etmektedir. Rum kesimin yaşamına imrenmektedir. Hatta sınırda asker olmasına rağmen, Türk tarafından Rum tarafına kaçak gibi günlük çalışmaya gidip gelenlerin sayısı oldukça çoktur. Hepsi Rumlar ile yaşamak istiyor. Çünkü Kıbrıs Türk Devleti vatandaşı aç bırakılmış. Bu bile emperyalistlerin planlarının bir parçası olarak tıkır tıkır işlemektedir.
Şimdi RTE’nin Kıbrıs bizim şuyumuzdur, buyumuzdur bağırnası aynı İsrail’e racon kesiyormuş gibi yapıp, İsrail ile iş tutmasına, ABD’ye bağırıp çağırıp, ABD’nin her istediğini koşulsuz yerine getirmesi gibidir.
Şimdi Kıbrıs’da sözümona petrol araması yüzünden sorun çıkıyormuş gibi davranmaktadırlar.
Orada bir plan var, bu plan için Türkiye iktidarı halka başka görünmek istiyor, birlikte hareket ettiği ülkelere başka…
Son tahlilde;
Bana göre, Türkiye ile Yunanistan savaşa sokulacak. Bu savaş bölge savaşı haline getirilecektir. ABD’nin isteği doğrultusunda askerliği neredeyse kaldırma sürecine gelmelerinin altında yatan gerçek budur.
Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Savunma Bakanı Akar, aleni orduyu emperyalistlerin istedikleri yönde dizayn etmekle, emperyalistlerin çıkaracakları savaşta askeri zaafiyete uğratacaktır.
Hem Kıbrıs çevresinde çıkacak savaş bir paylaşım savaşı olacaktır. Bu paylaşım savaşına 3. Dünya paylaşım savaşı diyebiliriz. Bu süreçte yeni devletler oluşacağı, bazı devletlerin de ortadan kalkacağı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Zaten Arap Baharı dedikleri işgaller de bu projenin bir parçasıydı.
Bu savaşın sonucunda ancak emperyalist ülkeler Akdeniz’i kendilerince güvenli bölge haline getirmiş olacaklar.
Kuzey Afrika ülkeleri yönetimleri ile Güney Avrupa ülkeleri yönetimleri, idari yönetimleri bir birlerine yakınlaştırılacaktır. Böylece Akdeniz onlar için huzur denizi olacakki, Güney Afrika korsanlarının yağmasından da kurtulmuş olacaklar…
Bu da kapitalizmin yoksulların yaşam alanlarını ellerinden aldıkça, yoksullar da kapitalistlerin yaşam alanlarını daraltabiliyor sonucunu doğurmaktadır.
Kısacası Kıbrıs’ın başına çorap örülüyor…